HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

11 Mart 2014 Salı

Gülen Neden Sükut Ediyor!

Fethullah Gülen'in Herkul.org sitesinden sohbetlerini paylaşan İlahiyatçı Osman Şimşek'e göre Gülen yanlış anlaşılmamak için susma kararı aldı.
Gülen Neden Sükut Ediyor!
11 Mart 2014
O kadar ağır o kadar hakaretvari ifadeler kullanılıyor ki ve bunlar bir defa kullanılmıyor. Adeta cevap yetiştirmek mümkün değil, diye açıklama yapan Şimşek, hergün bir tane hergün bir kaç tane, hatta böyle ortaya sürülüyor bir sürü iddia bir sürü iftira. Onlara cevap verebilmek için aynı seviyesizliğe düşmek lazım. Hocaefendi'nin edebi nezaketi üslubu buna manidir o seviyesizlik yakınından bile geçemez Hocaefendi'nin. Hükümet çevresi ve havuz medyası maalesef gerçeklerin peşinde değil hakikatleri aramıyor. Şu anda onlara gürültü lazım. Maalesef yapılan kanunsuzlukları yolsuzlukları haramilikleri gürültü ile muhayyel o camia düşmanı ile boğmak istiyorlar, dedi.

"YANLIŞ ANLAŞILMAMAK İÇİN EN GÜZELİ SÜKUT"
Osman Şimşek, Gülen'in suskunluğu ile ilgili olarak, "Hocaefendi hiç bir zaman milleti genel olarak ve Ak Parti içinde de Ak Parti'ye gönül veren insanları genel olarak 'bunlar suçludur bunlar günahkardır' şeklinde hedefe koyacak bir insan değil. Görebildiğim kadarı ile şunu düşünüyor. Belki hatalı insanlar varsa bunlar yüzde 5'tir yüzde 10'dur. Bir şey söylediğimiz zaman o yüzde 80'de, yüzde 90'da üzerine alınacaktır. Yanlış anlaşılmalar sebebiyet verecektir. O zaman en güzeli sükut..." ifadelerini kullandı.
http://www.habervaktim.com/haber/363848/gulen-neden-sukut-ediyor.html



Fethullah Gülen Financial Times'a KONUŞTU

Gülen'den Erdoğan'a Cevap

Fethullah Gülen Financial Times'a son dönemde Türkiye'de yaşananlara ilişkin bir makale yazdı. Başbakan'ın çağrısına da cevap verdi.
Gülen'den Erdoğan'a Cevap
11 Mart 2014
'Türkiye'nin demokrasini koruması için yeni bir anayasaya ihtiyacı var' başlıklı yazıda, AKP hükümetine ağır eleştiriler yönelten Fethullah Gülen, yazısında "Hükümetin yönetim kadrosundaki küçük bir grup ülkenin ilerlemesini haraca bağlıyor" görüşünü savundu. Türkiye'de, hükümete güvenenlerin desteklerinin çarçur edildiğini belirten Gülen, bu desteğin ve AB üyeliği fırsatının yitirildiğini belirtti.
Politikada bir zamanlar orduda olan güç etkisinin kırıldığını ancak bugün o gücün sivil yöneticilerin egemenliğine teslim edildiğini savunan Fethullah Gülen, yazısında yargı organlarına ve internete yönelik yeni düzenlemeleri de eleştirdi.
Türk hükümetinin ülke içinde dışında güven ve saygınlığını yeniden kazanmasının uluslararası insan hakları kurallarına, hukukun üstünlüğüne ve sorumlu hükümet ilkelerine bağlı kalmasıyla olabileceğini savunan Fethullah Gülen, "Bu taahhütlerin içinde sivillerin biçimlendireceği, yeni, demokratik bir anayasa da yer almalı. Demokrasi İslami yönetim ilkeleri ile çakışmaz. Nitekim yaşam ve din özgürlüğünün korunması gibi İslam'ın ahlaki hedefleri, demokrasi aracılığıyla, halka hizmet olarak sunulabilir" dedi.
Düşünce ve ifade özgürlüklerinin demokrasinin vazgeçilemez ögeleri olduğunu da belirten Fethullah Gülen, Türkiye'de şeffaflık ve medya özgürlüğünün düşük standartlarının da hayal kırıklığı yarattığını vurguladı. Gülen yazısında şu görüşlere yer verdi: “Olgun insanlar eleştiriye açık olur ki eleştiri yerindeyse bu da kendilerini geliştirmelerine yarar. Ancak, gereksiz tansiyon yükselmelerinden kaçınmak için de kişiler yerine yanlış düşünceleri eleştirmek gerekir.”
ABD’DEN DÖNMEYECEĞİM
Hizmet hareketinin, herkese eşit fırsat yaratmak için 1970'lerden bu yana çaba harcadığını kaydeden Fethullah Gülen, hareketin ülkenin yönetiminde ayrıcalıklı bir güç elde etmek amacında olmadığını belirtti.
Yazısında Erdoğan'ın 'ülkeye dön' çağrısına da cevap veren Gülen, ABD'de ruhani inzivasını sürdüreceğini, herhangi bir politik partiyi desteklemekten de kaçınacağını belirtti. Türkiye'de, demokrasinin oturması ve içinde bulunduğu olumsuz durumlardan kurtulması için dua ettiğini dile getiren Fethullah Gülen, temel demokratik ilkelerin kabul edilmesiyle Türkiye'nin bölge ve dünya için esin kaynağı yaratacak bir örnek olacağını belirtti.
Financial Times
 

Fikirci Bey yazdı: Muhalefetin seçim kazanma umudu yok

Fikirci Bey yazdı: "Muhalefetin yerel seçimde söyleyecek hiçbir lafı yok. Yarışacağı hiçbir hizmeti yok, hizmet planı da yok. Vereceği bir umut olmadığı gibi, kendisinin de seçim kazanma umudu yok"

