HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

24 Şubat 2014 Pazartesi

İbrahim Uslu: Cemaatin itibarı kalmadı

24 Şubat 2014
17 ve 25 Aralık operasyonlarının amacının Türkiye'yi 90'lı yıllara yeniden götürmek olduğunu söyleyen ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu, AK Parti'nin 30 Mart'ta kendi rekorunu kıracağı belirtti. Uslu, 'Operasyonlar, psikolojik bir harekât olarak da amacına ulaşamadı' dedi.

Süreç ilerledikçe toplumda 17 Aralık operasyonunun AK Parti'yi siyaseten ve tedricen zayıflatmak amacıyla yapıldığı kanaati daha da güçleniyor. Fakat tüm bu tespitlerin kanaatten ve gözlemden öte somut karşılıkları da olmalı. ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu, Yeni Şafak'tan Nil Gülsüm'e konuştu. İşte o röportaj:

Dershaneleri dönüştürme tasarısıyla başlayan süreç 17 Aralık darbe girişimi ve 25 Aralık operasyonu ile neticelendi. Siz kamuoyunun nabzını yakından tutan bir kimsesiniz. Türkiye bu operasyonlara nasıl bakıyor?
AK Parti taraftarlarının neredeyse tamamı bu operasyonu, iddia edildiği gibi bir yolsuzluk operasyonu olarak değil de, AK Parti'yi ve Başbakan'ı hedef alan bir siyasi müdahale olarak görüyor. Bu kesimden bir kısım, olayı doğrudan bir darbe girişimi olarak; bir diğer kısmı da siyasi bir girişim olarak nitelendiriyor. İfade biçimleri farklı olsa da, AK Parti seçmeni bu operasyonlarının bir yolsuzluk operasyonu olmadığı yönünde karar kılmış durumda.

DARBE GİRİŞİMİ OLDUĞUNA ÇOĞUNLUK İNANIYOR

AK Parti kitlesi dışındaki kesimin bu meseleyi okuması ne şekilde?


Diğer siyasi partilere mensup kişiler arasında da, bunun bir darbe girişimi olduğunu ve operasyonun arkasında cemaat, paralel yapı ya da dış güçler olduğunu düşünen çok geniş bir kitle var. Bu yaklaşım, MHP'de oldukça yüksek; BDP de ise hayli fazla. Her dört CHP'liden birisi de bu operasyonun sadece yolsuzluk meselesi olmadığını, olayın başka boyutlarının olduğunu düşünüyor.

Bu operasyonları gerçekleştirenlerin esas gayesinin toplumun AK Parti'ye ve Başbakan Erdoğan'a itimadını ortadan kaldırmak olduğu anlaşılıyor. Bu açıdan bakıldığında operasyon amacına ulaşmadı diyebilir miyiz?

17 Aralık operasyonu ve girişim halinde kalan 25 Aralık operasyonları, psikolojik bir harekât olarak da amacına ulaşamadı. Neticede bu operasyonu gerçekleştirenler siyaseti yeniden dizayn etmek ve Türkiye'yi 90'lı yıllara yeniden götürmek istiyorlar.

AK PARTİ'NİN ADAYI İLK TURDA CUMHURBAŞKANI

AK Parti'nin yerel seçimlerde alacağı sonucun cumhurbaşkanlığı seçimlerine etkisi ne şekilde olur?


AK Parti yerel seçimlerde yüzde 40'ların üstünde bir oy alacak olursa -ki öyle gözüküyor- AK Parti, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayı her kim olursa olsun ilk turda cumhurbaşkanlığını alır.

BUNDAN SONRA BİR ŞEY YAPAMAZLAR

Esas operasyonun seçimler yaklaşınca gerçekleşeceği sık dillendiriliyor. Siz böyle bir olasılık görüyor musunuz?


Bu gibi söylentiler var, ama ben bundan sonra bu gibi işlere kalkışanların canının daha fazla yanacağını düşünüyorum. Paralel yapı 25 Aralık'ta bile gerçekleştiremediğini, üzerinden iki-üç ay geçtikten sonra gerçekleştirecek gücü kendinde bulamaz. Ayrıca toplum ne olup bittiğinin gayet farkında.

HER PARTİ'NİN SOSYAL MEDYA TİMİ VAR ARTIK

AK Parti'nin sosyal medya ekiplerine sahip olması da paralel yapı tarafından sık kullanılan bir argüman. Bir siyaset bilimci olarak Ak Parti'ye bu açıdan yüklenilmesine ne dersiniz?


Artık her partinin hatta kişilerin bile sosyal medya timleri bulunuyor. Bu işin doğası bu. Bu konuşmayı deşifre eden yapı bir suç varmış algısı oluşturmaya çalışırken öte yandan Peygamberimiz'i rüyalarda gördürüp tweetlerin ikiye katlanmasını istiyor. Bunun, Gülen tarafından onaylandığı malum zaten.

Erdoğan'ın liderliği konusunda bu süreçte kamuoyu algısında ne tür bir görüş var?


AK Parti'ye birinci oy verme nedeni hala lideri. Erdoğan'ın başarısına dair kanaatlerde gerileme yok. Tam tersine Gezi'den bu yana yaşanan zincirleme saldırılar, AK Parti seçmeni ile Sayın Başbakan arasındaki güven ve sevgiyi daha da pekiştirdi.

Gülen'in itibarı kayboldu

Cemaat ve Fethullah Gülen imgesi 17 Aralık sürecine kadar bambaşkaydı.Fakat Gülen'in ilişkileri deşifre oldukça, büyük ve küresel bir holding tablosu çıktı ortaya. Kamuoyunda Gülen'e ve cemaate yaklaşım değişti mi?

Operasyonlar sonrasında itibarlarının büyük oranda kaybolduğunu düşünüyorum. Cemaat hala bedduanın şokunu atlatamadı, hasarını tamir edemedi. Son Adana operasyonunda o kadar militanca davrandılar ki, tüm ahlaki meşruiyetlerini de kaybettiler. Yapılan araştırmalarda da bu sonuç ortaya çıkıyor. Cemaat artık dini çalışmalar yapan bir yapı olarak görülmüyor. Devleti ele geçirmek gibi siyasi hedefleri olan bir yapı olarak algılanmaya başlandı. Artık kendi tabanları dışındaki kesimlerinde bir saygınlıklarının olduğunu ben gözlemleyemiyorum ve araştırmalarda da görmüyorum.

En büyük hataları öfkeleri

Operasyonda cemaat neden başarısız oldu?


Cemaat, hem AK Parti seçmenini, hem de Türk toplumunu tanımıyor. Toplumun geri kalanını tanımaya ihtiyaç bile duymuyor.
İhtiyatlarıyla bilinen bir yapı böyle bir hatayı nasıl yaptı?

Bence bunun sebebi öfke. Hükümete zarar vermeye yönelik çok büyük bir motivasyonları var ve bu onların en büyük hatası.
Cemaatin ne kadarı Gülen'e göre seçimlerde tavır belirliyor?

Cemaat artık küçük bir bölge içine yerleşmiş ve hiyerarşik şekilde örgütlenmiş feodal bir yapı değil. O nedenle bu yüzde 3'ten küçük kitleyi bile tam olarak kontrol edebilmeleri olanaksız. Talimatlara göre tercihlerini şekillendirecekler, sadece benim 'Cemaat Profesyonelleri' diye isimlendirdiğim küçük bir kesim.

Cemaat hile-i şer'riye yapıyor

Toplumun bu olanlara dair algısı ne peki?

Toplum da uzaktan baktığı zaman masum insanların suçlu gibi gösterilmek istendiğini görüyor. Bu durum da seçmen nezdinde bu operasyonun temiz bir operasyon olmadığı kanaatini gün geçtikçe pekiştiriyor. Paralel yapı farkında olmadan AK Parti'nin seçmenle kuduğu bağı güçlendirme noktasında büyük katkıda bulunuyor. AK Parti'nin oyları bu operasyondan olumsuz olarak hiç etkilenmedi.

AK Parti son yerel seçimlerde 45 ilde seçimleri kazanmıştı. Önümüzdeki yerel seçimlerde AK Parti'nin durumu nedir?


AK Parti önümüzdeki seçimlerde, bir önceki seçimden çok daha iyi durumda olacak gibi duruyor. Bu seçimlerde 45 ili 55'e çıkarması ihtimali yüksek görünüyor. Balıkesir, Gümüşhane, Antalya, Bartın, Edirne, Isparta, Karaman, Manisa, Sivas ve Uşak gibi iller AK Parti'de olmamasına rağmen AK Parti bu illeri alabilir. Bu illerin bazılarında açık ara önde gidiyor.

Cemaatin, en azından üst yönetiminin CHP ile flört ettiği görülüyor. Bu durum seçimlere nasıl yansır?

Cemaat içinde hiç kimse açıktan 'CHP'yi destekleyin' diyemez. Bu yüzden bir hile-i şer'iyye yapıyorlar. 'AK Parti dışındaki güçlü bir partiye oy verin' şeklinde bir yönlendirmede bulunuyorlar. AK Parti dışındaki en güçlü parti bazı illerde BDP ve MHP, ama bunun dışındaki yerlerde genellikle büyük parti CHP. 'CHP'ye oy verin' demeden CHP'ye yönlendiriyorlar.
Sarıgül'ün kazanması imkansız

İstanbul'da Sarıgül'ün kazanabilmesi imkansız. Kazanabilmesi için önce bütün muhaliflerin, sonra da AK Parti seçmenin oylarının bir kısmını alması gerekiyor. Oysa tersi bir durum söz konusu. Kadir Topbaş, AK Parti oylarının tamamını ve fazlasını alıyor. Geri kalanlar da Sarıgül'e yetmiyor. Sonuçta seçimlerin de bir matematiği var. Ankara'da da bir risk yok. AK Parti alıyor.
CHP'nin başı derde girer

CHP, 17 Aralık'tan ne umuyor?

CHP'nin yapmaya çalıştığı kriz fırsatçılığı, ama hesap hatası yapıyor. AK Parti dışında, MHP ve BDP de bu sürece ya karşı duruyor, ya da yanında yer almıyor. Yani CHP, kabaca yüzde 70'in desteklemediği bir sürecin başarılı olacağını düşünüyor. Bu nedenle, hayal kırıklıkları yaşaması kaçınılmaz. Eğer seçimde bekledikleri başarıyı elde edemezse, tartışmalı veya sağcı adaylara oy vermek zorunda bıraktıkları seçmenleriyle başları belaya girebilir.
http://www.timeturk.com/tr/2014/02/24/ibrahim-uslu-cemaatin-itibari-kalmadi.html#.Uwvjolo5nDc

Ali Bayramoğlu: Cemaat mafyatik bir örgütlenme

24 Şubat 2014
Gazeteci Ali Bayramoğlu Türkiye'de son dönemde yaşanan hadiselerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.


17 Aralık'ta yolsuzluk diye başlayan ama Hükümete yönelik siyasi bir operasyon olduğu kısa zamanda anlaşılan; devlet içindeki bir yapılanmanın kamu hiyerarşisini bozacak türde uygulamalara giriştiği çeşitli olaylarla açığa çıkan mevcut durumu nasıl tarif etmek lazım? Bu durumun uzak-yakın sebepleri neler? Devlet krizine dönen bu sıkıntılı halden Türkiye hangi önlemleri alarak çıkabilir? Yaşanan kriz, demokratikleşme ve kurumsallaşma için bir imkana dönüşebilir mi? Cemaat Türkiye devletine, hükümetine karşı bu kamikaze hareketine neden girişti? Cemaatin yabancı istihbarat örgütleriyle nasıl bir ilgisi olabilir? Star gazetesinden Fadime Özkan, siyaset bilimci, gazeteci Ali Bayramoğlu ile konuştu.

İşte o röportaj:
17 Aralık'tan bu yana iki ay geçti, seçimlere 40 günden az zaman kaldı. Bunu vurgulamamın nedeni 17 Aralık'ta başlayan sürecin zaman ayarlı olması idi. Sizce şu an durum ne?
Birden fazla sorunun olduğu çok kaotik bir durumdayız.Bunlardan bir tanesi Cemaat meselesi diye tabir edilen 17 Aralık baskınıyla başlayan, yargının belli bir siyasi amaç için kullanılmasıyla ortaya çıkan ve buna karşı Hükümetin aldığı tedbirlerle yürüyen bir süreç. Fakat bunun yanında başka tartışmalar da var. Türkiye'nin siyasi kutuplaşması sadece cemaat ve hükümet üstünden yürümüyor. AK Parti karşıtlığı ve AK Parti'ye yakın duruş sergileyenlerden oluşan bir kutuplaşmada var. Burada hükümete özellikle Başbakan'a yönelik bir otoriterleşme, iktidarın şahsileştirilmesi tartışması ve eleştirisi var. Bu da başka bir hat oluşturuyor. Bunlar iç içe giriyorlar, çıkıyorlar. Cemaatin saldırılarına karşı hükümetin attığı her adım aynı zamanda o otoriterleşme bağlamında özellikle Batı algısı olarak karşımıza bu çerçevede çıkıyor. Bu şekilde baktığımızda iki katmanlı bir krizle karşı karşıyayız.

ENTEGRE OLAMAMIŞ BİR TOPLUMUZ
Biz sizinle hep darbe girişimleri-kriz dönemleri gibi kritik zamanlarda röportajlar yaptık...

...Sen bana hep öyle zamanlarda geliyorsun.

Kamu yararı gözetiyor ve çıkış yoluna yöntemine ilişkin öngörülerinizi etraflıca alma ihtiyacı duyduğum için yapıyorum bunu. Bu defa yaşadığımız kriz yeni bir kriz lakin bahsettiğiniz bu cepheleşme ilk kez olmuyor. Aralarında bir bağ var mı? Bu cepheleşme neden oluyor?
Bunun uzak sebepleri var, yakın sebepleri var. Uzak sebeplerin başında hala bir yaşam biçimi ve kültür dokusu kavgası bulunuyor. Entegre olmamış toplum olmanın yol açtığı bir sorun, birbirinden farklı toplulukların aralarındaki alan kavgası, değer ve simge kavgası var. Ya da Kürt meselesi gibi kimlik kavgası var. Bu, İslami kesimde de böyle, AK Parti'ye yönelik reaksiyonlarda da böyle. Farklı siyasi kültürel kimliklerin nasıl bir arada yaşayacaklarının yöntemini arama sürecini hala yaşıyor Türkiye. Bu zaman zaman yumuşuyor, kimlikler arasında ortak noktalar artıyor, zaman zaman da güvensizlik halinde alevlenmeye yol açıyor.

YAŞADIĞIMIZ CEPHELEŞMENİN UZAK SEBEPLERİ
Bu tamamen toplumsal alanda yaşanan bir durum mu, siyasi partilerle ilgisi var mı?
Siyasi uygulamalarla ilgisi var. Çok laikçi veya karşıtı bir uygulama ya da söylemle besleniyor. Mesela içki yasasında alevlendi en son. Arap Baharı'ndan sonra kenara bırakılmış olan kimlik kavgasının üzerinden geri dönmesi, Gezi'de başörtüsü hadisesinde yaşanan simge itişmesi siyasi iktidarların bu ortamın oluşmasında payı olduğunu gösteriyor. Ama, ana sorun entegrasyon arayan toplum sorunu.

