Hak Telâ’yı
yaptığı işler için itham etme. Aceleci olma. Cahil olma, cimri olma. O’nun
katından çıkacak bir şey varsa, sana gelir. O’na teslim olmayı bil.
Bütün yönler
kapanır. O’nun kapısı açık kalır. O’nun kapısına girersen bütün kâinata sahip
olursun.
Senin sevgin gelişemez! Ancak bir şartla; o da, Hak Telâ’dan gayri bütün ciheti kendine kapalı tutmak. Sana yalnız O’nun ciheti kalmalı. Sen O’na yönel ve yalnız O’nu sev. O sevgilin, kalbini temizlemeyi iyi bilir. Arş’tan yerin derin katına kadar inen yaratılmışların hiçbiri sana tesir edemez. Hepsi sevgili kudreti ile atılır, gider.
Dünyayı sevme, âhir eti isteme. Onlar kalbinden uzak dursun. Dünyada çalış, öbür âleme göç ettiğinde cennete koyarlarsa gir.
Mecnun gibi
olmalısın. O, kalbinde sevgi yer ettiği zaman halk arasından çıktı. Yalnız
olmayı istedi. Vahşî hayvanlarla yaşadı. Şehirleri terk etti, harabelere gitti.
Halkın ne övmesini dinledi, ne de kötülemesine kulak astı. Kulların konuşması
ve sorması ona farksız oldu. Övmeleri hiç olduğu gibi, kötülemeleri de sıfıra
düştü.
O Mecnun öyle anlar geçirdi ki, sordular:
“Sen kimsin?”
Söyledi:
“Leylâ…”
“Neredensin?”
“Leylâ…”
“Nereye?”
“Leylâ…”
Başkalarını gözü
görmüyordu. Başkalarını işitmeye kulağı da yanmıyordu. Artık o bu hâlinden
dönemezdi. Yüz çevirenler, onun Mecnunluk hâlinden anlamadılar.
Şu şiir ne güzel
söylenmiş:
Bir ülkede ki,
nefisler koşar boşa
Halkı, soğuk
demiri döver daim boşa.
Bu kalp Hak Telâ’yı
bilirse, sever. O’na tam yakınlık duyar. Yaratılmışlar onu ilgilendirmez. Ve
ruhuna huzur veremez. Maddî olan her şey ona ağırlık verir. Yemek, içmek vs.
şeylerle tatmin olmaz. Şehir hayatı onun için önem taşımaz. Kalbi huzur içinde
olduk tan sonra, harabeler de ona çok gelir. İlâhî emirler dışında hiçbir şey,
Hak irfanına sahip olan kalbi bağlayamaz. Her hâli bir prensi be bağlıdır. Fiil
tecellisi onu gark etmiştir. Sadece kaderin gelişine bakar; başka şeyleri
bilmez.
Allah’ım rahmet
elini bizden çekme; dünya denizi bizi boğar. Mevhum varlığımız bizi yere serer.
Ey keremi bol, reyinde isabetli ve geçmiş hükümlerin sahibi, bize yetiş.
Hz. Abdülkadir Geylani