Fikirci Bey yazdı: Muhalefetin seçim kazanma umudu yok
 
11.03.2014
Bir yerel seçime giriyoruz, üç haftadan az bir zaman kaldı.
Ülkede nasıl bir hava beklersiniz?
Partiler meydanlarda coşsun, hangi bölgede hangi hizmetleri vereceklerini, hangi altyapı çalışmalarını yapacaklarını anlatsın ve oy istesin.
Peki, ne görüyorsunuz?
Sanki bir genel seçim, hatta bir referandum var, hatta daha da dar, sanki "Tayyip gitsin mi, gitmesin mi?" oylanacak.
İşte istenen de buydu. Ülkeyi bu noktaya getirmekti.
Çünkü muhalefetin yerel seçimde söyleyecek hiçbir lafı yok. Yarışacağı hiçbir hizmeti yok, hizmet planı da yok. Vereceği bir umut olmadığı gibi, kendisinin de seçim kazanma umudu yok.
Muhalefet edecek ama neye edecek? İnsanlar su mu bulamıyor, yol mu yok, elektrikler mi kesik, çöpü mü alınmıyor, toplu taşıma mı çalışmıyor?
Daha da vahimi, muhalefet var olan projeleri de baltalayacağını söylüyor, Üçüncü köprüyü yaptırmayacakmış, Kanal İstanbul iptalmiş.
Başka?
Başka bir de tape'ler savaşı var.
"Bunnar hırsız, oyunuzu bana verin"
Tamam da; birincisi, senden önceki genel başkanın tape'lerle tepelendi de sen geldin partinin başına. Hiç mi akıllanmıyorsun? Senin de tape'ni bir yerlerde çoktan arşivlemiş olamazlar mı? Neden hala tape'lerle siyaset yapmaya çalışıyorsun? Tıkasana bu siyaset dışı müdahalelerin önünü? Hangisi olursa olsun tüm siyasi partilerin görevi siyasete bu tür müdahalelere karşı olmak değil midir?
İkincisi, bu komplolar olmasaydı sen bu seçimde halka ne diyecektin? Ne vaat edecektin?
Ve üçüncüsü, sen Türkiye'nin en hırsız partisisin. Cumhuriyetin ilk otuz yılında milli iradeye direkt el koyduğun yetmediği gibi ondan sonra da her on yılda da bir darbeyle halkın iradesini çaldın.
Ortalıkta üç hükümet devirecek kadar komplo var ama hala muhalefetin oyu artmıyor.
Oysa on yıldır normal bir sosyal demokrat partinin yapması gerekeni yapıp gerçekleştirilen demokratik reformları destekleseydin, hatta daha fazlasını isteyip reformların bağlamını genişletseydin, şimdi halkın sana inancı olur, "yola bununla da devam edebilirim" derdi.
Ama sen ne yaptın? Kırk yıldır savunduğun değerlere bile hükümet sahip çıkınca düşman oldun.
Bir de Gezi kalkışmasından medet umuyorsun. Seni aralarına bile almadılar. Şimdi evden ekmek almak için çıkan 14 yaşında bir çocuğun cesedi üzerinden siyaset yapmaya çalışıyorsun. 14 yaşında bir çocuğu öldürmekten fayda umanlarla onun bedeni üzerinden siyaset devşirenlerin aynı kişiler olduğunu anladık. Kaldı ki buna hiç yabancı değildik. Bu ülkede 30 yıl gencecik çocukların bedeni üzerinden siyaset devşirildi.
Şimdi uzun tutukluluk süresinin kısaltılması amacıyla yapılan düzenleme sonucu "tahliye" olanları da kafalamaya çalışıyorsun.
Bir kere "tahliye" ile "beraat" arasındaki farkı bir anlat halka. "Yaşasın özgürlük" safsatalarını bir yana bırak. Bu kişiler beraat etmediler, tutuksuz yargılanacaklar. Ama sen şimdi "serbest bırakıldılar" temasını işleyerek, yarın hüküm giydiklerinde bir kez daha mağdurluk edebiyatı yapacaksın.
Tutukluluk süresi uzundu, evet. İnsanları, haklarında bir karar vermeden yıllarca hapiste tutamazsın. Ne derece doğruyu yansıtıyor bilemem ama Amerikan polisiye filmlerinde görüyoruz, karakoldaki adam; "Beni neyle suçluyorsunuz? Tutuklu muyum? Değilsem, hadi bana eyvallah" deyip çıkıp gidiyor karakoldan.
Peki, bizde "bazı davalarda" bir hüküm vermek neden beş yıldan fazla sürüyor. Hem de bir kısmında direkt suçüstü varken, hazırlık aşaması aylar almışken, nasıl oluyor da beş yıl bir karara varılamıyor? Daha da vahimi, neden bazen varılan kararın gerekçesi yedi ay yazılıp teslim edil(e)miyor?
Türkiye'nin en büyük davası, otuz yıllık iç savaşın müsebbibi Abdullah Öcalan hakkında karar bir, bir buçuk ay içinde verilip yazılırken, neden bu davalar beş yıl süründürüldü?
Bunun hesabı sorulmayacak mı sanıyorsun ki her kapıdan çıkana sarılıyorsun?
Velhasıl, Türkiye hiç hak etmediği bir seçim atmosferinin içinde bulunuyor.
İŞTE CHP'NİN GÜLEN'E BELGELİ BAKIŞI
İşte CHP'nin Gülen'e bakışını gösteren belge
İşte CHP'nin Gülen'e bakışını gösteren belge
CHP'nin Fethullah Gülen cemaati ve onun kurumlarına bakış açısını gösteren belge birçok şeyi gözler önüne seriyor.
Cumhuriyet Halk Partisi Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 72 milletvekilinin, kamuoyunda Fethullah Gülen okulları olarak bilinen okulların, dershanelerin ve yurtların durumlarının araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin bir önerge verdiği ortaya çıktı. CHP'nin yurtdışındaki Fethullah Gülen okullarını bitirmeye yönelik bu önergesi AK Parti'nin destek vermemesi nedeniyle hayata geçirilememişti.

KILIÇDAROĞLU'NUN DA İMZASI VAR

2005 yılının Mart ayında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun imzasını da taşıyan soru önergesinde Fethullah Gülen'e bağlı okul, dersane ve yurtlarda laik bir eğitim yapılıp yapılmadığı sorusu soruluyor.

ÖNERGEDE FETHULLAH GÜLEN AYRINTISI

Önergede, Fethullah Gülen hakkında 2001'de "laik devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasa dışı örgüt kurup bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak" suçlaması ile dava açıldığı ancak bunun da Şartlı Salıverme yasası ile 5 yıl ertelendiği hatırlatıldığını ancak yargının yargının konuyla ilgili olarak net bir karar alamadığı vurgulanıyor.

CHP'NİN MERAK ETTİĞİ SORULAR

"Anayasamızın 42. Maddesinde "Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkilapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz." diye belirtilen esaslara bu kuruluşlar uymakta mıdır?" ve "İlköğretimden üniversiteye kadar yüzlerce okulun yapımı, binlerce öğretmenin aylığı hangi kaynaktan karşılanmaktadır?" sorularının sorulduğu önergede Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra Atilla Kart, Oğuz Oyan, Algan Hacaloğlu, Bayram Meral ve Berhan Şimşek gibi isimlerin de imzası var.

Soru önergesinde kullanılan dil ve ifadeler Cumhuriyet Halk Partisi'nin Fethullah Gülen Cemaati'ne bakış açısını gösteriyor.