Gezi'ye kadar bu konuda bir mesafe alındığını düşünüyorduk halbuki?
Çünkü sosyolojik öykü son on yılda karşımıza çok güçlü biçimde çıkmıştı. Şimdi bu işin tamamen halledilemediğini şu veya bu şekilde görüyoruz. Simgeler ve oradan doğan kimlik güvensizlikleri, ortak değer alanının hala tam şekillenmiş olmaması yaşadığımız cepheleşmenin uzak, derin sebepleri.

TÜRKİYE'DEKİ SİYASET TARZI ATAERKİL
Yakın sebepleri neler?
Türkiye'deki siyaset tarzıyla ilgili bir sorun çıkıyor karşımıza. Ataerkil bir siyaset tarzımız var. Çoğulcu olmayan, daha çok çoğunlukçu bir tarz bu. Bu çoğunlukçuluk ya devletin tahakkümüyle enjekte ediliyor -ki böyle yapıldı uzun yıllar- ya da siyasetin tahakkümüyle. Siyasetin sosyal alana, kültürel alana, özerk diğer alanlara nefes alma imkânı vermemesiyle karşımıza çıkıyor. Çoğulcu bir varoluşu beceremiyoruz. Yakın sebebin de bu olduğunu düşünüyorum. Sıkıntı önemli ölçüde hem siyasi iktidarın ataerkil uygulamalarından hem de siyasi iktidara verilen reaksiyonlardaki ataerkillikten ve militanlıktan kaynaklanıyor. Bugünkü ortam böyle bir şey.

SON ON YILDA TOPLUM DİRİLDİ
Bugün yeni bir durum içindeyiz aslında. Askeri-bürokratik vesayetin tasfiye edildiği, zihniyetin geriletildiği bir dönemde karşımıza bir neo-vesayetçi yapı çıktı. Uzak yakın sebeplerle bu durum nerede, nasıl örtüştü ya da kesti birbirini?
Bugünden geriye dönsek ve son 10 yıla baksak. Ben karşımıza birden fazla öykü çıktığını düşünüyorum. Biri sosyolojik öykü. Bu çok değerli. Nedir diye baktığımızda, farklı değer sistemlerinin birbiriyle alışverişini görüyoruz. 28 Şubat'tan sonra sivil değerlerin daha ön plana çıkmaya, özgürlük fikrinin ve alanının genişlemeye başladığı bir yol özledik. Türkiye'de İslami kesim daha fazla evrensel değerlerle temas ederken laik kesim de demokratikleşme eğiliminin içine girdi. Hakikaten 2002'den 2010 referandumuna kadar geçen sekiz yıllık süreç bir anlamda toplumun dirilmesiydi. Şimdi pek çok analiz buna küçümseyerek bakıyor ve ben bunu üzüntüyle karşılıyorum. Çünkü en değerli şey budur. Türk modeli dediğimiz neyse ana husus budur.

SADAKAT YERİNE LİYAKAT
İkinci öykü nedir?
Siyasetin öyküsü... İki yüzü var bunun sanki. Birinci yüz dar bir siyasi alanın asker karşısında genişlemesiydi. İkinci yüz, siyasi tarz itibariyle baktığımızda çoğulcu olmayan, aşırı merkezci, siyasi karar süreçlerinde merkezi olduğu oranda şahsileşen, her şeyi kendisine bağlayan, dolayısıyla liyakat değil sadakat fikrini esas alan, özü cemaatçi olan bir siyaset anlayışı. Bir toplumsal düzene daha cemaatçi bir anlayışı enjekte etmek bu. Bugün bir kriz yaşıyorsak biraz da bu nedenle yaşıyoruz. Üçüncü öykü devlet alanına ilişkin. Devlet alanına baktığımız zaman gördüğümüz şu: Eski rejim ve eski aktörleri bu değişim sürecinde siyasi alandan atıldılar, bunun sağlayan, bunun için ittifak yapan yeni aktörler arasında yeni rejimin kurulma aşamasında büyük bir sorun çıktı.

Bu neyin göstergesi?
Hala kurumsallaşmanın yeteri kadar derin olmadığını gösteren son derece yeni bir sorun bu. Dolayısıyla merceğimizi bugünün Türkiye'sine yönelttiğimiz zaman sadece 17 Aralık'a bakmak yanlış olur. 17 Aralık'ı hiç görmeden, bakın Türkiye otoriterleşiyor, demek de bir kadar yanlış olur. Veya bunları hiç görmeden sırf toplumsal öyküye fokuslanmak da eksik olur. Bunların hepsini beraber yaşıyoruz. 17 Aralık meselesi açıkçası bir değişim ve dönüşüm döneminde taşıyıcı aktörlerin uzlaşamamasının krizidir. Bu kriz bir devlet krizine, bir yargı krizine, bir kurumsallaşma krizine döndü. Bir dönüşüm döneminin sonunda yaşanan bu krizin son derece büyük bir sorun olduğunu da görmek lazım.

İKİ OTORİTERLEŞME VE MEŞRU SEÇİM
Bu krizi aşabilmek -en azından bugünden yarına aşabilmek için, sonuçları itibariyle daha büyük sorunlara yol açabilecek bazı durumlar için palyatif de olsa yürütme organı bazı tedbirler aldı. Bunlar tartışılıyor. Siz de bunu hukukun sınırlarını zorlamak vurgusuyla yorumluyorsunuz. Sorum şu: Başka türlü yapmak mümkün müydü?
Bu soruyu kendimize sorunca tıkanıyoruz. Bu çok önemli. Sistemin üzerinde iki yönlü bir otoriterleşme baskısı var. Demokrasinin kurallarına uygun olmayan, yasalara ve anayasaya değil başka bir merkeze biat etmiş olan bir yargıç ve savcı grubunun siyasi eylemi var. Bu, kendi başına bir otoriterleşme baskısıdır. Bunun önünü almak için bu kez onların olduğu alana müdahale ediyorsunuz. Yani yargıya... Buyurun size ikinci otoriterleşme baskısı. Bizler yorumcular olarak, ya da vatandaşlar olarak, kırk katır mı kırk satır mı, 'hangi otoriterleşme doğrudur'u tartışıyoruz. Kötü bir noktadayız, bir kere bunu tespit edelim. Ama şunu da söylemek gerekir: Burada yaşadığımız sadece bir hakimiyet çatışması değil. Meşru yapıyla gayri meşru bir yapı arasındaki bir çatışma. Meşru olmayanı üstü örtülü, kendini tanımlamayan, başkasının yetkilerini gasp eden olarak tanımlarsam burada tabidir ki meşru olanını destekliyorum.

BAŞKA BİR YOL MÜMKÜN MÜYDÜ?
Ölçü bu. Peki çıkış noktası da buradan mı?
Ölçü bu, tabi diğer boyutu unutmadan. Üç önemli yasa var şimdi gündemde. Biri HSYK yasası. hükümet, üzerine gelen bu yapının dayatmasını ortadan kaldırmak için doğrudan doğruya yargıç ve savcıların alanına müdahale etmeye çalışıyor. İkincisi internet yasasıyla yine istihbarat polis cemaat ilişkilerinin çalışma biçimini bir miktar denetim altına almaya çalışıyor. Diğeri de MİT yasası. Maşallah o da ikinci bir MGK gibi. Şimdi bunlara baktığımız zaman gördüğümüz şu: idare, toplum ve yargı üzerinde güçleniyor. Buradan çıkmak için böyle bir çözüme gidilebilir mi? Gidilir. Cemaati temizlersiniz ama başınıza yepyeni bir demokratikleşme sorunu çıkartmış olursunuz. Bin adamı alacaksın sonra yerine senin adamların gelecek. Sonra başkası gelecek Aleviler gelecek bu böyle gidecek ama böyle şey olmaz. Bu krizin bu döngüyü kırması gerektiğinin farkına varmak gerekir.

Şimdi başka türlü bir şey yapılması mümkün müydü soruna tekrar dönecek olursak. Şunun altını özellikle çizmek isterim: Bu tür önlemler kaçınılmaz görünebilir. Fakat bu tür önlemler aynı zamanda anti demokratiktir. Anti demokratik bir duruma yönelik tedbir alırken, siyasi mutabakat aramadan siyasi anti demokratik araçları da kullanarak tedbir almak zor ve tehlikelidir. Burada yapacağınız ilk iş; o krizin ne olduğunu topluma anlatmaktır. Türkiye toplumu bu krizin bir cemaat-iktidar kavgası ya da cemaatin salvosu olduğunu biliyor mu? Bir miktarı biliyor. Bir kısmı bilmiyor. Bir kısmı buna önem veriyor, bir kısmı vermiyor. Bütün bu tedbirlerin aslında iktidar tarafından yolsuzlukları örtmek için üretilen, abartılan bir çerçeve olduğunu düşünüyor.

DEVLET KRİZİNİ AŞMAK İÇİN
Peki "Bu yolla Cemaati temizlersiniz ama başınıza yepyeni bir demokratikleşme sorunu çıkartmış olursunuz" dediğiniz sorun, demokratikleşme tecrübesi aslında hayli ilerlemiş bir ülke olarak Türkiye'nin aşamayacağı bir sorun mudur, o aşamada?
Temel yöntem, siyasi bir uzlaşmayla bu büyük devlet krizinin üstüne gidip orayı yeniden yapılandırmak olmalıdır. Yani siyasi yarışı bir kenara bırakmak ve bu durumdan duyulan korkuyu ya da bu durumdan elde edilecek çıkar fikrini bir kenara bırakmak ve bu kriz karşısında -en azından siyasi partiler açısından ortak davranmak.

Bu ideal olan, kulağa da hoş geliyor ama siyasi tarihimizde hiç oldu mu ki bu?
Bu olmadı ama ben hala bunu zorlama imkânları bulunduğunu düşünüyorum. Bakıyorum, olabiliyor da. İnternet yasasıyla ilgili oldu. Ulaştırma bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanıyla ilişkiler üzerindendiğer partilerle görüştü ve bu sayede bir ortak noktaya varılabildi. Bu tür yöntemler uygulanabilir. Bunu Cumhurbaşkanı da uygulayabilir, bunu Başbakan da dilini biraz değiştirerek farklı araçlarla da uygulayabilir. Bunun olmasını sadece gönül ister deyip geçmemek lazım. Bu hala olabilir ve olmalı.

İNTERNET YASASI MUTABAKAT İMKÂNI
Peki şu, çok temel bir şey değil mi: Şimdi gündeme gelen bu üç yasa da aslında ne rutin siyasi gündemde, ne de Hükümetin Meclis'in çalışma programında olan yasalar değildi, en azından bu içerikle. 17 Aralık'la birlikte açığa çıkan zorlayıcı bir realite üzerinden bir mecburiyet ve aciliyet hali belirdi. Dolayısıyla bunlar bu duruma özel yasalar. Ama bu yasalar üzerinde ortaklaşabilmek için önce yaşanan şeyin ne olduğu konusunda partiler arasında bir ittifak gerekir. Ama Hükümet bunun tüm siyasi alana ve devlete tasallut eden bir hayalet yapı sorunu olarak görürken muhalefet bu yüzü hiç görmüyor, nasıl olacak?
Mesele de bu zaten. Mesele bu ortaklaşma nasıl sağlanacak. Muhalefet uzlaşmaya hiç yanaşmıyor diye bakarsak bir yere varamayız. Doğrudur, Türkiye'de muhalefet genel olarak krizlerden nemalanır. Cumhuriyet Halk Partisi genel olarak bunu yapar. Ama bakın internet yasasıyla ilgili somut bir örnek yaşadık. Temas yönteminin işe yaradığını, mutabakat sağlanma imkânı doğduğunu bize gösterdi.

MESELEYİ ÇOK İYİ ANLATMAK LAZIM
Az önce toplumun bir kesimi yaşanan krizin ne krizi olduğunu, boyutlarını, sonuçlarını yeterince bilmiyor ya da umursamıyor dediniz. Ne kadardır sizce o kesim?
Yüzde elli! O yüzden yapılacak ilk işin şu olması gerekir: Krizin ne olduğunu topluma anlatmak. Mücadeleyi toplumun bir kesimini karşınıza almadan da verebilirsiniz. Krizin çok ciddi olduğunu, bunun bir ulusal mesele, büyük bir demokratik mesele olduğunu, kimi kayıpları da göze alarak bir siyasetçi anlatabilir.

Başbakan meseleyi tanımlarken bunu "istiklalimize, istikbalimize, istikrarımıza yönelik bir saldırı" olarak bu kavramlarla anlattı, bu milli bir meseledir dedi. Dediğiniz bu mu?
Tabi kullanıyor Başbakan bunu. Başbakan dese ki,"ben bunu zaten anlatıyorum", evet anlatıyor ama mesele sadece içerik meselesi değil. Daha çok dil üslup ve tutum meselesi. Şimdi mesela Gezi olayı o kadar büyük bir kutuplaşmaya yol açtı ki Türkiye'de. Ben siyasilerin bunun öneminin ve ciddiyetinin farkında olduklarını sanmıyorum. Gezi'yi Başbakan bir düşman nokta, bundan önceki komplo girişimi olarak tanımladığı oranda biraz önce söylediğimiz o ulusal sorun tanımının dışına çıkıyor. Yani cemaat saldırısı ile Gezi komplosu bağı kurduğunuz zaman, Gezicileri, taleplerini, varlıklarını tekrar dışlamış, karşınıza almış, cemaatin yanına itmiş oluyorsunuz. Gezi'nin sosyolojik psikolojik boyutlarını yeni Türkiye'nin yenisi boyutlarını dikkate almıyorsunuz. O oranda da polis şiddetinin Gezi'de simgeleşmesini, siyasi iktidarın bundaki payına işaret ediyor ve bir başka kesimin siyasallaşmasını besliyorsunuz ve derdinizi oraya anlatamıyorsunuz.

İLK ADIMI HÜKÜMETTEN BEKLEMEK HAKKIMIZ
Sorumluluk önce iktidarın mı yani?
İktidardan bekliyoruz çünkü en güçlü o. En çok şeyi yapabilecek olan o. Açıkçası ben tersten de bakabilirim. Diyebilirim ki 'bakın Başbakanın durumuna, 7 Şubat 2012'de bir darbe, Gezi'de kendisi açısından yaşadığı bir hadise, şimdi de bu hadiseyi yaşadı. 17 Aralık açısından bakın, devletin içinde hiçbir alarm sistemi çalışmıyor, partinin içinde hiçbir alarm sistemi çalışmıyor. Kendisi ve ailesi hedef olan bir siyasetçi, kendisi ve ailesiyle siyaseti özdeş kılmaya başlar, bu kötü bir şeydir. Psikolojik olarak böyle algılamaya ve şahsi reaksiyonlar vermeye başlar. Biraz bu şekilde bakarsak durumu anlarız, doğrularız, geçiştiririz ama biraz dışarıdan baktığımız zaman, Başbakan'ın yaşamış sıkıntılara rağmen yine de sorumluluğu ona doğru itip, onun biraz daha alan genişletmesini beklemek hakkımız.