İŞTE O BELGE VE BELGENİN ALTINDAKİ İMZALAR:




Kaynak: Haber7
BU ZİHNİYETİN ADINA NE DENİR?







Gömülü resim için kalıcı bağlantı
11.03.2014
Melih Gökçek: Uçan Kalemle Seçimde Hile Yapacaklar!
 
Melih Gökçek: Uçan Kalemle Seçimde Hile Yapacaklar! VİDEO11.03.2014
Ülke TV'de Turgay Güler'in Sıradışı programına konuk olan Melih Gökçek, seçimde yapılacak olan hileleri deşifre etti.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve başkan adayı Melih Gökçek, Ülke TV'de Turgay Güler'in sorularını cevaplandırdı.

Gökçek, seçimlerde bazı marjinal grupların hile yapmaya çalışacaklarını, bunun için şu sıralar eğitimden geçirildiklerini belirtti.

Melih Gökçek o hileleri maddeler halinde şöyle sıraladı: 

- Bir kere sandık başında kesinlikle bol miktarda olay çıkartacaklar. 

Kendi aralarında yapmış oldukları toplantılarda özel eğitimler yapmaya başladılar. Bu, kendiliğinden olan bir olay değil, yurtdışı kaynaklı ve destekli bir olay.

- Yabancı basına ve sosyal medyaya servis edilmek üzere mühür basılmış sahte pusulalaryapacaklar. Bas bas bağıracaklar, ortalığı birbirine katacaklar.

- Özellikle AK Parti'nin yüksek oranda kazanacağı tahmin edilen sandıklara, ceplerde getirilmiş AK Parti için mühürlenmiş sahte pusulalar atacaklar. Kullanılan oy sayısı ile çıkan zarf sayısı birbirini tutmadığı için sayma karışıklığı ve arbede çıkmasını hedefleyecekler.

- Muhalefet bu sandıklarda kendi cep telefonlarıyla görüntü kaydı alacak, kapıda hazır bekleyen kameralara hile hakkında beyanatlar verecekler. Amaç şaibe çıkarmak, kamuoyuna hile söylentisini yaymak.

- İnternet ortamında bazı portallardan da yabancı basına canlı servis yapılacak. Seçimde hile var imajı verilecek.

- Seçim sandıklarına yakın noktalarda seçmenlere para verip AK Parti propagandası yapan kişiler belirecek. Bunları doğal vatandaşın kayda alması beklenecek. Olmaması halinde kendi kayıtlarını yapıp şaibe algısı oluşturacaklar.

Para aldım, oy çaldım, sahte liste hazırladım gibi itiraflar yapacak kurbanlar hazırlıyorlar.

- Özellikle bazı yerlerde mezhepsel saldırılar, barikat kurmalar, yangın çıkarmak, toplum polisini mahalleye çekmek gibi karışıklıklar planlanıyor.

Hükümetin küçük olayları abartıp, vatandaşın oy kullanmaya gitmesini engellediği algısınıoluşturmaya çalışacaklar.

- Çok enteresan bir şey. Bunu dahi mizanse etmişler. Bir bodrumda, maskeli kişiler tarafından dövülerek Tayyip Erdoğan'ın resmi öptürülen olay mizanseni planlıyorlar. Bunu kamuoyuna yayacaklar.

- Bol bol elektrik sabotajları olacak. İktidar elektrikleri keserek hile yapıyor diyecekler.

Sandıkları kaçırma, sandıkları kundaklama niyetleri var. Özellikle AK Parti'nin çok oy aldığı yerlerde bunlar yapılacak.

- Ve en önemlisi, bunu dün öğrendik. Bütün vatandaşlarımızı şimdiden ikaz ediyorum. İlk defa söylüyorum bunu. Tüylerim ürperdi.

Kalem var. Yazıyorsunuz, özellikle bundan Çin'de çok satılır. Çin'e her giden ondan alır. Sırf millete şaka yapmak için. 

Yazı yazarsınız, yarım saat, bir saat sonra bir de bakarsınız yazı yok. Böyle bir hileyi kesinlikle düşünüyorlar.

Toplama rakamları vardır yukarıdan aşağıya doğru. Partilerin oyları alt alta yazılır, en alta toplam rakam yazılır. İmzalar atılır.

İmzalar hakiki kalemle atılıyor. Üste yazılan rakamlar tamamen uçan kalemle yazılıyor. Sonra, sandığı YSK'ya götürecek elemenlar yolda bunları değiştirecekler.

Bakın tekrar söylüyorum, uçan kalemle hile yapılacak. Bu kesin, net bilgidir. Bütün Türkiye'nin uçan kalemle yazılmasına müsade etmemesi lazım.

Ve bütün vatandaşlarımızı, seçim günü saat 17:00'de sandık başına davet ediyorum. Herkes kendi sandığının başında beklemeli.
http://www.analizmerkezi.com/melih-gokcek-ucan-kalemle-secimde-hile-yapacaklar-video-38476h.htm
Müthiş İddia! Fethullah Gülen Bediüzzaman'la Neden Görüşmedi?
 
 
Müthiş İddia! Fethullah Gülen Bediüzzaman'la Neden Görüşmedi?
Bu iddia doğruysa, Hocaefendi sanılan Gülen'in yaptığı İnsanlık ve İslam dışı bir Faşizm'den başka hiçbir şey değil!
 11.03.2014

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Şanlıurfa mitinginde 'O zat Kürt olduğu için Said-i Nursi'den uzak kaldı' ifadeleri ile gündeme getirdiği Gülen'in Bediüzzaman'la niçin görüşmediğine ilişkin ayrıntılar ortaya çıktı. Gülen'in Bediüzzaman Said Nursî'yi Anadolulu bulmadığı için ziyaret etmediği ortaya çıktı. 1992 yılında Zaman Gazetesi'nde dizi şeklinde yayımlanan Küçük Dünyam' adlı röportajda Gülen, 'Her Erzurumlu doğuştan milliyetçi ve Turancıdır. Bediüzzaman'ı Anadolu'dan çıkmış olmamasını dahi kendimce bir mesele yaptım' ifadelerini kullandı. Bu sözler Zaman Gazetesi'nin yanısıra Küçük Dünyam kitabının ilk baskısında da yeraldı. Ancak çok eleştiri aldığı için bu bölüm sonraki baskıkardan çıkarıldı.
http://www.analizmerkezi.com/muthis-iddia-fethullah-gulen-bediuzzamanla-neden-gorusmedi-38418h.htm

Turgay Güler - Ey kafası dumanlı arkadaş, sen gerçekte kimsin?