Bu etkilenme hep böyle mi işliyor?
Küçük bir açıklama bile mesela tersten etkiliyor. Örneğin Kabataş'ta yaşanan olay. Ne dedi Başbakan, 'o kızın başına bunlar başörtülü olduğu için geldi.' Elbette öyle. Ama başörtüsüz kadınlar da tekmelerle çocuk düşürdü. 6 kişi öldü. Şimdi bunu başörtüsüyle kısıtladığınız zaman anlatma imkânlarınızın sınırlı olduğunu düşünüyorum. Belki Hükümet bu yolu tercih ediyor. Ama tekrar etmek istiyorum, hükümet için iki büyük "görev" var. Bir: Şu anda yaşanmakta olan Cemaat merkezli çatışmanın çapının ve boyutlarının ne olduğunu, sonuçlarının ne olabileceğinin bütün Türkiye'ye çok iyi anlatması gerekiyor. Bu sorumluluk önce siyasi iktidarındır. Çünkü hedef o. Tedbirleri o alıyor. İkincisi: Siyasi alanı harekete geçirmesi lazım. Bunu yaparken siyasi partileri zorlayabileceğini düşünüyorum. Bunu ille de Başbakan'ın yapması gerekmez. Görev tanımını öyle yaparsınız ki aldığınız önlemleri topluma daha fazla mal edebilirsiniz. Cumhurbaşkanı daha çok oyuna sokulabilir. En son Budapeşte'ye gittim onunla, görüyorum sıkıntılı. Bunun çeşitli sebepleri var. Çünkü o AK Partili. Sadece bağımsız bir cumhurbaşkanı değil. Bu partinin kurucularından, eski başbakanı, eski dış işleri bakanı. Biraz farklı bakıyor bazı meselelere, üslup meselesine, Gezi'ye... Cumhurbaşkanının oyuna siyaseten daha çok girmesi lazım. Ve bu durum sorunu çözmemizi biraz daha kolaylaştırır. Kurumlar arası yaşanan krizleri aşmak için de gerekli bu. MİT ile jandarma, emniyet ile MİT, yargı ile yürütme arasında büyük sorunlar yaşanan şu ortamda krizlerin aşılmasında bize yardımcı olabilir.

EĞER SİLAH DOĞRULTULMUŞSA...
Cumhurbaşkanına çağrı yapanların hepsinin beklentisi bununla sınırlı gibi görünmüyor?
Tabi bazıları istiyor ki Başbakanı zorlasın. Bu değil olması gereken, siyasi iktidarla konuşmak anlamında oyuna girmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunlar muhtemelen seçimlerden sonra olabilecek şeyler. Olması da gerekiyor. Bu şekilde, bu dille bu krizle Türkiye'yi yönetirsiniz ama kimse mutlu olmaz. Siz de mutlu olmazsınız. Bu haliyle sürdürülebilir bir durum değil. Bin savcının yargıcın yerini değiştirirsiniz, muhtemelen haksız yerinden etmeler olur, kurunun yanında yaş da yanar, bu size bir anlamda orayı temizleme imkanı verir ama unutmayın ki siz orada yeni bir sadakat sistemi kurmak zorunda kalırsınız. Yani size bağlı bir yargıçlar savcılar düzeni oluşur. Bedeli bu olmasın. Soruyorsun, başka bir çıkış yolu var mıydı, var mı diye? Evet, karşındaki adam silahı doğrultmuşsa kafasına bir şeyle vurup silahı indirmek zorundasın. Bu kaçınılmaz. Bunu anlatman lazım ama, bunu daha iyi anlatman lazım. Yoksa bu istikamette yol alınamaz. Ölümü engeller ama vücuttaki hastalığı gidermez. Liyakat sistemini aramak lazım.

Seçim öncesine, şimdiye dönmek isterim. Bir 2013'te yaşadıklarımıza ve bugün yaşamakta olduklarımıza, bir de seçim sonuçlarını anlamak için yapılan kamuoyu araştırma sonuçlarına bakınca AK Parti'ye yüzde 43'ten başlayarak yüzde 50'ye doğru bir destek olduğu görülüyor. Sorum şu: Geçen yıl Türkiye tarihinin bunca yaygın ve ateşli ilk toplumsal tepkisine yani Gezi'ye ve bugün de toplumun başka bir kesimine yönelik sıkıntılı duruma rağmen neden muhalefet partilerinin oy oranlarında herhangi bir artış görülmüyor?

Seçimlerden sonra bunu daha kolay konuşuruz ama yüzde AK Parti 47-48 oy alırsa bu AK Parti'yi anlayan seçmen oranının yolsuzluk kaygısı yaşasa da hatırı sayılır bir miktarda olduğu ortaya çıkar. Yalnız şunu söyleyeyim: AK Parti yüzde 47 oyu 2011 seçimlerinde kime karşı aldı? Askere, vesayetçilere karşı. Şimdi kime karşı alacak? Açıkçası bu sorunun cevabı pek yok. Cemaate karşı mı? Hayır. Neye karşı alacağını pek bilmiyoruz.

SANDIK SONUCU SORUNLARI ÇÖZER Mİ?
Eski müttefikinin de bu kez aralarına karıştığı yeni bir "karşı ittifaka" karşı olabilir mi?
Sanmıyorum. AK Parti'ye farklı nedenlere muhalefet edenleri bir çuvala sokmak, bunları birbirine benzetmek doğru olmaz. 2007'deki yüzde 47 Temmuz oyu nitelikli bir oy oranıdır. AK Parti'nin kendi doğal sınırlarını ilk defa geçmesini sağlayan, onun etrafında askere dur diyen bir ittifakın ifadesidir. Bu defa AK Parti yüzde 48 oy alsa da buradan böyle bir sonucu çıkarabileceğimizi sanmıyorum. Yüksek oy almak krizi çözmez. Bunun getireceği meşruiyet AK Parti'nin önündeki bütün engelleri kaldırmayacağı gibi AK Parti'ye yönelik hissi muhalefeti de ortadan kaldırmaz. Örneğin yüzde 68 oy alsanız da basın özgürlüğü tartışması ortadan kalkmaz. RTÜK gibi, DDK gibi TİB gibi bağımsız özerk yapıların özerk olmadığı iddiaları ortadan kalkmaz.

AK PARTİ HİSSİ MUHALEFETİ DE YÖNETMELİ
Kamuoyu araştırmalarında görülen sonuçlar eğer sandıktan çıkarsa bu durum bize şunu da göstermeyecek mi: Muhalefet Türkiye'de bunca toplumsal tepkiye rağmen bir müddet daha siyasi bir umut haline gelemeyecek ve AK Parti aldığı yüksek oy oranının verdiği meşruiyet ve yetkiyle Türkiye'yi yönetmeye devam edecek. Lakin yönetmesi gereken kritik noktalardan biri de bu umutsuz muhalif kesimlerin, hala dipten yürüdüğünü gözlemlediğim Gezi kitlesinin ve bir bütün olarak

Türkiye toplumunun psikolojisi olmayacak mı?
Türkiye'nin yol alma öyküsü farklı olmuştur. Örneğin siyasi hayat hiçbir zaman büyük siyasi rekabetlerle ilerlemedi. Hep büyük tek partilerle geldi. Demokrat Parti büyüktü ve tek partiydi. Adalet Partisi büyük ve tekti. Kısa bir Ecevit dönemi istisnasını atlıyorum. ANAP arkasından AK Parti. Diğer üç partinin örselenme sürecine bakın. Bir tanesi darbe yedi, bir tanesi muhtıra yedi. Bu partiler zaman içinde ufalmış, örselenmiş ve yerlerini bir başkasına terk etmişlerdir. Hiçbir zaman onların yerini CHP almamıştır. ANAP çok küçüldü de yerine büyük bir CHP dalgası mı geldi? Ya da Menderes'ten sonra büyük bir CHP dalgası mı geldi? Gelmez. AK Parti iniş halindeyken ülke hâkim tek parti döneminin krizini yaşar. Bu inişte parti örselenir küçülür parçalanır. Ve biz yeniden istikrarsızlık dönemine girebiliriz. Umutsuzluk hepimizi kaplar. Toplumsal tepki umut yaratmak için tek başına yeterli değildir.

30 MART VE SİYASİ OLASILIKLAR
Peki, 30 Mart'ta alınacak oy oranının 17 Aralık süreciyle ilgili anlamı karşılığı ne olacak?
AK Parti yüksek bir oy alırsa bu, cemaate karşı verdiği kavgada ona büyük bir güç sağlar. Ve cumhurbaşkanı seçimlerine güçlü girer. Tersi olursa daha kaotik bir durumla karşı karşıyayız demektir. Ama şunu altını özellikle çizmek lazım. İktidar cemaat konusunda yüzde yüz haklı ama başka konularda kendisini gözden geçirmek durumunda. Cemaat konusunda yüzde yüz haklı olması bütün eleştirilere kapıyı kapatmak ya da bütün diğer soruları çöpe atmak anlamına gelmiyor. Bugün AK Parti'ye muhalefet eden pek çok kalem Cemaatin yedeği gibi duruyor olabilir. CHP, MHP cemaati okşar halde acaba oradan oy alabilir miyiz diye bakıyorlar olabilir. Ama bunlar çok yanıltıcı şeyler. Tek eksenli bir siyasi hatta değiliz.

Peki, bu yaşadıklarımız 30 Mart sonrası birazcık olsa sakinleşecek mi yoksa asıl kavga Ağustos'a giderken mi yaşacak?
Asıl kavga Ağustos için ama ondan önce dikkat edilmesi gereken şey AK Parti içindeki elit değişimidir. Yani Çankaya ne olacak? O oranı yüzde 50 ise Başbakan Çankaya'ya gidecek. Değilse yüzde 30-33 ise Başbakan ne yapacak? Bu sorular ortaya çıkacak. Eğer Gül ve Erdoğan arasında bir yer değişimi olacaksa şimdiden görebildiğimiz bir tek unsur var. O da cumhurbaşkanın ilk defa halk tarafından seçilecek olması ve bunun ona sağlayacağı toplumsal kuvvet. Ayrıca Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkması herhangi bir kişinin cumhurbaşkanı olması demek değil. Son derece kuvvetli bir figürü 12 yıl sonra Çankaya'ya gönderip onun yerine başka bir figürü getireceksin. Hangi görev paylaşımıyla bunu yapabilecekler? Bütün bunlar son derece önemli. Göreceğiz. 30 Mart'ta çıkacak oy Ağustos'ta ne olacağını belirleyecek, AK Partinin dilini duruşunu belirleyecek. Başbakan'ın da düşüneceği şeyler olacaktır.

Nedir onlar?
Başbakan'ın da bu şekilde devam etmenin çok zor olduğunu, mutlaka kurumsallaşmak gerektiğini görmesi lazım. Mesela basın özgürlüğü meselesi böyle gitmez. Cemaat krizinin demokrasi maliyeti ne olacak? Sürekli bir olağanüstü hal ve gerekli tedbirleri almak halinde gitmez demokrasi.

CEMAATİN YAPTIĞI KAMİKAZE HAREKETİ
Bütün bunlar bu ülkenin uzak-yakın iç işleyiş sorunları ve içinden çıkılması icap eden krizleri. Peki böyle bir fotoğrafta şu sorunun bir değeri var mı: Cemaat, bu kadar güçlü bir iktidara karşı bu kadar açıktan bir cephe savaşını açma gereğini neden duydu?
Herkes gibi ben de bu sorunun cevabını arıyorum ve ben de bunun nedeninin iç ayaklı değil dış ayaklı olduğunu düşünüyorum.
Yaygın kanı Neocon ve İsrail bağlantısı?

Bunu somut tanımlamak için enformasyon lazım. Bende öyle bir bilgi yok, tahminen herkes orayı gösteriyor. Ama şu bana çok makul geliyor: Cemaat dünyanın 164 ülkesinde örgütlü. Nasıl örgütlü? Okulları var. İş adamları var. Elit sirkülâsyonları içine giriyorlar. Hakikaten bunlar istihbarat örgütleri için inanılmaz yataklar. Türkiye'de devlet içine baktığında da görüyorsun, çok örgütlüler. Bütün bunlar, onları kullanmak isteyenler için inanılmaz güzel malzeme. Kim kullanır ne için kullanır, nerede kullanıyor bilmiyorum. Ama şunu söyleyebilirim: Bu bir kamikaze hareketi.

MAFYATİK BİR ÖRGÜTLENME
Yazıldı soruldu söylendi ama bunca siyasileşmeden sonra partileşme ihtimali bulur musunuz?
Keşke yapsalar. Devlet kurumlarında ve devletin hakem kurumlarında böyle örtülü örgütlenme mafyatik bir örgütlenmedir. Siyaset yapmak istiyorlarsa partileşsinler. O zaman yargıcın mensubiyeti en azından oy veren adam mensubiyetine döner. Ama sanmıyorum parti kuracaklarını. şu an tek hedefleri AK Parti'nin yüzde 32'leri 33'leri görmesi Bütün çaba bunun için.
http://www.timeturk.com/tr/2014/02/24/ali-bayramoglu-cemaat-mafyatik-bir-orgutlenme.html#.UwvjJVo5nDc

Fetullah Gülen'in yeğeninden skandal tweet!

24 Şubat 2014
Star'ın tarihi telekulak skandalını ortaya çıkardığı belge paralel yapının kimyasını bozdu. Söz konusu belgeye ne diyeceğini şaşıran cemaat medyasından olayla ilgili skandal bir yorum geldi.


STAR'ın Türkiye gündemine bomba gibi düşen haberi paralel yapının kimyasını bozdu. 7000 kişinin paralel yapı tarafından mahkeme kararıyla dinlendiğinin ortaya çıkmasının ardından cemaat medyasını panik havası sardı. Skandala nasıl cevap vereceğini şaşıran paralel medyadan şoke eden bir yorum geldi.

Fetullah Gülen’in öz yeğeni olan Samanyolu TV ana haber sunucusu Kemal Gülen, Twitter’da "Her an Allah tarafından dinleniyor ve görülüyor dikkatiyle yaşayanlar neden korkar ki. Her şey zaten kayıt altında. Allah utandırmasın" yazdı.

AK Partili Milletvekili Bülent Turan'dan Kemal Gülen'e cevap gecikmedi. Turan Twitter hesabından, "Allah'ın yetkisine karışma densizliğinden bahsediyoruz! Tecessüs haramdır, haram!" yazarak tepki gösterdi.(Star gazetesi)





 


"Allah senin çıplak halini biliyor niye örtünüyorsun" diyen  zeka yoksunları kadar bile zeka ürünü olmayan bir cümle bu. @kemalgulen




http://www.timeturk.com/tr/2014/02/24/fetullah-gulen-in-yegeninden-skandal-tweet.html#.Uwvic1o5nDc

İŞTE DİNLEME LİSTESİ 2. BÖLÜM

24 Şubat 2014


Devletin bütün kurumlarına sızan 'paralel yapı'nın hükümeti darbe ile devirdikten sonra siyasetçi, gazeteci, yazar ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin de aralarında bulunduğu binlerce kişiyi cezaevlerine doldurma planına ilişkin belgeler ortaya çıktı. Korkunç plan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarının ardından kayıtsız dinlemeler yapıldığını tespit etmesiyle deşifre oldu. Çağlayan Adliyesi'nde göreve başlayan yeni savcılar, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan gizlenen 125 klasöre ulaştı. Paralel yapının gizli kayıt listesi niteliğindeki klasörlerde bulunan 3 bini aşkın ismin, çeşitli soruşturmalar kapsamında yıllarca dinlendiği belirlendi.

LİSTENİN 2.BÖLÜMÜ

İbrahilm……………………….. 536 740 87
İbrahim…………………………. 532 574 17
İbrahim…………………………. 533 313 58
İbrahim…………………………. 546 475 81
İbrahim ……………………… 212 544 90
İbrahim ……………………… 536 946 23
İbrahim BAYSAN………… 533 339 46
İbrahim ÇAĞLAR………… 532 377 53
İbrahim ÇELİK…………….. 530 419 68
İbrahim EREN……………….. 530 662 5
İbrahim EREN…………….. 532 703 30
İbrahim ERGÜDER…….. 505 210 82
İbrahim GÜLEÇ…………… 542 359 52
İbrahim KARADENİZ…… 541 470 0
İbrahim KARAGÜL…….. 532 473 14
İbrahim KARAMAN…… 538 949 61
İbrahim KELEŞ……………. 532 295 65
İbrahim KILIÇ………………… 530 40 96
İbrahim KORKMAZ……. 539 266 23
İbrahim KORKMAZ –
Düzce AKP Milletvekili 532 706 13
İbrahim SARICA……………. 536 379 3
İbrahim SIRMA……………… 505 672 7
İbrahim SİRMA…………… 533 212 71
İbrahim TİĞLİ………………. 536 942 18
İbrahim VARDAR………… 536 362 62
İdris AKSOY…………………. 532 747 91
İdris KARDAŞ………………. 533 251 74
İdris SARUHAN…………… 542 344 44
İhsan……………………………… 532 608 39
İhsan ARSLAN……………….. 532 329 0
İhsan GÖKÇEK…………….. 535 775 72
İhsan KARAMAN……….. 532 271 28
İkbali …………………………….. 212 661 14
İlhami……………………………. 544 445 70
İlhami SAYAN………………. 533 249 38
İlhan YİĞİT……………………… 505 312 7
İlyas ………………………………. 532 668 16
İlyas ………………………………. 536 946 71
İlyas ASLAN…………………… 532 617 5
İlyas COŞKUN……………… 530 763 81
İlyas YILDIRIM……………. 532 266 34
İlyas YILMAZ………………. 537 428 31
İpek ŞENGÜL………………. 543 348 14
İrem………………………………. 530 388 74
İrfan HACIOĞLU…………. 535 252 32
İsa…………………………………….. 532 461 6
İsa………………………………….. 538 232 45
İsa EREN………………………. 505 369 50
İsa POLAT…………………….. 532 556 15
İskender……………………….. 532 557 67
İslam ÖZKAN………………. 506 904 16
İslam ÖZKAN………………. 533 654 88
İsmail…………………………….. 532 423 77
İsmail…………………………….. 555 484 60
İsmail ADIGÜZEL……….. 554 901 28
İsmail AY…………………………. 533 300 4
İsmail BAKİ………………….. 533 810 91
İsmail BAYKARA…………. 532 606 33
İsmail Can GÖKBUDAK 532 527 57
İsmail CESUR………………. 533 760 33
İsmail ÇOBAN………………… 533 29 90
İsmail DİNÇASLAN…….. 505 251 45
İsmail DOĞU……………….. 538 502 79
İsmail DURMUŞ………….. 505 967 70
İsmail KARA………………… 532 233 22
İsmail KARAKOÇ………… 532 768 88
İsmail KORKMAZ……….. 232 276 99
İsmail KORKMAZ……….. 507 374 67
İsmail KÜÇÜKBAYRAK 533 296 74
İsmail KÜÇÜKKAYA……. 533 227 91
İsmail MANGALTEPE…… 212 440 0
İsmail MANGALTEPE … 530 524 31
İsmail MERT………………… 532 792 70
İsmail SALMANLI……….. 555 719 32
İsmail SU………………………… 531 81 85
İsmail ÜNAL………………… 530 287 80
İsmail ÜNAL………………… 533 615 50
İsmail ÜNAL/ Sincan Bld. Başk……….
…………………………………………312 270 77
İsmail ZER………………………. 530 976 9
İsmet …………………………….. 532 202 37
İsmet ……………………………….. 532 717 3
İsmet YÜKSEL…………….. 534 514 42
İsra Kültür Merkezi ……… 212 589 9
İst Ağaç Peyzaj…………… 533 378 75
İstanbul Üniversitesi……. 212 440 0
İzzet ŞAHİN…………………. 530 341 21
Jale MAHALLİ ……………….. 532 216 7
K.Y………………………………….. 507 709 62
Kaan Tolga ÖZDEMİR.. 532 774 28
Kader ……………………………. 539 685 76
Kadim TOPTAŞ……………. 532 744 17
Kadir……………………………… 212 664 46
Kadir……………………………… 212 664 64
Kadir AKARAS………………. 532 342 3
Kadir ESER………………….. 505 580 29
Kadir KAPTAN………………. 544 520 0
Kadir NAYIR………………… 533 560 46
Kadir TEZŞAH ……………. 541 590 36
Kadri Zafer KARAER…. 543 875 23
Kağan……………………………. 326 233 56
Kağan DİLEK……………….. 533 421 35
Kamil…………………………….. 533 380 90
Kamil AYDOĞAN………… 533 718 35
Kamil KAYALI………………. 506 657 53
Kamil SORGUN…………… 533 359 87
Kanal 14………………………. 212 447 33
Kanal 14 Spikeri ………… 212 447 30
Kanal 34 Serkan GÜÇLÜ.. 534 475 33
Kanal 7…………………………. 212 437 80
Kasım……………………………. 505 469 41
Kasım……………………………. 505 469 61
Kasım ………………………….. 555 436 70
Kasım ALCAN……………… 212 696 10
Kasım ALCAN……………… 535 836 24
Kasım ÖZTAŞ………………. 530 976 83
Kasım YOLDAŞ……………. 532 638 19
Kaya………………………………. 532 313 83
Kayhan…………………………. 535 748 87
Kazım……………………………. 212 227 73
Kazım……………………………. 536 746 97
Kazım ÇELİKBİLEK……. 537 314 82
Kazım TÜRKER……………… 532 234 9
Kemal……………………………. 532 742 45
Kemal……………………………. 535 882 70
Kemal……………………………. 538 652 31
Kemal (Şafak Medya).. 212 447 30
Kemal AKGÜN……………. 533 472 63
Kemal CESUR……………… 506 502 35
Kemal CESUR……………… 532 395 63
Kemal CESUR……………… 553 353 10
Kemal GÜMÜŞ……………. 534 959 47
Kemal HALİL……………….. 532 285 77
Kemal KEMAHLI ……….. 537 770 18
Kemal KILIÇ ………………… 544 502 20
Kemal ÖZTÜRK…………… 530 201 98
Kemal ÖZTÜRK…………… 533 598 78
Kemal YILDIR……………… 533 643 51
Kenan……………………………. 212 664 64
Kenan……………………………. 532 739 60
Kenan……………………………. 539 232 57
Kenan AKTAŞ ……………… 533 244 39
Kenan AKYOL ……………….. 532 645 5
Kenan ÇAMURCU………. 532 612 62
Kenan DANIŞMAN……….. 533 86 28
Kenan VATANSEVER….. 532 266 64
Kerim……………………………. 532 607 78
Kevser Organizasyon.. 212 555 16
Koray ……………………………. 536 945 38
Koray KURT………………… 542 435 33
Köksal BÜYÜK……………. 532 360 70
Kubilay…………………………. 549 425 30
Kudret…………………………… 312 422 60
Kudret BÜLBÜL………….. 532 491 88
Kumru ÇİNKAYA…………. 505 224 14
Kutlu……………………………… 532 153 54
Kuveyt Türk Bankası… 212 631 32
Kürsat……………………………… 555 270 9
Kürşat …………………………… 539 322 68
Levent ………………………… 532 154 39
Levent BALKAN…………. 533 424 61
Levent GÜLTEKİN………. 532 294 36
Levent ÖZKAN……………. 534 254 21
Leyla GÖK……………………. 539 255 87
Leyla GÖK……………………. 539 267 44
Luis HURTADO……………. 535 571 86
Lütfi……………………………….. 533 459 92
Lütfullah GÖKTAŞ………. 530 977 37
Lütfü YILMAZ……………… 532 495 73
M. Fatih KUTAN………….. 555 579 90
M. Yahya COŞKUN…….. 541 855 21
Maarut………………………….. 542 785 15
Mahir ATLAN…………………. 532 617 6
Mahmut ………………………….. 530 350 8
Mahmut………………………… 532 281 21
Mahmut………………………… 542 245 14
Mahmut………………………… 555 722 21
Mahmut – Huriye……….. 312 289 22
Mahmut AYDIN…………… 542 837 93
Mahmut AYDIN…………… 554 275 28
Mahmut BIYIK……………. 533 685 53
Mahmut DÜZGÜN……… 530 347 94
Mahmut GÜMÜŞ…………… 532 743 5
Mahmut İŞBUĞA………… 507 244 26
Mahmut KAYA……………….. 532 200 6
Mahmut KOÇER ……………. 537 234 7
Mahmut OSMANOĞLU 533 232 49
Mahmut SÜZEN………….. 532 446 72
Mahur Ali …………………….. 538 500 44
Mahur Ali ………………………. 507 440 0
Malik …………………………….. 555 245 57
Mansure……………………….. 532 314 90
Maviş ………………………………. 535 75 15
Mazlum………………………… 554 544 75
Mazlum DİNÇ……………… 532 324 95
Mehdi……………………………. 506 234 45
Mehdi………………………………. 531 914 1
Mehmet ……………………….. 212 586 69
Mehmet ……………………….. 312 328 75
Mehmet ……………………….. 505 783 39
Mehmet ……………………….. 530 561 98
Mehmet ……………………….. 532 275 42
Mehmet ……………………….. 532 384 45
Mehmet ……………………….. 532 412 90
Mehmet ……………………….. 532 673 21
Mehmet ……………………….. 533 436 93
Mehmet ……………………….. 533 598 78
Mehmet ……………………….. 535 784 31
Mehmet ………………………….. 546 461 4
Mehmet – Ahmet ………. 533 382 95
Mehmet AKBULUT……. 532 396 76
Mehmet Akif ERSOY…. 542 387 87
Mehmet Ali………………….. 212 251 21
Mehmet Ali………………….. 533 664 48
Mehmet Ali ………………… 531 601 44
Mehmet Ali BERBER…. 533 327 35
Mehmet Ali TEKİN…….. 530 242 44
Mehmet Ali TEKİN…….. 532 313 83
Mehmet Ali TUNAY……. 532 552 62
Mehmet Ali YILDIZ………. 537 501 5
Mehmet ALTIN……………. 533 285 46
Mehmet Atik ADEM….. 505 549 98
Mehmet BARCA…………. 533 664 76
Mehmet BEKAROĞLU. 532 361 43
Mehmet ÇAĞLAYAN….. 554 411 88
Mehmet ÇAKIL …………… 533 607 95
Mehmet ÇINAR…………… 532 391 84
Mehmet DEMİRHAN
(Tuncay’ın Babası)……….. 532 310 30
Mehmet Emin ASLAN. 533 281 87
Mehmet Emin EKMEN… 532 375 7
Mehmet Emin ÖZCAN. 532 336 94
Mehmet ÜZÜMCÜ……… 551 406 30
Mehmet Fatih YOKSUL 533 474 99
Mehmet GENÇ……………. 532 550 69
Mehmet GÜZELYURT… 532 376 58
Mehmet ÖZAYAS………… 507 940 39
Mehmet Hanifi İNANÇ 532 347 43
Mehmet İŞSEVER………. 533 213 33
Mehmet KARACA………. 533 214 50
Mehmet KASAL………….. 554 236 73
Mehmet KILIÇ……………….. 535 877 4
Mehmet KOCA……………. 533 275 65
Mehmet KOÇ…………………. 533 763 4
Mehmet LAÇİN……………… 530 435 4
Mehmet NİLÜFER……… 536 616 45
Mehmet NİLÜFER……… 554 930 77
Mehmet NİLÜFER (Hilal TV). 212 674 1
Mehmet OKUYAN………. 532 571 50
Mehmet ÖCALAN………. 531 207 50
Mehmet ÖCALAN………. 532 384 26
Mehmet ÖZDEMİR…….. 505 517 32
Mehmet ÖZDEMİR…….. 532 698 57
Mehmet ÖZTÜRK………. 533 232 49
Mehmet PAMAK………… 505 212 43
Mehmet BOZTUNÇ……. 554 277 78
M. Serkan GEMCİ……….. 532 131 88
Mehmet SEYYAR………….. 532 256 0
Mehmet SILAY……………. 505 562 60
Mehmet ŞAHİN………….. 532 313 83
Mehmet ŞEKER………….. 533 453 38
Mehmet Şükrü GÜNAY.. 532 322 7
Mehmet TAHİROĞLU… 533 659 26
Mehmet TERCAN……….. 532 521 35
Mehmet TOPRAK………. 531 923 79
Mehmet ÜNAL……………. 532 795 60
Mehmet YALÇIN…………. 532 362 91
Mehmet YILMAZ……….. 532 792 98
Mehmet YÜKSEKTEPE 505 777 20
Mehmet Zafer ALSAÇ.. 532 488 84
Mehmet Zafer GÜL……. 542 311 90
Mehtap…………………………. 212 428 42
Mehti BİRDAL……………… 536 663 97
Mehti NURANİ……………. 534 864 17
Melda……………………………. 541 381 71
Melda……………………………. 541 381 71
Melek………………………………. 212 415 6
Mensur…………………………. 531 237 25
Meral HANBOYAT………. 533 330 25
Merdan…………………………. 532 581 27
Merve …………………………… 533 600 54
Merve …………………………… 534 498 10
Merve DEMİRBAŞ……… 542 711 52
Merve KAVAKÇI………….. 530 311 17
Meryem BİRSİN………….. 534 796 28
Meryem Feride ORUÇ.. 534 442 86
Meryem SOLYANIK……..539 476 69
Mesut……………………………. 506 743 57
Mesut……………………………. 530 823 66
Mesut……………………………. 532 213 60
Mesut……………………………. 544 667 85
Mesut KARAVELİ ……….. 506 200 54
Mesut ÖZCAN……………… 533 356 88
Metin…………………………….. 530 149 95
Metin ……………………………. 532 502 32
Metin ATAM……………………. 535 873 8
Metin CÖRÜT………………. 532 725 75
Metin DOĞAN…………….. 532 592 69
Metin HABİBOĞLU…….. 532 476 27
Metin KESKİN…………….. 532 277 75
Metin MAHİTAPOĞLU. 533 476 70
Metin ŞENTÜRK…………. 532 272 41
Metin ULUKANLIGİL…. 505 475 47
Metin ÜNAL ………………… 532 670 95
Mevlüt ………………………….. 505 520 26
Mevlüt ………………………….. 536 649 35
Mihraç URAL…………………. 531 34 56
Mihriban………………………. 537 839 48
Mihriban KIRDÖK………. 532 793 87
Mikail……………………………. 536 952 17
Mikail BUĞDAY……………… 507 366 8
Mikail DEMİR………………. 535 689 60
Millahy …………………………. 507 613 72
Millahy …………………………. 531 564 45
Mir Agha KARİMİ ………. 534 738 99
Mithat …………………………… 533 264 50
Mithat Ali KABAALİ
(CHP Genel …………… 532 331 89 30
Mithat SANCAR………….. 532 633 12
Muammer ………………….. 505 771 40
Muammer EKER…………… 532 331 6
Muaz……………………………… 507 940 43
Muhammed ………………… 531 241 52
M.Ali ARMAĞAN………… 312 375 39
Muhammed Ali GENÇ.. 506 336 63
Muhammed ŞİMŞEK…. 537 399 74
Muhammed BAKIR………. 530 938 0
Muhammed BAKIR……. 532 360 46
Muhammed KILIÇ……… 530 542 67
Muhammed ATAM…….. 544 971 13
Muhammed Reşid S….. 532 506 65
Muhammed SABİRİ…… 533 341 58
Muhammed YAVUZ…… 555 876 44
Muhammet………………….. 545 665 22
Muhammet GÜLTEKİN… 505 709 9
Muhammet ALBAN…… 554 207 13
Muhammet Kaan A……… 542 561 5
Muhammet N. …………….. 532 416 89
Muhammet ŞERİF
( Özbek)…………………………. 534 234 97
Muharrem……………………. 533 494 35
Muharrem BIDAK………. 532 577 12
Muhittin……………………….. 532 394 72
Muhittin ATAMAN……… 533 742 11
Muhittin Fuat ŞENGÜL… 507 241 3
Muhsin …………………………. 530 824 41
Muhsin …………………………. 532 314 40
Muhsin KIRÇİÇEK………. 532 736 43
Mukaddes……………………. 541 435 77
Muktediri……………………… 532 251 88
Murat…………………………….. 532 333 15
Murat…………………………….. 532 403 84
Murat…………………………….. 532 553 46
Murat…………………………….. 533 815 35
Murat…………………………….. 554 802 91
Murat …………………………… 554 901 28
Murat ATA……………………. 507 477 59
Murat KARAPINAR……. 541 939 93
Murat KÖSE…………………. 532 426 77
Murat NAZLI ……………….. 507 872 84
Murat NAZLI ……………….. 549 495 92
Murat OZHAN…………….. 507 413 41
Murat SAHİNLİ……………. 533 332 53
Murat SOFUOĞLU……… 542 511 73
Murat TAŞ…………………….. 532 691 11
Murat TÜRKMEN……….. 535 677 60
Murat YORULMAZ……… 530 311 76
Murtaza ……………………….. 533 665 54
Musa AYDIN………………… 535 887 73
Musa CAN……………………. 505 661 45
Musa GÜLDİBİ…………….. 532 793 21
Musa GÜNEŞ……………….. 532 238 32
Musa KOCA…………………. 533 749 60
Musa KULAKLIKAYA……. 533 653 4
Mustafa………………………… 312 422 18
Mustafa………………………… 530 147 45
Mustafa………………………… 530 880 78
Mustafa………………………… 532 301 77
Mustafa………………………… 532 510 33
Mustafa………………………… 532 661 34
Mustafa………………………… 533 456 54
Mustafa………………………… 533 598 78
Mustafa………………………… 533 682 69
Mustafa………………………… 546 898 58
Mustafa ATEŞ……………… 533 631 82
Mustafa BAĞ…………………. 533 667 9
Mustafa DAMAR………… 555 444 42
Mustafa DEMİRHAN…. 531 425 22
Mustafa ERDOĞAN……. 532 241 37
Mustafa EYİCEOĞLU…. 533 725 30
Mustafa Fevzi IŞIK…….. 555 561 23
Mustafa GÖK………………. 533 738 27
Mustafa GÜNAY………….. 535 362 52
Mustafa GÜNEY…………. 533 741 46
Mustafa GÜNTEKİN…… 532 553 44
Mustafa Hakan ÖZGER 505 230 86
Mustafa İSLAMOĞLU…… 212 693 6
Mustafa İSLAMOĞLU… 532 733 87
Mustafa KAYA……………… 506 562 61
Mustafa KAYA……………… 535 665 53
Mustafa KIRNAK………… 533 381 65
Mustafa KORAL………….. 262 343 28
Mustafa KURUCA………. 532 610 18
Mustafa ORÇAN…………. 532 303 37
Mustafa ÖNER……………. 532 687 96
Mustafa ÖZGÜN……………. 530 223 8
Mustafa ÖZSOMUNCU 537 568 60
Mustafa SAKARYA…….. 533 371 89
Mustafa ŞAN……………….. 212 212 80
Mustafa VARANK………. 533 683 65
Mustafa YILDIZ…………… 530 560 86
Mustafa YILMAZ………… 532 264 47
Mustafa Yunus POLAT. 532 171 39
Muzaffer………………………. 538 824 90
Mücahid……………………….. 505 451 47
Mücahit BİRİCİK…………. 555 280 42
Mücahit KÜÇÜKYILMAZ 506 860 13
Mükail GÜREL…………….. 535 345 44
Mükerrem SELÇUK……. 532 394 52
Mükremin KILINÇ………. 543 385 93
Mükremin KILINÇ………. 546 200 46
Münevver BALAKAN… 541 538 37
Mürteza RAMAZAN…… 535 542 62
Nada MUFTIC……………… 542 352 64
Nadir ADBAY………………. 542 327 17
Nadir ERSOY……………….. 532 257 85
Nahed……………………………… 538 43 81
Naim ATA……………………… 532 684 91
Naim ATA……………………… 533 282 55
Naim ATA……………………… 541 880 70
Narin……………………………… 549 218 41