Turgay GÜLER
turgay.guler@aksam.com.tr
Her gün her saniye bir yenisini servis ediyorlar.
Çuval çuval kaset!
İstisnasız her biri tehdit ve şantaj amaçlı.
İğrenç ve korkunç bir çetenin ürünü.
Seç seç montajla, beğen beğen yayımla.
Malum, Erdoğan Demirören'i de dinlemişler.
Geçenlerde yayımladılar.
Peki, niye dinlemişler?
O da mı Selam örgütünün bir üyesi!
Yahut bir başka örgütün!
Peki ya Efkan Ala'yı niye dinlemişler?
O da mı örgütten?
Gelelim İstanbul'un yeni emniyet müdürüne.
Bir Selamcı da o mu?
Söylesenize.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Adalet Bakanı.
Onlar da mı?
Kafası dumanlı arkadaş, bu soruların hiçbirine cevap veremiyor.
Ya ne yapıyor; bu korsan ve montajlı dinlemeleri utanmadan, sıkılmadan köşesine taşıyor?
Her zaman olduğu "batsın böyle siyaset" diyerek aklı sıra ayar veriyor.
Yazık, çok yazık!
Ey kafası dumanlı arkadaş sen önce şu sorulara bir cevap ver bakalım!
1-Hukuksuz bu dinlemeleri kim ne adına yaptı?
2-Bu kayıtlar şimdi nerede?
3-Bu kayıtları kimler montajlayıp servis ediyor?
4-Paralel TV kanallarının montaj setleri bu iş için kullanıldı mı?
5-Bu kayıtlardan daha önce haberdar mıydın?
6-Bu kasetlerin içeriğinden, henüz yayımlanmadan önce "senin arkadaşlarının" nasıl haberi oluyor?
7-Bu hukuksuz kayıtları yapanları tanıyor musun?
8-Montajı ve dublajı hangi saikle savunuyorsun?
Sanırım bugün olmasa da bir gün bu sorulara mutlaka cevap vereceksin.
Milli Eğitim Bakanlığı uyuyor!
Paralel dershanelerde haftalardır ders-mers yapılmıyor.
Ya ne yapılıyor?
Çirkin siyaset!
Varsa yoksa Erdoğan düşmanlığı.
Öğretmenler sınıfa adım atar atmaz başlıyorlar siyasete.
Bu duruma isyan eden öğrencilerin çekip gönderdiği görüntüler tüyler ürpertici.
Öğretmenler, ülkenin başbakanına her türlü hakareti ediyor.
Bu hakaretlere karşı çıkan öğrenciler aşağılanıyor.
Derslerde kavga kıyamet.
Anlayacağınız tam bir rezillik.
Tüm bunlar yaşanırken Milli Eğitim Bakanlığı maalesef uyuyor!
Tabii anne ve babalar da.
Gömülü resim için kalıcı bağlantı

17 Aralık yolsuzluk operasyonu değil

Türkiye Barolar Birliği Başkanı : Yolsuzluk soruşturmasını yürütenleri kahraman gibi göstermeye kalkmayın.

17 Aralık yolsuzluk operasyonu değil 11 Mart 2014

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Prof. Dr. , 17 Aralık Operasyonu'nun ana hedefinin yolsuzlukla mücadele olmadığını söyledi. AK Parti-Cemaat ilişkisinin kırılma noktalarını, 'İlker Başbuğ'un gözaltına alınması, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın sorguya çağrılması, Başbakan'ın Ortadoğu'daki siyaseti, dershanelerin kapatılması kararı ve 17 Aralık operasyonu' olarak tanımlayan Feyzioğlu şunları söyledi: 17 Aralık'ta düğmeye basılmasının nedeni yolsuzlukla mücadele değildir. Düğmeye basılmasının sebebi iktidarın AKP kanadını silkelemektir. Amacı yolsuzlukla mücadele olmayan bir soruşturmanın, Türkiye'deki bütün yolsuzlukların üzerine samimiyetle gittiğini kabul etmiyorum. Bana yolsuzluk soruşturmasını yürütenleri kahraman gibi göstermeye kalkmayın.
http://www.takvim.com.tr/Siyaset/2014/03/11/17-aralik-yolsuzluk-operasyonu-degil

10 yıldır cevabı aranan Başbakan Erdoğan sorusu!

12 Mart 2014
Vatan Gazetesi yazarı Hüseyin Yayman bugünkü yazısında AK Parti oy oranlarının neden düşmediğini yazdı...

İşte Hüseyin Yayman'ın "Erdoğan’ın oyları neden düşmüyor?" başlıklı o yazısı:
Türkiye, tarihinin en ilginç seçimine giriyor. 17 Aralık süreciyle başlayan rüşvet/yolsuzluk iddialarının ve cemaat-hükümet savaşının gölgesinde bir seçim oluyor. Toplumsal ve siyasal muhalefetle Gülen hareketi aynı cephede, Erdoğan ise karşı tarafta. Ölümüne verilen bir savaş var.

Hükümet, on iki yıllık iktidarın verdiği yıpranmaya, yapılan onca yanlışa, yapısal sorunların tam olarak çözülememesine, Orta Doğu’da yaşanan türbülansa rağmen hâlen rakipsiz. AK Parti seçimlerin favorisi. Halk hâlâ Erdoğan için meydanları dolduruyor. Son tahlilde Erdoğan’ın hataları, muhalefetin topluma anlattığı doğrulara dönüşemiyor.

On yıldır cevabı aranan soru...
Aslında bu soru son on yılın en çok sorulan sorusu. Hafızanızı tazelediğinizde her seçimde bu sorunun sorulduğunu görürsünüz. KONDA, AG, ANAR yerel seçimler için Erdoğan’ın oyunu 2009 yerel seçimlerine göre yükseliyor buluyorlar. Yani her şeye rağmen AKP’nin oyu düşmüyor, yükseliyor. Seçim günü bu rakamların sağlamasını hep birlikte yapacağız.

Cumhuriyet mitinglerinin damgasını vurduğu 2007 seçimlerinden önce yapılan şu analize dikkatinizi çekmek isterim. http://www.zaman.com.tr/yorum_yorum-dr-huseyin-yayman-ak-parti-oylari-neden-yukseliyor _562211.html Basında da dile getirilen (28 Haziran 2007 Salı, Hürriyet; Mehmet Y. Yılmaz ve 28 Haziran 2007 Çarşamba, Radikal; Haluk Şahin) ‘neden böyle oluyor?’ sorusu gerçekten üzerinde tartışılmaya değer bir soru. Her iki yazının da ana fikri ‘AKP’nin anketlerde 2002 seçimlerindeki oy oranının üzerinde bir oy oranına sahip gözüktüğü ve bunun kaynağının ne olduğunun açıklanması gerektiği‘ydi. Mehmet Y. Yılmaz, açık olarak şunu soruyordu: “(...) bildiğimiz bir şey daha var: Türkiye’de bugüne kadar hiçbir genel seçimde iktidar partisi, bir önceki seçimdeki oyunu koruyamadı. İktidar yıpranması, her partiyi etkiledi ve yüzde 10’lara varan oy kayıpları yaşandı. Önümüzdeki seçimde, bu eğilimin değişmesi için nasıl bir gerekçe var? Ne oldu ki iktidardaki AKP’nin oyları artabilsin? İşsizlik sorunu mu çözüldü, gelir dağılımı mı iyileşti, asayiş eskisinden daha mı iyi, dış politikada büyük başarılar mı var?”