Nasuhi GÜNGÖR………… 505 764 98
Nasuhi GÜNGÖR…………… 530 662 5
Nazan BİRDAL ……………. 533 163 76
Nazan TAŞGEDİK……….. 533 615 50
Nazım MAVİŞ………………. 532 424 74
Nazif……………………………… 532 516 41
Necat…………………………….. 536 988 68
Necat TAYFUR …………….. 534 204 12
Necati TOPÇU………………… 536 248 3
Necati TOPÇU……………… 554 958 45
Necdet CAN…………………. 532 526 37
Necefi……………………………. 530 403 60
Necefzade……………………. 232 388 85
Necip Fazıl KURT……….. 535 482 88
Necla……………………………… 312 204 80
Necmettin……………………. 532 306 80
Necmettin VAKKAR…… 533 461 62
Nejat………………………………… 532 606 5
Nejdet…………………………… 532 232 32
Nergis TURAN…………….. 542 557 85
Nergiz …………………………… 538 744 44
Nergiz …………………………… 538 790 41
Nergiz / Nesibe ………….. 534 404 44
Nesrin KOCADAYI………. 555 561 91
Nesrin ZEYNEP
(Mazlumder) ………………… 541 435 77
Neşe………………………………. 546 685 91
Neşe………………………………. 546 685 91
Nevzat ………………………….. 505 822 16
Nevzat ………………………….. 532 255 99
Nevzat ………………………….. 533 664 48
Nevzat ÇİÇEK……………… 544 440 17
Nezir……………………………… 530 665 28
Nihat……………………………… 533 745 96
Nihat……………………………… 538 457 57
Nihat BENGİSU…………… 532 782 21
Nihat İNANÇ………………… 530 871 30
Nihat TAŞTAN……………… 555 459 59
Nil ………………………………….. 543 944 87
Nisan…………………………….. 532 677 37
Niyazi……………………………. 532 520 60
Nizameddin ACAR……… 532 523 12
Nizamettin İBRAHİMO. 538 973 38
Nuh……………………………….. 535 719 97
Nuh YILMAZ……………….. 530 152 51
Numan………………………….. 532 351 26
Numan KURTULMUŞ… 530 600 17
Nuran……………………………. 531 797 59
Nurcan AKTAY…………….. 541 804 22
Nurdan……………………………. 530 773 3
Nurdan……………………………. 532 234 2
Nureddin ŞİRİN…………… 531 928 34
Nureddin ŞİRİN……………… 535 614 5
Nureddin AĞACAN…….. 532 645 92
Nurettin NEBATİ…………. 533 642 38
Nurettin TAYFUR………… 552 775 75
Nuri………………………………….. 532 570 6
Nuri……………………………….. 535 465 81
Nurkan YAĞIZ………………… 212 440 0
Nurkan YAĞIZ……………… 532 606 26
Nurullah SARIHAN……….. 533 494 0
Ogün……………………………… 505 201 52
Oğuz AKKAR……………….. 542 594 40
Oğuz TAŞPINAR………….. 532 357 20
Oğuzhan………………………. 554 810 78
Oğuzhan ASİLTÜRK…… 505 505 36
Oğuzhan MAMAŞLI…… 545 366 64
Oğuzhan UÇUM………….. 534 294 16
Okan……………………………… 541 390 26
Okan……………………………… 545 366 66
Okan MÜDERRİSOĞLU 533 765 72
Okay KAPUSUZ………….. 544 251 67
Oktay…………………………….. 506 314 61
Oktay (Tuncay
DEMİRHAN’ın Kardeşi) 532 603 92
Oktay ALBAYRAK………. 532 761 31
Oktay ALBAYRAK………. 533 595 68
Oktay KORKMAZ……….. 532 272 79
Olcay BOZ……………………. 532 609 30
Olga KUZMENKO……….. 539 615 31
Onur NAZLIAKA…………. 533 397 57
Orhan……………………………. 532 385 43
Orhan……………………………. 533 810 41
Orhan ALBAYRAK………… 505 777 8
Orhan SALİ ………………….. 212 381 28
Orhan UÇAR………………… 536 343 31
Orhun …………………………… 533 689 31
Oruç………………………………. 537 473 14
Oruç…………………………………. 544 630 4
Osman…………………………….. 505 756 2
Osman…………………………….. 530 287 9
Osman………………………….. 532 556 15
Osman………………………….. 542 608 90
Osman………………………….. 555 619 98
Osman ………………………… 533 598 78
http://www.timeturk.com/tr/2014/02/24/iste-dinleme-listesi-2-bolum.html#.UwviElo5nDc

Pareler Yapı 7 Bin kişiyi dinlemiş işte o liste

24 Şubat 2014
YeniŞafak Gazetesi'nin haberine göre Paralel yapının en karanlık komplosu deşifre oldu. Darbe çetesinin, hayali terör örgütü isimleri üreterek Başbakan Erdoğan, yakın çevresi, siyasetçi, gazeteci, yazar, STK temsilcileri ve işadamlarının aralarında bulunduğu binlerce kişiyi 3 yıl boyunca dinlediği ortaya çıktı.
Çağlayan Adliyesi'nden, Türkiye tarihinin en büyük dinleme skandalına delil olacak belgeler çıktı. Adliyede göreve başlayan yeni savcıların bulduğu ve 'paralel yapı'nın şimdiye dek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan gizlemeyi başardığı 125 klasör belge, Türkiye'de binlerce yazar, çizer, sanatçı, siyasetçi ve akademisyenin an be an kayda alındığını ortaya koydu.

Binlerce isim bazen 17 Aralık-25 Aralık soruşturmaları, bazen de Gezi Parkı eylemlerine ilişkin dosyalar kapsamında dinlendi. Başbakan Erdoğan ve yakın çevresi için de 'Selam Terör Örgütü' adlı bir örgüt uyduran paralel yapı, 2011 yılından bu yana her konuşmayı 'tape'leyip arşivledi. Yeni Şafak olarak okuyucularımızı, binlerce kişinin özel hayatına yıllarca tecavüz eden bu karanlık örgüt hakkında suç duyurusunda bulunmaya çağırıyoruz.