Ak Parti’nin oyları neden yükseliyor?
12 Haziran 2011 seçimleri öncesi aynı sorunun bu defa Bekir Ağırdır tarafından sorulduğunu görüyoruz. http://www.milliyet.com.tr/ak-parti-oylari-neden-dusmuyor-/siyaset/sondakika/20.01.2011/1341790/default.htm Ağırdır T24’te yaptığı analizde şunları söylüyor: “(...) bizim medyada da dillendirilen, yazılıp çizilen, iktidarın birçok hatasına ve hatta stratejik yanlışına karşın hâlâ neden oyunun düşmediği sorusunun cevabı da burada. Unutulan Avrupa Birliği, duran reformlar, sürüncemede bırakılan Kürt meselesi, kutuplaşmayı körükleyen kavgacı siyaset tarzı, tekel işçileri ve öğrenci eylemleri benzeri hak arama eylemlerine karşı şiddet kullanımı gibi sıralanabilecek birçok hata ve yanlışa karşın anketlerde Ak Parti oyu azalmıyor, artıyor.”

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!

Erdoğan Bayraktar geri adım attı!

11 Mart 2014
17 Aralık operasyonunun ardından bakanlıktan azledilen eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, mesleğine sarıldı.

Vatan'ın haberine göre; İMO meslekten uzaklaştırınca ‘çok da umurumda’ diyen Bayraktar, bakanlığı kaybedince mesleğine sarıldı. İMO’ya savunma gönderen Bayraktar, ‘Odaların yetkilerini tırpanlayan kanunu Meclis yaptı. Benim suçum yok. Mesleğim ve odamla gurur duyuyorum’ dedi.

17 Aralık operasyonunun ardından bakanlıktan azledilen eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, mesleğine sarıldı. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) tarafından meslekten 3 ay uzaklaştırılan Bayraktar, İMO’nun da bağlı olduğu Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Yüksek Onur Kurulu’na verdiği 14 sayfalık savunma ile cezasının kaldırılmasını istedi.

İMO, “TMMOB ve odaların gelir ve yetkilerini elinden alan torba yasa değişikliği” nedeniyle Bayraktar hakkında soruşturma başlatmıştı. Geçen aralık ayında tamamlan soruşturma sonucunda dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar bir inşaat mühendisi olarak, 3 ay boyunca meslekten men cezası almıştı. Bayraktar, ise bu duruma “Çok da umurumdaydı, 1 hafta oturur ağlarım” şeklinde bir açıklama yapmıştı.

Ancak Bayraktar, daha sonra bu tutumunu değiştirerek, TMMOB Yüksek Onur Kurulu’na 14 sayfalık bir savunma gönderdi. Bayraktar, savunmasında, karara gerekçe olan iddialarhiçbirine katılmadığını vurgularken, sık sık “her türlü desteği vermekten imtina etmeyeceğim meslek odam” ifadelerini kullandı. Savunmasında, mesleğine ve odasına duyduğu sevgiyi anlatan Bayraktar, “Mesleğimi ve meslek odama üye olduğumu gururla söylüyorum. Meslek odama her türlü desteği vermekten imtina etmem. Verilen cezayı hak etmiyorum” dedi.

Bayraktar, TMMOB ve bağlı odaların özerkliğini ve gelirlerini tırpanlayan Torba Yasa’yla ilgili eleştirilere ise şöyle karşılık verdi: “Kanun tekliflerinin nasıl verileceği Anayasamızda ve Meclis içtüzüğünde açıkça belli olup milletvekillerinin iradesi ile tecelli etmiş bir kanunla ilgili şahsımın suçlanması anlaşılır bir durum değildir” dedi. Bayraktar’ın savunmasında, söz konusu torba kanunla ilgili sık sık “Meclis’in insiyatifi benim suçum yok” vurgusu yapması dikkat çekti. Ancak bu çabasına rağmen TMMOB, Bayraktar’ın “meslekten 3 ay men edilmesi” kararını onadı.

Demirel de cezalandırılmıştı
İnşaat Mühendisleri Odası, eski Bakan Bayraktar’a kestiği cezanın benzerini 1970 yılında dönemin Başbakan Süleyman Demirel’e de kesmişti. Demirel döneminde çıkan bir yasa değişikliğiyle kamudaki mimar ve mühendislerin özlük hakları ellerinden alınmış, ücretlerinde büyük düşüşler olmuştu. İMO da bunun üzerine Demirel’e “meslekten ömür boyu men” cezası vermişti. Ancak Demirel, karara itiraz etmiş ve TMMOB Yüksek Onur Kurulu, Demirel’in savunmasını alarak cezayı iptal etmişti.
http://www.timeturk.com/tr/2014/03/11/erdogan-bayraktar-geri-adim-atti.html#.Ux-jA1o5nDc

Cemaat yurdunda Erdoğan isyanı çıktı

12 Mart 2014
Bayburt'ta cemaat yurdundan baskı yapıldığı iddia edilen 5 öğrenci, yurt yönetimini suçladı.

Başbakan Erdoğan'ın yurtlarla ilgili açıklamalarının ardından bu kez de öğrencilere baskı yapıldığı iddiaları dillendirilmeye başlandı. Bayburt'ta cemaate ait öğrenci yurdunda kalan 5 öğrenci, isyan bayrağı açtı yurt yönetimini AK Parti aleyhinde propaganda yapmakla suçladı. İşte yurt yönetiminin yalanladığı o iddialar;

Yurdun önünde gazetecilere açıklama yapan öğrencilerden Murat Sarp, kaldıkları yurdun cemaat yurdu olduğunu ve bu yurdu dini hassasiyetleri olan bir yer bildikleri için tercih ettiklerini belirterek, yurt yönetimini AK Parti aleyhinde propaganda yapmakla suçladı. Sarp, yurtta kalan öğrencileri sömestr tatilinde Bayburt'tan Erzurum'a götürdüklerini iddia ederek, şunları söyledi:

"'Abi'lere sorduk, 'nereye gidiyoruz' diye. 'Abi' de 'çok önemli dini bir sohbet var, çok güzel şeyler anlatılacak' dedi. Biz Erzurum'a gittik. Kolejlerinin spor salonlarında 3 bin kişi, 5 bin kişiyi toplamışlar, Recep Tayyip Erdoğan aleyhine slogan attırıyorlar. Biz orada linç tehlikesini göze alarak Recep Tayyip Erdoğan'ı destekledik. Orada onu alkışladık. Onların alkışladıklarını biz yuhaladık. Herkesin görüşü farklı olabilir ama bize göre yanlış politikalarını desteklemediğimiz, karşı çıktığımız için bugün bizi böldüler. Biz yurtta 40 kişiyiz. Sadece 5'imizi, sesi çıkanları buradan ayırdılar."

AK PARTİ'Yİ KÖTÜLÜYORLAR
Furkan Coşkun ise "abi"lerin kendilerini tehdit ettiğini öne sürerek, "Bize, 'Recep Tayyip Erdoğan, Mavi Marmara gemisinin sorumlusudur ve AK Parti sorumlusudur. Mavi Marmara'daki şehitlere bakın, hiçbir tanesi AK Partili değil' diyerek AK Parti'yi bize kötülemeye çalıştılar ama ortada bir doğru, bir yanlış var. Biz de akl-ı selim olarak doğrunun yanında olduk. Hak'ın yanında olduk. Haklının yanında olduk. Hiçbir zaman haksızlığa karşı susmadık. Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiler, susmadık. Recep Tayyip Erdoğan'a küfrettiler, susmadık. AK Parti'ye iftira attılar, susmadık" dedi.

Yurt idarecilerinin, ailelerini de aradığını savunan Coşkun, şunları söyledi:

"Bizi ezmeye çalıştılar. Hatta ailelerimizi arayarak ailelerimizi bize düşman etmeye çalıştılar ama susmadık. Bu yaptığımızdan dolayı da bize tavır aldılar. Bu yurdun alt katı dershane. Dershanedeki öğretmenler dahi bize tavır aldılar ve en yakın 3-4 gün önce muhasebeciden faturayı almaya gittiğimiz zaman üzerimize yürüyerek bizi darbetmeye çalıştı ve hakaret içerikli kelimeler kullandı ama bizi hiçbir zaman susturamayacaklar ve susmadığımızdan dolayı da şu anda burada bulunmaktayız. Yarı yıl dönemi, 2. dönemin başı hiçbir üniversiteli, hiçbir ilahiyat öğrencisi yarı yıl içerisinde dışarıda olmak istemez ama işte mecbur kaldık. Ev bulmaya çalışacağız."

Sefa Kadir Arslan isimli öğrenci ise yurtta 40-45 öğrencinin kaldığını, 10 kişi dışında diğerlerinin AK Parti'ye oy vereceğini söyleyerek, "Bunu bildikleri için bizi engellemeye çalıştılar. Burası küçük bir şehir. Bayburt'ta 40 kişinin oyu, 30-35 kişinin oyu hemen hemen belki de yönetimin kimde olacağını belirleyebilir. Bu yüzden bizim haklarımız engellendi burada. Biz buraya siyaset yapmaya gelmedik. Ben Recep Tayyip Erdoğan'ı seviyorum diye burada çok şey çektim" diye konuştu.

O İDDİALARI YALANLADI
Söz konusu yurdun müdürü Fatih Bozdemir ise yaptığı açıklamada, öğrencilerin iddialarını kabul etmedi.

Öğrencilerin yurtta siyaset yaptıklarını savunan Bozdemir, "AKP’nin broşürlerini yurda sokuyorlar. AKP'nin müziklerini dinliyorlar. Bu öğrenciler yurtta siyaset yapıyorlar. Ortamı geriyorlar. AKP'nin broşürlerini, Başbakan'ın broşürlerini odalarına, dolaplarına koyuyorlar. Diğer öğrencileri kışkırtıyorlar. Bizim yurt olarak, pansiyon olarak hiç siyasi şeyle görüşümüz olmaz, olmamıştır da" ifadelerini kullandı.
http://www.timeturk.com/tr/2014/03/11/cemaat-yurdunda-erdogan-isyani-cikti.html#.Ux-hW1o5nDc

Fethullah Gülen neden susuyor?

11 Mart 2014
Gülen'in en yakınlarındaki isimlerden Osman Şimşek Gülen'in neden konuşmadığını açıkladı.

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının ardından yaptığı beddua ile çok konuşulan Fethullah Gülen neden susuyor?

Gülen'in Herkul.org sitesinden sohbetlerini paylaşan İlahiyatçı Osman Şimşek'e göre Gülen yanlış anlaşılmamak için susma kararı aldı.

"O kadar ağır o kadar hakaretvari ifadeler kullanılıyor ki ve bunlar bir defa kullanılmıyor. Adeta cevap yetiştirmek mümkün değil. Hergün bir tane hergün bir kaç tane, hatta böyle ortaya sürülüyor bir sürü iddia bir sürü iftira. Onlara cevap verebilmek için aynı seviyesizliğe düşmek lazım. Hocaefendi'nin edebi nezaketi üslubu buna manidir o seviyesizlik yakınından bile geçemez Hocaefendi'nin. Hükümet çevresi ve havuz medyası maalesef gerçeklerin peşinde değil hakikatleri aramıyor. Şu anda onlara gürültü lazım. Maalesef yapılan kanunsuzlukları yolsuzlukları haramilikleri gürültü ile muhayyel o camia düşmanı ile boğmak istiyorlar."

"YANLIŞ ANLAŞILMAMAK İÇİN EN GÜZELİ SÜKUT"
Osman Şimşek, Gülen'in suskunluğu ile ilgili çok önemli bir noktaya dikkat çekerek, "Hocaefendi hiç bir zaman milleti genel olarak ve Ak Parti içinde de Ak Parti'ye gönül veren insanları genel olarak 'bunlar suçludur bunlar günahkardır' şeklinde hedefe koyacak bir insan değil. Görebildiğim kadarı ile şunu düşünüyor. Belki hatalı insanlar varsa bunlar yüzde 5'tir yüzde 10'dur. Bir şey söylediğimiz zaman o yüzde 80'de, yüzde 90'da üzerine alınacaktır. Yanlış anlaşılmalar sebebiyet verecektir. O zaman en güzeli sükut..." ifadelerini kullandı..