DİNLEMELERİN 1. BÖLÜMÜ
Abbas ÇELİK……………….. 555 993 69
Abdulahmit GÜL………… 532 556 86
Abdulaziz K. KIRSAVAL 532 293 59
Abdulbaki ……………………. 539 567 63
Abdulelah MARDAN……. 312 437 9
Abdulhakim………………… 533 202 36
Abdulhakim A. ÇİÇEKLİ. 549 511 12
Abdulhalik KARABULUT 533 351 97
Abdulhamit ÇELİK……… 212 523 21
Abdulhamit ÇELİK……… 538 245 86
Abdulhamit ÇELİK……… 541 382 64
Abdulkadir…………………… 532 243 37
Abdulkadir…………………… 532 610 44
Abdulkadir CEYLANİ … 530 211 54
Abdulkadir LİVAOĞLU. 541 561 90
Abdulkadir ÖZEL……….. 533 668 62
Abdulkadir YILMAZ…….. 539 249 1
Abdullah………………………. 532 577 28
Abdullah………………………. 534 699 45
Abdullah…………………………. 535 724 4
Abdullah………………………. 536 374 28
Abdullah………………………. 545 607 39
Abdullah …………………….. 534 968 17
Abdullah GÖKOĞLAN….. 532 684 4
Abdullah KOCA…………… 532 157 60
Abdullah Küçük AYTEKİN 532 799 35
Abdullah ÖZKAYA…………. 533 599 3
Abdullah TERZİ…………… 533 764 69
Abdullah TURAN………… 532 374 66
Abdullah TÜTÜNCÜ…… 533 346 78
Abdullah YILDIZ…………. 542 225 53
Abdullah CENGİZ……….. 532 254 30
Abdullah-GençO. Vakfı 533 415 49
Abdulmecit………………….. 532 156 85
Abdulmecit NAZAR…… 538 615 77
Abdulmuttalip ÖZBEK…. 532 442 3
Abdulvahap SAĞLAM.. 534 827 36
Abdulvahap YILMAZ…… 533 653 6
Abdulvahit ŞİMŞEK…… 532 261 58
Abdurahman………………. 532 588 69
Abdurrahim………………… 533 429 11
Abdurrahim KARSLI….. 532 436 36
Abdurrahim TEMEL ….. 532 237 73
Abdurrahman ALİY…… 536 439 38
Abdurrahman ARSLAN 212 251 45
Abdurrahman ARSLAN 533 687 84
Abdurrahman BABACAN
(Mazlumder) ………………… 533 558 63
Abdurrahman CENGİZ 532 280 50
Abdurrahman ÇELİKER. 536 581 44
Abdurrahman ÖZBEK. 530 767 98
Abdurrahman YAMAN 532 568 45
Abdusemet ALAN……… 507 754 25
Abdülaziz KOCA…………. 532 253 33
Abdüllatif ŞENER………….. 532 318 1
Abit ……………………………….. 532 201 11
Abuzer GELSE……………….. 533 278 5
Adalet …………………………… 534 218 27
Adalet …………………………… 536 569 76
Adem ÇAYLAK……………. 506 976 24
Adem KABAL………………. 533 244 86
Adem KAYIŞ………………… 505 434 68
Adem ÖZKÖSE……………. 532 281 57
Adem YERLİKAYA………. 532 645 92
Adem YERLİKAYA………. 535 238 64
Adem YERLİKAYA………. 536 381 30
Adnan…………………………… 530 540 51
Adnan…………………………… 532 306 74
Adnan…………………………… 532 613 55
Adnan……………………………… 549 748 1
Adnan AKIN………………… 536 454 92
Adnan BOYNUKARA…. 532 355 40
Adnan DEMİRYÜREK… 532 788 10
Adnan DOĞAN………………. 505 807 8
Adnan İNANÇ……………… 212 613 96
Adnan İNANÇ………………… 212 674 1
Adnan İNANÇ……………… 532 565 72
Adnan ORAL………………….. 535 71 97
Adnan ORAL……………….. 537 207 28
Adnan Şefik ÇİRKİN
(MHP Hatay M.V)………… 532 569 16
Adnan ŞENOL………………… 505 484 1
Adnan YÜKSEL…………… 532 334 85
Afşin YURDAKUL……….. 533 381 77
Ağayı NURİ………………….. 537 969 68
Ahmet…………………………… 312 207 77
Ahmet…………………………… 530 260 37
Ahmet…………………………… 530 568 14
Ahmet…………………………… 532 287 62
Ahmet…………………………… 533 477 77
Ahmet…………………………… 533 598 41
Ahmet…………………………… 534 319 40
Ahmet…………………………… 535 226 34
Ahmet…………………………… 536 430 55
Ahmet……………………………… 538 16 88
Ahmet…………………………… 549 248 74
Ahmet AKSU…………………. 530 402 2
Ahmet Ali KAPLAN……. 507 297 80
Ahmet AYNACI……………. 542 387 88
Ahmet BOYRAZ………….. 542 792 45
Ahmet BOYRAZ………….. 549 320 44
Ahmet Cevat ACAR……. 532 663 19
Ahmet ÇAKMAK………… 530 765 85
Ahmet ÇOMAK……………… 538 33 95
Ahmet DOĞAN……………. 533 598 78
Ahmet Duran ÖZDEMİR 532 731 17
Ahmet Erhan GÖKAL…… 533 696 3
Ahmet ERTÜRK………….. 533 964 96
Ahmet Faruk ÜNSAL…. 532 792 59
Ahmet Faruk ÜNSAL…. 533 414 35
Ahmet GÜNDOĞDU…… 532 375 78
Ahmet Hilmi BOYRAZ. 533 634 64
Ahmet KARAKAŞ……….. 533 205 65
Ahmet KILIÇ………………… 533 462 75
Ahmet KINTAŞ……………. 532 325 32
Ahmet KÖROĞLU………. 507 960 76
Ahmet MUHTAR ………… 537 380 92
Ahmet SARIKURT………. 533 221 48
Ahmet SUNAR…………….. 531 406 79
Ahmet ŞİRİN……………….. 532 670 36
Ahmet Tarık ÇELENK… 532 366 50
Ahmet TAŞ…………………… 538 333 44
Ahmet YAZICIOĞLU…… 531 323 75
Ahmet YIKAR……………… 531 888 52
Ahmet YILDIZ……………… 505 212 43
Ahmet ZORLU…………….. 531 510 27
Ahmet Z. AKELMA…….. 505 233 47
Akay GÜNERİ ………………… 535 86 58
Akın ………………………………. 532 316 10
Akın ………………………………. 533 592 15
Akif ……………………………….. 536 822 40
Akif EMRE……………………. 532 206 78
Alaaddin AVŞAR…………. 506 859 10
Alev ATEŞ……………………….. 535 14 37
Aleyna………………………….. 534 633 82
Ali…………………………………… 532 211 50
Ali…………………………………… 533 664 51
Ali…………………………………… 533 765 27
Ali…………………………………… 549 736 43
Ali…………………………………… 554 383 22
Ali ……………………………………. 533 591 3
ALİ ………………………………… 535 694 93
Ali AĞAOĞLU………………. 505 457 21
Ali ALBAN……………………. 532 325 60
Ali ARSLAN………………….. 533 684 70
Ali ASIM……………………….. 532 300 71
Ali BAŞAK……………………. 536 964 47
Ali BAYRAKTAROĞLU… 530 543 43
Ali ÇELİK………………………. 212 315 86
Ali DALAZ…………………….. 535 873 47
Ali DUMAN………………….. 536 414 25
Ali EKBER…………………….. 412 234 62
Ali EKBER…………………….. 505 340 45
Ali Ekber MİRVAKİLİ …. 539 262 92
Ali Ekber RATHA………… 555 495 91
Ali ERDOĞAN……………… 533 938 30
Ali ERSAY……………………… 538 861 71
Ali GÜMÜŞ…………………… 530 687 11
Ali HARMANKAYA……… 554 719 46
Ali İHSAN……………………… 533 778 55
Ali İhsan EREN……………. 533 394 55
Ali İrfan VURAL………….. 535 668 62
Ali KAPLAN…………………. 537 744 87
Ali KAYA……………………….. 537 774 65
Ali Kemal TAŞDEMİR… 532 234 36
Ali KIRAN…………………….. 505 291 15
Ali KÜTÜK……………………. 532 334 66
Ali MAHDİ……………………. 212 660 14
Ali MARSİL…………………… 507 229 16
Ali MEHRABİ……………….. 530 280 95
Ali Osman ASLAN………. 532 176 19
Ali Osman DENİZ……….. 532 224 39
Ali Osman MERT………… 507 926 61
Ali ÖZGÜNDÜZ (M.Vekili) 532 392 0
Ali Rıza AYYILDIZ…………. 505 286 8
Ali SARIKAYA………………. 532 313 44
Ali TOPAL …………………….. 532 615 64
Ali TUĞCU…………………….. 532 698 35
Ali ÜNAL………………………. 532 262 76
Ali YAR………………………….. 542 603 77
Ali YAZICI……………………… 533 564 21
Ali YERAL…………………….. 535 660 54
Alican ÇALİ ………………….. 531 825 49
Alim………………………………. 507 259 67
Alpaslan BAYRAKTAR.. 532 451 17
Alperen ………………………… 505 767 66
Alpertekin BASMAZ….. 532 556 33
Alptekin DURSUNOĞLU 505 428 42
Anadolu Ajansı…………… 312 999 20
Arif ………………………………… 506 904 29
Arif YAVUZ…………………… 532 614 57
Arslan Kağan ARSLAN 532 566 32
Arzu………………………………. 212 850 82
Arzu…………………………………. 507 193 1
Arzu………………………………. 533 564 21
Arzu………………………………. 534 624 71
Arzu………………………………. 539 613 13
Arzu………………………………. 553 450 93
Aslan DEĞİRMENCİ……. 555 230 68
Aslı ………………………………… 505 949 80
Aslı …………………………………… 532 521 8
Aslı ………………………………….. 535 64 85
Aslı NACAR………………….. 505 663 93
Ata ŞENLİKÇİ…………………. 532 286 8
Atakan YILDIRIM……….. 536 465 83
Atasoy MÜFTÜOĞLU… 216 651 23
Atasoy MÜFTÜOĞLU… 222 220 79
Atıf ÖZBEY…………………… 532 345 76
Atilla……………………………… 532 282 38
Atilla ALBAYRAK………… 530 380 17
Atilla SANSAK…………….. 533 387 57
Av. İbrahim SAYAN…….. 533 249 38
Av. Yakup ERİKEL ………. 532 241 72
Ayda……………………………… 507 689 76
Aydın…………………………….. 312 420 33
Aydın ………………………………. 530 767 0
Aydın…………………………….. 533 730 23
Aydın ALTINTAS……………. 555 969 0
Aydın KOZAK……………… 532 574 28
Aydın KÖSTEM…………… 535 347 74
Aydın ÖZBEY………………. 533 340 42
Ayhan…………………………… 507 285 80
Ayhan……………………………… 532 256 3
Ayhan BİLGEN………………. 532 317 8
Ayhan DEMİR……………… 532 770 63
Ayhan DEMİR……………… 533 653 97
Ayhan OGAN………………. 532 615 23
Ayla……………………………….. 531 266 20
Aynur ……………………………. 535 511 36
Aysun ÇAKIR………………. 543 420 14
Ayşe………………………………. 536 841 89
Ayşe Ö. CANKURTARAN 532 234 10
Ayşe Ö. CANKURTARAN 533 771 30
Ayşe-İrina ……………………. 539 399 25
Ayşın GÖNENÇ …………… 532 585 88
Aytaç ERKAYA……………….. 539 744 4
Aytül Bostancı KOMİT. 533 723 78
Ayvaz ŞEREN……………… 533 232 99
Azad……………………………… 532 441 38
Azat……………………………….. 532 256 31
Azem UYSAL……………….. 505 250 24
Aziz KARAKÜLÜK………… 536 684 5
Azmi ……………………………… 312 322 82
Azmi YEŞİL………………….. 322 459 13
Azmi YEŞİL………………….. 530 462 29
Bab-ı Ali Vakfı…………….. 505 684 76
Bahadır Aziz SAKİN….. 532 672 26
Bahattin……………………….. 530 933 42
Bahattin KAYAR…………….. 533 436 7
Bahaüddin ÇOLAKOĞLU.. 533 433 5
Bahri……………………………… 530 311 76
Bahri……………………………… 532 761 31
Bahri TOPAL………………… 532 615 64
Baki KAYA……………………. 539 279 40
Barış ……………………………… 544 525 17
Barış GÜLTEKİN………….. 532 250 78
Barış TERKOĞLU………… 535 529 44
Başaran………………………… 535 871 59
Başbuğ………………………….. 533 684 54
Başhekim Kamuran…… 532 477 23
Bayram…………………………. 536 727 44
Bayram SİNKAYA……….. 312 210 79
Bayram SİNKAYA……….. 530 323 96
Bedirhan ACAR…………… 532 300 30
Bedriye KILIÇ ……………… 532 604 79
Begüm DÖNMEZ………….. 533 364 6
Behçet GÜNGÖR………… 532 213 23
Bekir AYDOĞAN…………. 506 895 64
Bekir ERDOĞAN……………. 541 641 7
Bekir EROĞLU…………….. 545 229 81
Bekir TEKGÖZ…………….. 507 952 27
Bekir YILDIZ ……………….. 532 778 59
Bektaş…………………………… 532 355 98
Berkan ESİN………………… 533 745 95
Berna…………………………….. 216 201 15
Berrin KOYUNSAĞAN….. 224 220 5
Betül……………………………… 532 333 65
Betül BAYSAN……………… 531 567 27
Betül HOŞ…………………….. 541 355 41
Bilal……………………………….. 530 824 41
Bilal COŞKUN……………… 312 420 55
Bilal COŞKUN……………… 542 722 24
Bilal KAVUNOĞLU……… 538 214 81
Bilal SUCUBAŞI……………… 507 646 0
Bilgehan ARSLAN………. 533 522 33
Boran KABADAYI……….. 532 225 77
Buket GÜLER………………. 538 587 43
Bulvar Palas Hotel…….. 212 528 58
Burak…………………………….. 544 633 54
Burcu KALPAKLIOĞLU 555 629 87
Burhan………………………….. 507 312 69
Burhan KAVUNCU……… 535 330 64
Burhanettin DURAN……. 532 777 0
Bülent …………………………… 546 969 85
Bülent ALAN……………….. 532 294 92
Bülent AYYILDIZ………… 531 746 41
Bülent ÇAVUŞ……………… 533 652 20
Bülent KANSU……………….. 535 712 0
Bülent SAYGILI……………. 532 790 14
Bülent YILDIRIM………… 530 788 92
Bülent YILDIRIM………… 533 598 78
Bülent YILDIRIM………… 542 747 96
Bünyamin İPEK………….. 537 371 22
Bünyamin YAVUZ………. 545 283 84
Büşra YALÇIN……………… 534 834 61
Cabir ATAM………………….. 505 278 34
Cafer Bendi DERYAN… 544 324 21
Cafer ÖZENİR
Çekmece Bld. Bşk………. 530 513 28
Cahit ……………………………… 532 376 75
Can………………………………… 533 513 41
Canan……………………………. 532 494 22
Canan……………………………. 539 717 61
Canik …………………………….. 533 583 19
Cavit …………………………………… 537 10 7
Cebbar YILMAZ………….. 533 814 21
Celal………………………………. 212 613 96
Celal…………………………………. 532 551 2
Celal………………………………. 533 437 37
Celalettin YURTOĞLU.. 538 861 71
Cem……………………………….. 212 528 50
Cem……………………………….. 553 431 61
Cem BOZLU…………………. 532 203 14
Cem GENÇOĞLU…………. 542 840 28
Cem Metin GÜLBAY…… 532 247 39
Cemal……………………………. 533 498 94
Cemal ………………………….. 532 266 51
Cemal ÖKSÜZ……………… 532 257 16
Cemal ÖZDEMİR………… 532 213 46
Cemal Yılmaz DEMİR… 533 598 78
Cemalettin …………………. 530 746 16
Cemalettin ÖZDEMİR… 532 492 61
Cemalettin ALBAN…….. 532 322 13
Cemil AYDİLEK……………. 532 637 48
Cemil DEMİR……………….. 533 463 29
Cenapcan……………………… 539 362 52
Cengiz ARTUKOĞLU….. 542 581 24
Cengiz ÖZDEMİR………… 532 614 20
Cengiz ÖZDİKER…………. 532 254 22
Cenk………………………………. 532 757 15
Cenk………………………………. 554 629 65
Ceren…………………………….. 532 405 22
Cevher CADUK…………… 505 660 99
Cihan…………………………….. 541 330 37
Cihat BAĞDAT……………… 532 457 79
Cihat GÖKDEMİR……….. 532 303 54
Cisem……………………………. 539 596 43
Coşkun………………………….. 532 232 51
Cumali ASLAN…………….. 532 585 56
Cumhur ÜNAL…………….. 506 333 78
Cüneyt………………………….. 532 695 38
Cüneyt KORAL……………. 532 274 92
Cüneyt SARIYAŞAR……. 530 501 96
Çağlar……………………………. 532 484 42
Çağrı SOLAK……………….. 532 433 78
Çetin AKYÜZ ( Kazimi) 532 773 46
Çetin DEDE………………….. 532 354 54
Çetiner ÇETİN……………… 532 492 39
Çiğdem…………………………. 543 959 20
Çiğdem…………………………. 544 681 25
Çiğdem ŞAHİN……………. 507 603 86
Çimen Filiz P. SERTBAŞ 532 204 32
Çimen Filiz P. SERTBAŞ 532 234 32
Çimen Filiz P.SERTBAŞ…. 537 58 78
Damla……………………………. 212 465 90
Davut ………………………………. 533 770 1
Davut ……………………………. 535 410 59
Davut ……………………………. 545 770 34
Defne SAMYELİ………….. 533 503 42
Demet GÜNDOĞDU…… 532 212 41
Deniz DEMİR………………. 532 223 22
Derin……………………………… 539 648 17
Derviş ÇELİK…………………. 532 394 4
Derviş KARDEŞLİK……. 536 775 83
DH Basın Yay. Matb. ….. 532 731 17
Didem TOMASLAR…….. 533 238 19
Dilaver………………………….. 533 599 24
Dilek………………………………… 534 53 86
Dilek………………………………… 534 61 39
Dilek……………………………… 553 423 24
Dilek YAPICI ………………… 542 387 74
Diyadin AKA………………….. 541 827 2
Doğan …………………………… 542 506 35
Doğan EKŞİNAT…………….. 533 248 3
Durmuş…………………………. 533 669 27
Durmuş Ali EKER……….. 532 264 24
Durmuş GÜNAY………….. 533 769 88
Ebru………………………………. 533 715 73
Ebubekir ORTA………………… 535 72 6
Ebulfez …………………………. 212 523 11
Ebulfez …………………………. 538 857 52
Eda………………………………… 543 933 68
Eda HAN………………………. 505 403 10
Edip Ali YAVUZ……………. 532 463 26
Ednan GÜZELDERE……… 541 781 8
Efkan ALA……………………. 532 428 29
Efkan BOLAÇ………………. 532 371 64
Eflatun SAYGILI …………….. 532 345 6
Egemen ARKUT (On4). 531 777 91
Ekrem…………………………… 530 417 40
Ekrem…………………………… 533 742 68
Ekrem…………………………… 538 363 24
Ekrem ÇORAKLIK………. 505 592 48
Ekrem NECİPOĞLU……. 537 561 65
Elif……………………………………. 212 229 4
Elif …………………………………. 533 598 78
Elif ………………………………. 541 743 64
Elif ALICI………………………. 536 272 23
Elif BERK……………………… 506 896 72
Elif ERDEM………………….. 530 383 51
Elif GERMİYANLIGİL….. 216 539 11
Elif GERMİYANLIGİL….. 532 566 26
Emel …………………………….. 543 601 58
Emin ŞEN…………………….. 530 230 33
Emine TAŞ……………………. 539 319 11
Emir………………………………. 530 382 32
Emir EŞ…………………………. 533 267 44
Emir KURTULMUŞ……….. 534 223 8
Emir SAKMAN……………. 532 376 50
Emir Tamer TOĞANAŞ… 532 320 3
Emma……………………………. 538 972 44
Emre……………………………… 532 237 30
Emre……………………………… 534 927 71
Emre……………………………… 555 485 10
Emre BERBER…………….. 532 741 55
Enes………………………………. 536 443 85
Enes GÜNAYDIN……………. 538 897 1
Engin BİLGİN………………. 507 772 80
Engin BİLGİN………………. 533 326 68
Ensar AVCIOĞULLARINDAN 535 57 59
Enver…………………………….. 312 309 89
Ercan…………………………….. 530 403 95
Ercan ALAGÖZ……………. 532 775 70
Ercan SARICAOĞLU……… 530 416 6
Erdal……………………………… 530 416 15
Erdal……………………………… 530 460 77
Erdal SUMAYTAOĞLU.. 312 425 40
Erdal SUMAYTAOĞLU.. 530 145 31
Erdal Mehmet AYTAY… 533 564 66
Erdal SELİMOĞLU………. 532 215 51
Erdal Tanas KARAGÖL. 533 460 70
Erdal TUNCAY …………….. 553 253 92
Erdem SÜRMEN…………. 532 311 58
Erdinç……………………………. 532 775 70
Erdoğan YILMAZ……….. 538 774 93
Eren………………………………. 538 357 13
Erhan…………………………….. 212 244 48
Erhan…………………………….. 532 272 42
Erhan GÜNGÖR………….. 546 268 42
Erhan ÖZTÜRK……………… 553 526 6
Erkan…………………………….. 533 501 94
Erkan ÇİÇEK………………… 532 177 71
Erkan KARAKAYA………. 554 462 21
Erol DİLAVER………………. 530 936 72
Erol ERDOĞAN……………. 532 508 10
Erol GÖKA……………………. 532 477 43
Erol ÜNALDI………………… 535 867 27
Ersagun SERVİ ……………. 505 330 21
Ersan ……………………………. 532 737 36
Ersan GÜNGÖR…………… 554 581 18
Ersin TEZCAN……………… 537 609 53
Ertan BEŞE…………………….. 505 543 1
Ertuğ (Diktaş) ……………… 532 213 75
Ertuğrul………………………… 530 931 20
Ertuğrul ÖZKÖK…………. 549 666 67
Ertürk SALTABAŞ……….. 532 570 55
Esra……………………………….. 533 370 50
Esra……………………………….. 542 490 28
Eşref ……………………………… 531 393 79
Eşref ÖZVİRAN…………… 507 218 30
Ethem ………………………….. 531 597 56
Eyüp……………………………… 530 170 77
Eyüp ERHAN………………. 312 224 11
Eyüp Gökhan ÖZEKİN. 505 330 21
Eyüp GÖKTAŞ……………… 535 292 18
Fadillah…………………………. 532 248 41
Fahrettin ÇAKMAK………. 532 262 6
Fahri ……………………………. 532 721 30
Fahri AYSEL…………………. 537 449 34
Fahri KELEŞ…………………. 535 694 54
Faik IŞIK……………………….. 532 211 53
Faik ÖZCAN…………………. 553 251 19
Faruk…………………………….. 554 492 71
Faruk HASETÇİ………………. 533 814 1
Faruk KOCA…………………. 533 218 54
Faruk KOCA…………………. 534 618 64
Faruk KOCA……………………. 538 77 50
Faruk KOCA (Furgan)… 531 960 79
Faruk Nafiz ÖZAK……… 532 313 77
Faruk ÖZKADER…………. 532 677 66
Faruk SOLAK………………. 533 771 65
Faruk ÜST…………………….. 533 358 22
Fasih AĞLAMAZ…………. 536 367 78
Fatih………………………………. 212 447 33
Fatih………………………………. 532 281 26
Fatih………………………………. 533 209 85
Fatih ASLAN………………… 555 720 42
Fatih AYDIN…………………. 531 371 18
Fatih ER………………………… 532 157 32
Fatih ERDOĞAN (Tarık) 531 299 18
Fatih İMDAT…………………. 544 667 63
Fatih KUROĞLU………….. 533 668 78
Fatih METİN………………… 532 675 65
Fatih OKUMUŞ……………. 533 234 12
Fatih OKUMUŞ……………. 555 552 15
Fatih SABUNCU………….. 505 698 90
Fatih SABUNCU………….. 553 278 57
Fatih TEZCAN……………… 532 466 52
Fatih YÜCEDAĞ…………… 532 713 65
Fatma……………………………. 531 541 75
Fatma………………………………. 535 334 9
Fatma …………………………. 530 459 19
Fatma – Habip Coşkun 533 622 69
Fatma Bostan ÜNSAL….. 505 777 2
Fatma SARIKAYA………… 543 453 57
Fatma YILMAZ………………. 532 278 4
Fatmanur ERDAL ………….. 539 509 8
Fazıl……………………………….. 533 579 90
Fazıl Ahmet AYDOĞAN 533 730 73
Fazıl Hüsnü ERDEM…… 532 671 35
Fazlı……………………………….. 533 610 77
Fazlı KORKUT……………… 532 772 74
Fehim TAŞTEKİN………… 549 740 91
Fehim TAŞTEKİN………… 555 258 23
Fehmi……………………………. 533 662 62
Feramuz ÜSTÜN…………. 506 333 29
Ferda…………………………….. 553 440 10
Ferdi ……………………………… 531 717 33
Ferhat …………………………… 545 375 76
Feride ÖZMEN……………. 312 318 85
Feridun…………………………. 532 337 38
Ferit……………………………….. 530 928 75
Fermani Özgür ALTUN 532 314 13
Fevzi KETENCİOĞLU…. 532 277 75
Feyzullah AKYOL……….. 533 571 79
Feyzullah DUMAN…….. 533 699 10
Feyzullah KIYIKLIK……. 532 293 42
Fezair POLAT………………. 536 541 65
Fırat …………………………………. 312 220 0
Fidel………………………………. 532 655 79
Fidel ZEHRA………………… 533 464 67
Fikret GÜLTEKİN………… 530 262 32
Fikriye YİĞİT……………….. 544 588 16
Fuat……………………………….. 530 469 68
Fuat……………………………….. 532 245 12
Fuat ………………………………. 555 707 48
Fuat İNANÇ………………….. 533 635 49
Fuat KOZLUKLU…………. 533 735 34
Furkan………………………….. 541 961 61
Furkan………………………….. 554 974 48
Furkan BESLİ………………. 554 697 80
Furkan TORLAK………….. 533 206 33
Furkan TORLAK………….. 555 351 67
Galina……………………………. 312 442 42
Gamze…………………………… 543 977 62
Gizem BERBEROĞLU… 531 869 92
Gonca GÜLPINAR………. 553 543 10
Gonca PEŞMEN…………….. 545 742 0
Gökçe……………………………. 532 230 94
Gökhan…………………………. 507 810 85
Gökhan KAVAK…………… 531 304 14
Gökhan ÖVENÇ ………….. 507 760 20
Gökhan ŞİMŞEK…………. 532 280 61
Gökhan YAZGI…………….. 532 591 72
Gökten GÜZİDE………….. 505 232 24
Gözde KURT………………… 507 299 76
Gübretaş Genel Müd. 212 376 50
Gülağ……………………………….. 532 685 5
Gülay…………………………….. 505 645 99
Gülay…………………………….. 533 268 79
Gülcan…………………………… 543 697 56
Gülcan ÇİFTÇİ ……………… 212 697 14
Gülçin……………………………. 542 654 33
Gülçin DEMİR……………… 507 554 14
Gülçin DEMİR……………… 544 716 62
Gülçin GÜNÇAĞLAYAN 539 633 97
Gülden SÖNMEZ………… 533 581 78
Gülendam ÖZGÜL ……… 554 822 36
Güler……………………………… 535 691 25
Gülnihal………………………… 543 348 20
Gülsüm……………………………. 536 51 93
Gültekin NAZLI ………….. 534 343 58
Güner BALCI ……………….. 505 210 82
Güneş ÖZEN………………… 533 494 50
Gürcan ERDEN……………. 532 314 88
Gürcan ONAT………………. 533 379 26
Gürkan BİÇEN…………….. 532 426 85
G. KARAHİSAROĞLU…. 532 743 41
Güzide GÖK YILDIRIM. 422 322 21
Habibi……………………………. 507 457 62
Habip ATAM…………………. 531 585 54
Hacer KORKMAZ……….. 533 204 87
Hacer Şule PERİNÇEK. 535 661 93
Hacı Murat BOYRA………. 532 701 8
Hacı Taleh BAĞROV……… 536 70 60
Hafız………………………………… 538 782 8
Hakan …………………………… 532 352 38
Hakan …………………………… 533 546 43
Hakan ALBAYRAK………… 507 843 6
Hakan ALBAYRAK……… 533 404 41
Hakan ALBAYRAK……… 538 350 64
Hakan AYDOĞAN……….. 216 503 58
Hakan AYDOĞAN…………. 532 525 0
Hakan AYDOĞAN……….. 533 604 45
Hakan BAYINDIR………… 535 502 35
Hakan BEROOĞLU…….. 532 652 53
Hakan BEROOĞLU…….. 533 281 98
Hakan BOLAT………………… 506 381 2
Hakan ÇELİK……………….. 531 846 27
Hakan ÇOPUR…………….. 532 510 83
Hakan EFE…………………… 537 269 51
Hakan FİDAN………………. 532 218 46
Hakan FİDAN………………. 532 463 26
Hakan MÜFTÜOĞLU…. 533 206 79
Hakan SARIHAN………… 533 294 34
Hakan ŞASİ………………….. 532 542 77
Hakan UZUN……………….. 532 387 83
Hakim……………………………… 312 488 2
Hakim ALİZADE…………. 544 342 99
Hakkı…………………………….. 538 719 60
Hakkı AKKAYA……………. 507 265 44
Hakkı Selçuk ŞANLI…… 212 441 54
Hakkı Selçuk ŞANLI…… 532 720 78
Haktan AKSU………………. 533 680 81
Haldun DEMİR……………. 507 663 18
Halil……………………………….. 530 289 39
Halil……………………………….. 532 231 91
Halil……………………………….. 541 520 17
Halil AYDOĞAN…………… 532 286 15
Halil BÜYÜKKESKİN…. 533 214 95
Halil ERTAKUŞ…………….. 541 201 55
Halil GÜNEŞ ………………… 532 607 34
Halil İBRAHİM…………….. 533 646 38
Halil İbrahim ATAMAN 506 700 88
Halis………………………………. 505 584 51
Halis MUTLU……………….. 552 715 14
Halit………………………………. 536 300 20
Halit KOÇ……………………… 532 496 65
Halo Dayı …………………….. 534 978 23
Haluk…………………………….. 532 607 39
Hamdi AL…………………….. 507 938 58
Hamdi OSMANOĞLU… 533 641 13
Hamdi SELÇUK…………… 532 260 61
Hamid …………………………. 212 447 30
Hamit TURAN……………… 535 826 12
Hamza………………………….. 532 427 12
Hamza………………………….. 533 383 28
Hamza………………………….. 541 226 99
Hamza AKMAN………….. 554 650 13
Hamza ŞANLI……………… 536 820 45
Hande Burcu GÜVEN… 216 474 16
Hanefi GÖK……………………. 505 708 6
Hanım TUNCER………….. 533 218 54
Hanım TUNCER…………….. 538 36 25
Harun……………………………. 532 355 30
Harun………………………………. 532 741 6
Harun BUDAKLAR……… 533 375 85
Harun CANSIZ…………….. 532 266 31
Hasan……………………………. 533 349 57
Hasan……………………………. 533 598 78
Hasan …………………………. 532 265 86
Hasan …………………………. 537 999 14
Hasan AKARAS……………… 532 488 0
Hasan AKYÜZ …………….. 542 233 18
Hasan ANDIÇ………………. 555 212 96
Hasan BENLİ……………….. 532 461 92
Hasan DEMİRAL…………. 543 521 81
Hasan DEMİROL…………. 507 663 18
Hasan DOĞAN…………….. 530 499 20
Hasan HAFIZOĞLU……. 533 743 64
Hasan KAÇAL……………… 531 883 33
Hasan KAÇAL……………… 537 400 81
Hasan KANAATLI……….. 212 515 51
Hasan KANAATLI……….. 535 764 80
Hasan KARADAŞ…………… 507 785 9
Hasan KAYA…………………. 530 660 28
Hasan KILIÇ…………………. 212 679 68
Hasan KILIÇ…………………. 212 679 70
Hasan KILIÇ…………………. 532 604 79
Hasan MERTEL…………… 532 434 50
Hasan ONAT………………… 532 270 87
Hasan ORMANCI…………… 506 672 4
Hasan ORTAÇ………………. 506 667 73
Hasan ÖZDEN…………….. 536 200 20
Hasan ÖZEN………………… 533 598 78
Hasan POSTACI…………… 532 275 42
Hasan ŞABANİ ……………. 532 616 55
Hasan TAHRAVİ…………….. 535 393 8
Hasan YILMAZ……………. 541 569 63
Hassan………………………….. 546 429 64
Haşim SAVAŞ ………………. 532 325 12
Haşim/Musa………………….. 535 278 7
Hatice……………………………. 538 405 99
Hatice ERDOĞAN……….. 312 323 35
Hatice ÇAPIN…………………. 541 641 7
Hatice EREN………………… 537 408 80
Hatice KADIOĞLU (Yılmaz
KADIOĞLU’nun Eşi)……. 533 511 28
Havva Kök ARSLAN….. 533 732 44
Haydar ARMAĞAN……. 531 900 97
Haydar ARMAĞAN……. 539 963 49
Haydar BAŞ……………………. 507 506 0
Hayrettin ………………….. 536 878 53
Hayrettin ÇAKMAK…… 532 671 13
Hayrettin DEMİRCAN.. 506 593 78
Hayrullah ÖZKAN………. 533 772 91
Hazım KORAL…………….. 532 220 51
Hemdullah BİLGİN…….. 532 228 15
Hıdır VARO…………………… 554 435 75
Hicran DEMİRAY………… 534 582 24
Hidayet TUKSAL………… 533 253 33
Hikmet………………………….. 533 629 85
Hikmet AL……………………. 507 251 28
Hikmet ERTAN……………. 530 695 92
Hikmet GÖK………………… 533 420 67
Hikmet GÖK………………… 533 572 69
Hulusi……………………………. 533 691 74
Hüdaverdi ÇAKIR……….. 532 671 31
Hülya…………………………….. 530 464 94
Hülya……………………………….. 539 336 4
Hüsamettin KORKUTATA 532 252 75
Hüseyin………………………… 505 618 84
Hüseyin………………………… 506 693 63
Hüseyin………………………… 531 317 85
Hüseyin………………………… 536 652 32
Hüseyin………………………… 543 904 92
Hüseyin ……………………… 507 341 74
Hüseyin ADAK……………. 542 313 47
Hüseyin ADIGÜZEL …… 537 491 64
Hüseyin ALAGÖZ……….. 535 881 45
Hüseyin AVCI………………. 535 688 65
Hüseyin A. YAZICIOĞLU… 533 206 79
Hüseyin AYGÜN…………. 532 554 25
Hüseyin Cahit CENGİZ. 532 160 14
Hüseyin DAYIOĞLU……… 532 631 9
Hüseyin DEMİR………….. 532 351 26
Hüseyin DİNÇEL…………. 532 613 86
Hüseyin HATEMİ………… 532 367 99
Hüseyin IŞIK……………….. 544 880 92
Hüseyin KAYABAŞ……… 507 623 25
Hüseyin KILIÇ……………… 532 641 97
Hüseyin KULAOĞLU (Akit Gazetesi)
…………………………………………..530 969 72
Hüseyin MUTLU…………. 532 287 44
Hüseyin ORUÇ…………….. 533 220 30
Hüseyin SARIGÜL………. 532 490 85
Hüseyin TAŞ………………… 506 578 26
Hüseyin TUGA…………….. 554 558 23
Hüseyin TUTAR…………… 505 346 87
Hüseyin YAYMAN………. 532 585 80
Hüsnü……………………………. 546 725 55
Hüsnü MAHALLİ…………… 532 216 7
Hüsnü ÖZER………………… 535 388 71
Irmak…………………………….. 536 557 14
Irmak…………………………….. 554 201 98
http://www.timeturk.com/tr/2014/02/24/pareler-yapi-7-bin-kisiyi-dinlemis-iste-o-liste.html#.UwvhcVo5nDc