"İLAHİYATÇILARIN SESSİZ KALMASININ YAKIŞMADI"
Şimşek, Başbakan'ın Diyanet'in toplantısında Fethullah Gülen'e ''Yalancı peygamber, içi boş alim müsveddesi'' diye sarf ettiği çirkin ithamlarına karşı ilahiyatçıların sessiz kalmasının yakışmadığını söyleyip şunları ifade etti:

"Orada Hocaefendi'yi yıllardan beri tanıyan insanlar vardı. Aynı sofraya oturmuş belki 100 tane insan vardı. Hatta Hocaefendi'nin rahleyi tedrisinde bulunmuş insanlar vardı. Bu insanların kalkıp hiç olmazsa bir dakika başbakanım evet yani yanlış olan bazı şeyleri görmüş olabilirsiniz yanlış diyebilirsiniz ama sahte peygamber deyince o başka yerlere gidiyor. Orada itikad meselesi işin içine giriyor demeleri lazımdı. Mesela Hocaefendi düşündü mü bilemem Hocaefendi ne zaman kendisine bir fetva sorulsa Hayrettin Karaman hocamıza yönlendirirdi değer verirdi. Hayrettin Karaman hocanın orada kalkıp da iki kelime etmemesi zannediyorum bütün yüreklerde ona karşı ''Olmaz Hocam!'' dedirtmiştir. Yine Ali Bardakoğlu hocamız, Mehmet Görmez hocamız bunların orada hiç olmazsa orada olmadı diyelim. Onun da mazereti olduğunu düşünmüyorum. En azından sonra olmadı yakışmadı demeleri lazımdı. Neden cevap veremediler. "

http://www.timeturk.com/tr/2014/03/11/fethullah-gulen-neden-susuyor.html#.Ux-g8lo5nDc
Saray karşılığı arazi peşkeşi

Saray karşılığı arazi peşkeşi
11.03.2014
ABDURRAHMAN ŞİMŞEK

İşadamı Akın İpek'e, Ankara'da Gülen için yaptırdığı lüks malikâne karşılığında 40 dönümlük devlet arazisi tahsis edildi. Paralel yapı, Emniyet İstihbarat'ın yanındaki arazi için baskı yaptı ve hayali bir protokol düzenledi SABAH, Fethullah Gülen'in bir tebessümüne bütün malını bağışlayacağını söyleyen işadamı Akın İpek'in İncek'te Gülen için yaptırdığı sarayı andıran lüks malikâne karşılığında Emniyet İstihbarat Dairesi'nin hemen yanındaki 40 dönümlük devlet arazisini kullandığını belgeleriyle açıklıyor. Beyaz Saray'ı andıran 30 milyon dolarlık malikânenin inşaatına başlanmasından sonra İpek'e İstihbarat Daire Başkanlığı'nın yanında olduğu için stratejik önemi haiz arazide inşaat yapmasına izin verildi. Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne ait olan araziyi almak için bakanlıklardaki nüfuzlu kişiler vasıtasıyla Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'ne baskı yapıldığı belirtildi. Bedeli 120 milyon TL olan arazide yapılan inşaat projesi için Ömer Altıparmak'ın Başkanlığı döneminde Emniyet İstihbarat Dairesi'nden de görüş alındı. Daire, yanıbaşındaki inşaata olur verdi.

SÖZLEŞME YENİLENDİ
İncek'teki Beyaz Sarayvari villa karşılığında âdeta peşkeş çekilen devlet arazisinin iki yıllığına kiralandığı, kira süresi bitince sözleşmenin yenilendiği öğrenildi. Sözleşme için İpek Koza Grubu ile Koza Vakfı'na ait üniversite arasında hayali bir protokol düzenlendiği ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nden bu protokol sayesinde tapu tahsis belgesi alındığı da belirtildi. Belgelere göre; Koza Vakfı'na ait üniversitenin kurulduğu arazi, 9 Haziran 2005 tarih ve 22971 sayılı yazıyla maliye hazinesine kamulaştırıldı. 39 bin 612 metrekarelik olan bu kamu arazisi 2012'de 2 yıllığına Koza Vakfı'na üniversite kurulması için milli emlak tarafından tahsis edildi. Tahsis sadece iki yıllığına olmasına rağmen milyonlar harcanarak arazide inşaata başlandı. Geçen ay biten tahsis belgesinin süresi 2 yıllığına yeniden düzenlendi. Böylece işadamı Akın İpek'in İncek'te yaptırdığı 30 milyon liralık malikâne karşılığında 120 milyon liralık araziyi kullanması sağlandı. Belgelere göre arazinin mülkiyeti maliye hazinesine ait olan arazi, 31 Ağustos 2036'ya kadar Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'ne tahsis edilmişti. Çankaya ilçesi sınırlarında 29268 Ada 3 Numaralı parselde (İmar değişikliği ile 6 parsel oldu) yapılan plan değişikliği sonucunda arazi Koza Grubu'na ait İpek Üniversitesi'ne ağaçlandırma ve rekreasyon amaçlı olarak verildi.

ÜÇ KOLDAN BASKI YAPILDI
Tapu Kadastro Genel Müdürü Mehmet Zeki Adlı 17 Nisan 2012'de yazdığı yazıda devrin, kurum açısından olumsuz olarak değerlendirildiğini bildirdi. Buna rağmen proje, paralel yapı mensupları tarafından Maliye Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü nezdinde özel olarak takip edildi ve ciddi baskılar yapıldı. Ve tahsisten sonra sanki mülkiyet ve kullanım devri yapılmış gibi özel bir imar uygulaması devreye sokuldu. 26 Kasım 2012'de devir planı kabul edildikten sonra bir protokol yapıldı. Ancak muhtemelen gizli olarak imzalandığı için proje ile ilgili başka kayıtlarda böyle bir protokol bulunmuyor. Arazinin tahsis edildiği yerde Tapu ve Kadastro Arşiv Daire Başkanlığı Hizmet Binası, İnsan Kaynakları Dairesi Başkanlığı, Eğitim Şube Müdürlüğü, iki blok lojman, eğitim derslikleri, yatakhane, kısmen yıkılmış malzeme deposu, Gazi Üniversitesi Tapu ve Kadastro Meslek Yüksekokulu, Milli Eğitim Anadolu Tapu ve Kadastro Meslek Lisesi'ne ait derslikler bulunuyor.

TARİHİ ESERLER TEHDİT ALTINDA
Bu parsele bitişik parsel üzerinde Harita Dairesi Başkanlığı ve Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü hizmet binası yer alıyor. Yine bitişik parselde paha biçilmez değerdeki 53 metre ceylan derisine yazılmış Fatih Sultan Mehmet'e ait Ayasofya Vakfiyesi gibi tarihi eserlerin bulunduğu arşiv dairesi var. İnşaat nedeniyle zeminde kayma meydana geldiği için binaların ve tarihi eserlerin güvenliği tehlikeye girdi. İpek Üniversitesi inşaatı yapıldıktan sonra Tapu Kadastro'ya ait iki bloğa "kullanılamaz" raporu verildi. Buna rağmen üniversite açıldı, öğrenciler ders görmeye başladı.

http://www.sabah.com.tr/Gundem/2014/03/11/saray-karsiligi-arazi-peskesi
Yetkisiz 13'ten 'paralel' tavır
11.03.2014

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, yetkisiz olmasına karşın 33 tahliye talebini reddetti. Bu kararla eş zamanlı olarak 7 ayrı mahkemeden 19 tahliye kararı çıktı Yasayla ortadan kaldırılan "Özel Yetkili" İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi (ACM), Ergenekon davası sanıklarıyla ilgili karar vermeye kendilerinin yetkili olduğunu savunarak, 33 kişinin tahliye taleplerini reddetti. Yetkisiz mahkeme, "TBMM mahkemeleri kaldıramaz" diyerek, yasa koyucuya meydan okuyan tavır sergiledi. Yetkisiz Mahkeme'nin başkanı Hasan Hüseyin Özese, mahkemenin bu konu ile ilgili Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunduğunu açıkladı. Tahliye talepleri reddedilen sanıklar da nöbetçi mahkemelere başvurdular. İstanbul Nöbetçi 21. Ağır Ceza Mahkemesi gazeteci Tuncay Özkan, Özel Kuvvetler'den emekli albay olan avukat Levent Göktaş ile yaklaşık 2 yıldır tutuklu bulunan Sedat Peker'i tahliye etti. 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi Kemal Kerinçsiz'in tahliyesine karar verdi. 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi Doğu Perinçek, Atilla Uğur, Muzaffer Tekin, Oktay Yıldırım, Mehmet Demirtaş ve Hikmet Çiçek'i, 6'ncı Ağır Ceza Dursun Çiçek ile Alparslan Arslan'ı, 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi İbrahim Şahin'i, 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi Yalçın Küçük'ü, 20'nci Ağır Ceza Mahkemesi ise Hasan Iğsız, Alaaddin Sevim, Mehmet Ali Çelebi, Merdan Yanardağ ve Şener Eruygur'un tahliyelerine karar verdi.

ÖZKAN'A YURT DIŞI YASAĞI
21'inci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, müebbet hapis cezasına mahkûm olan Özkan ile 32 yıl 9 ay hapis cezasına mahkum olan Göktaş hakkında yurtdışına çıkış yasağı kararı aldı. Peker hakkında ise yurtdışına çıkış yasağı konulmadı. Mahkeme heyeti, Özkan, Göktaş ve Peker, tutuklu kaldıkları süre, delillerin toplanmış olması ve karartılma şüphesinin olmaması gerekçesiyle oybirliğiyle tahliye kararı verdi.
DOSYA BİLGİSİ DE VERMEDİ
Kendisini halen yetkili gören "Yetkisiz" 13'üncü mahkeme, tahliye taleplerini değerlendiren nöbetçi ağır ceza mahkemelerine dosya hakkında bilgi de vermedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ise tahliye taleplerini değerlendiren nöbetçi mahkeme heyetlerine, UYAP'tan Ergenekon dava dosyasına erişim hakkı tanıdı. İstanbul Nöbetçi 20'nci Ağır Ceza Mahkemesi de 26'ncı Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'u geçen gün tahliye etmişti.

TAHLİYE TALEPLERİNİ REDDETTİ

Yetkisiz 13'üncü mahkeme, Ergenekon davası sanığı 33 kişinin tahliye taleplerini reddetti. Mahkeme, sanıklar Mustafa Levent Göktaş, Mehmet Fikri Karadağ, Özkan Kurt, Ulaş Özel, İsmail Sağır, Mehmet Demirtaş, Hasan Ataman Yıldırım, Levent Ersöz, Muzaffer Tekin, Sedat Peker, Boğaç Kaan Murathan, Semih Tufan Gülaltay, Veli Küçük, Fikret Emek, Kemal Kerinçsiz, Serdar Öztürk, Yalçın Küçük, Aykut Metin Şükre, Ergün Poyraz, İbrahim Şahin, Kemal Aydın, Doğu Perinçek, Mehmet Bedri Gültekin, Turhan Özlü, Erkan Önsel, Hikmet Çiçek, Mehmet Deniz Yıldırım, Hasan Atilla Uğur, Tuncay Özkan, Durmuş Ali Özoğlu, Memet Zekeriya Öztürk, İsmail Yıldız, Oktay Yıldırım'ın tahliye taleplerini değerlendirdi. Ardından da taleplerini reddetti. Mahkeme, gerekçesinde Ergenekon davasında 5 Ağustos 2013'te karar verildiğinde tüm sanıkların hükmen tutukluluğuna karar verildiğine, karardan sonra sanıkların artık tutuklu değil AİHM ve Yargıtay Genel Kurulu kararına göre hükümlü statüsüne geçtiği için bu konuda yeniden bir karar verilmesinin mümkün olmadığına yer verdi.

"MECLİS'İN YETKİSİ YOK" DEDİ
13'üncü Mahkemenin Başkanı Hasan Hüseyin Özese, gerekçede Özel Yetkili Mahkemeler'in TBMM tarafından kaldırılmasının Anayasa'ya aykırı olduğunu savundu. Özese, mahkemenin bu konu ile ilgili Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunduğunu da gerekçesinde açıkladı. Mahkeme, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yasaya rağmen kendisini yetkili gördüğünü, yasayla değil HSYK tarafından kapatılabileceklerini öne sürdü. TBMM'yi HSYK'nın yetkisini gasp etmekle suçladı.

ÇIKAMAYACAKLARTahliyesine karar verilen Dursun Çiçek'in, Balyoz davasından, Alparslan Aslan'ın ise 3 ayrı suçtan kesinleşmiş cezası olduğundan cezaevinden çıkamayacaklar.

Veli SARIBOĞA-Deniz DERİN-Fatih ULAŞ-Ali OKTAY-Orhan YURTSEVER / SABAH
17 ARALIK F.GÜLEN ALBÜMÜ 14


Gömülü resim için kalıcı bağlantı






Gömülü resim için kalıcı bağlantı

Gömülü resim için kalıcı bağlantı









Gömülü resim için kalıcı bağlantı



Gömülü resim için kalıcı bağlantı



Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
 
 
 
 
 
 
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı

 
 
 
 
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
 
 
 
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı

Gömülü resim için kalıcı bağlantı






Gömülü resim için kalıcı bağlantı

Gömülü resim için kalıcı bağlantı



Gömülü resim için kalıcı bağlantı

Gömülü resim için kalıcı bağlantı

Gömülü resim için kalıcı bağlantı


Gömülü resim için kalıcı bağlantı







Gömülü resim için kalıcı bağlantı

Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
 
 
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
 
 
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
 
 
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
 
 
 
 
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Gömülü resim için kalıcı bağlantı
 
 DİĞER ALBÜMLER
 
11.03.2014