Hizmet; “ön koltuktaoturmak” mıdır Sevgi abla?

 
23 Şubat 2014
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit

O kadar yoğun bir gündem..
O kadar yalan ve palavra ile dolu bir bombardıman altındayız ki..
Bir konuyu derinlemesine irdelemek, biraz lüks kaçıyor..
Onun için, gözümüze takılanlara, kısa kısa değinip, geçelim.

Emre Uslu demiş ki, “Başbakan’ın odasına konulan böcekten sorumlu tutulan  polis yurtdışına kaçmadı. Bakanlık gönderdi.”
Bir ay bekleyelim. Görürüz kimin gönderdiğini.. Dönerse ne ala..
Dönmezse, gönderen bakanlık değil, bakanlıktaki “paralel yapı” olur..
Sana da usul usul, yurtdışına doğru kaçış hazırlıkları yapmak düşer, değil mi Uslu kardeş.

Hizmetin kontenjanından, AK Parti’ye sızarak milletvekili seçilip, kısa süre önce de istifa eden Muhammed Çetin, THY ile Pakistan’a giderken, kıyameti kopartmış..
“AK Parti’den istifa ettiğim için, beni uçaktan indirmek istediler” demiş.
Oysa aynı Çetin, uçakta istifacı iki milletvekili daha olduğunu da söylemiş. O iki milletvekiline bir şey denilmeyip, Çetin’le tartışma yaşanmış ise.. Sorun; “istifa”dan kaynaklanmıyor demektir..
Sorun; Çetin’in davranışlarından kaynaklanıyor demektir.
Bu yalancılık, Çetin’in şahsının kusuru deyip geçeceğiz de..
Araştırmacı gazeteciler, bu kadar açık bir yalanı ısrarla sayfalarına taşıyıp, “Milletvekilini, istifa ettiği için uçaktan indirmek istediler” diye haber yapınca.
Bana da, “Ulan hepiniz, paralel devletin uşaklarısınız” demek düşüyor..
Sizce de öyle değil mi?
İstifacı ve aynı ekibin elemanı iki milletvekili uçaktan indirilmediği halde, üçüncüsü indirilmek isteniyorsa.. Her aklı olan düşünür: “Bunda bir iş var” diye..
Hay Allah, ben de şaşırdım, akıldan bahsediyorum.. Bunlarda akıl ne arasın?.. Değil mi, paralelciler?

Hayret; bir uçakta üç istifacı milletvekili birden. Üçü de cemaatçi..
Ne oluyoruz acaba?
Ne var Pakistan’da?
Ne oldu, üçünüz bir yerde?
Sonradan öğreniyoruz ki, Pensilvanya emretmiş, “Pakistan’da Türkçe olimpiyatları var, hemen uçun” diye..
Şimdi oldu.. Konu anlaşıldı..
Milletvekili seçilmişler ama..
Talimatı milletten değil, Pensilvanya’dan alıyorlar..

Diyor ki milletvekili Çetin: “Beni, bütün milletin önünde rencide edecek şekilde, en arkada uçurttular.”
Hizmet uğruna eşini, oğlunu kaybeden Sevgi ablayı hatırladım..
Sevgi abla duy bunları, uçakta arkada uçunca, rencide oluyormuş, “hizmet”in milletvekili!
Onun yeri “ön koltuk”muş..
Asla, “arkada olamaz”mış..
Sahi, hizmet için yolculuk ederken, sana hangi koltuktan bilet alınıyordu, Sevgi abla?
Hizmet için, binlerce kilometre uzağa, yürüyerek bile gitmeye razı idin sen, değil mi Sevgi abla..
Bak, “Bizim derdimiz ne” imiş, gördün mü Sevgi abla..
“Uçakta arkada oturmamak”tan ibaretmiş, “hizmet”in anlamı..
Ama sen üzülme Sevgi abla..
Sen “Allah rızası için” çalışıyorsun..
Sen değil, seni istismar edenler utansın!
“Mümkün olsa, koridorda yere oturup, öyle de giderim ben” diyenler değil..
“Benim yerim ön koltuk” diyenler utansın!

CHP’nin mahalli seçim adayları arasında, gayler, lezbiyenler, homolar.. vesair de varmış..
Aman millet dikkat..
Aman Gülen ekibi dikkat..
Lut kavmini hatırlatmama gerek yok.
Başlarına ne gelmişti, söylememe gerek yok.
Oy verirken, aman dikkat..

Gülen ekibi ile dirsek temasındaki CHP’nin İstanbul adayı Mustafa Sarıgül, seçildiği takdirde, “Birlikte çalışacağı isimler arasında Ermeniler olacak mı” diye sorulduğunda, iki ismi şimdiden saymış bile..
Yüzde 98’i Müslüman bir ülkede..
İşlerine gelince, “Türkiye’de şu an 100 bin Ermeni kaldı” diye dövünürlerken..
O 100 bin Ermeniden iki ismi İstanbul’a yönetici yapacaklar.. Artık İstanbul’un 15 milyonluk Müslüman halkına da 1 veya 2 isimlik yönetici kalır herhalde..

Sarıgül’e bir öneride bulunsak..
Seçilirse, yanına alacağı iki Ermeniyi, halka daha yakından tanıtsa..
Sadece sorulduğunda değil..
Dürüstçe, her konuşmasında onları Müslüman halka tanıtsa..
Ben daha fazlasını önerecektim ama..
“Onlardan birisini partiniz aday gösterse de, sen onun yanında çalışsan” diyecektim ama..
“Böylesi daha dürüstçe olurdu!” diyecektim ama..
Adaylar, YSK’ya bildirildi..
Ermeni bir ismi, artık aday gösteremezler..
Müslüman çoğunluğun oyunu alıp, hangi azınlık isimlerle belediyeyi yöneteceklerini daha net açıklasalar da, tüm Türkiye bilse  bari bu gerçeği!
Hz. Meryem’in kocası, Hz. İsa’nın babası... Tövbe tövbe!
 
23 Şubat 2014

Bir “Allah dostu” ile yaptığım sohbetin bir bölümünü dün aktardım...
Bugün de ikinci bölümünü aktaracağım ama, “sohbet”e geçmeden önce; bir “şüphe”mi, bir “kaygı”mı, bir “endişe”mi dile getirmek istiyorum...
Hani, zaman zaman “İlluminati Çetesi”nden, “Neocon”lardan söz ederim ya, işte bu “mahfil”lerin tek hedefi vardır: “Tek din!”
Evet; “Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Musevilik” bitsin, onların yerine “tek din” gelsin isterler...

İşin doğrusu, bunda büyük oranda başarılı olmuşlardır...
Museviliği, “Sadece Yahudilere has” bir din hâline getirmişler, Hıristiyanlığın ise “içini boşaltmışlar”dır!..

TEK HEDEFLERİ KUR’AN!

O kadar boşaltmışlardır ki, bugün, “kilise”ler; “turistik gezi” yapılan mekânlar haline gelmiştir... Batı’da birçok kilise ya “kapalı”dır, ya da “kiralık.”
Geriye, tek hedefleri kalmıştır;
“İslâm ve Kur’an!”
İlluminati ya da Neocon’ların İslâm’la ilgili stratejileri; ya “dinin özünü tahrif etmek” ya da Müslümanları “Kur’an-ı Kerim’den uzaklaştırmak”tır.
Aslına bakarsanız;
Sadece bugün değil, dün de aynı stratejiyi hayata geçirmek ve “Müslümanların elinden Kur’an-ı Kerim’i almak” istiyorlardı...
Evet, “dün” de böyleydi...
Dün, yani “19. yüzyılın sonlarında” da aynı plânı yapıyorlardı...
Herhalde hatırlarsınız;
19. yüzyılın sonlarında; İngiltere’de yapılan seçimlerde Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünün korunmasından yana olan Muhafazakâr Parti iktidardan düşmüş, yerine “Osmanlı Devleti’nin parçalanmasını arzulayan, Gladstone’un başkanlığını yürüttüğü Liberal Parti başa geçmiştir.

İngilizlerin genel politikası olan Hindistan yollarını koruma maksadıyla, başta Mısır olmak üzere, bütün Ortadoğu’yu hâkimiyetine almak isteyen Gladstone, “Türkler, Avrupa’yı bütün silah ve ağırlıkları ile birlikte terketmeden, Şark Meselesi halledilemez” diyordu.
Osmanlı Devleti’ne karşı Ermeniler’i alabildiğine kışkırtan Gladstone’un İngiliz Müstemleke Nazırı iken Lordlar Kamarası’nda söyledikleri ise, İngilizlerin üzerimizdeki ince hesaplarını açıkça ortaya koymaktadır.

O gün Gladstone, eline Kur’an-ı Kerim’i alarak kabinedekilere göstermiş ve “Eğer bu kitabı Türklerin elinden alamazsak onları asla yenemeyiz” demiştir.
Gladstone’un bu sözleri, sadece “İngiliz emeli”ni yansıtmıyordu elbet!..
O; aynı zamanda, “Haçlı stratejisi”ni açıklıyordu!..
Bağırıyor kürsüde;
“Eğer Kur’an-ı Kerim’i Türklerin elinden almazsak, onları asla yenemeyiz!”
Bilmiyorum, daha fazla söze hacet var mı?

FETHULLAH GÜLEN VARKEN!

Peki, Gladstone tarafından dile getirilen bu “hedef”in, bu “strateji”nin benim duyduğum “şüphe” ve “endişe” ile ne alâkası var?..
Açık ve net söyleyeyim;
Ben, Fethullah Gülen’in “vaaz ve sohbetleri” ile “dine hizmet” ettiğine değil, tam aksine “dini tahrif” etmeye çalışan bir “görevli” olduğuna inanıyorum...
Öyle bir “tahrifat” ki;
Gladstone gibilerin, “elimizden Kur’an-ı Kerim’i almalarına” hiç gerek kalmayacak!..
Öyle ya; “ayetlerinin tahrif edildiği, yanlış yorumlandığı” bir Kur’an-ı Kerim’i elimizden niye alsınlar ki?!?..

İNSANLIK DIŞI İFTİRA!
Efendim, “çok iddialı bir lâf” ettiğimin farkındayım... “Niye”sinin cevabı, yarım bıraktığımız sohbette...

Bir “Allah dostu” ile sohbetimize kaldığımız yerden devam edelim...
Hazır, bir “alim” ile sohbet etme fırsatı bulmuşken, sordum kendisine;
“Efendim, bazı arkadaşlar bana, Fethullah Gülen’in; “Hz. İsa’nın babasının bizim peygamberimiz olduğunu yazdığını” söylemişlerdi... Olabilir mi böyle şey?”
-Yok canım! Öyle yazar mı hiç?
-Sahiden yazmış.
-Ben yazılı metni görmeden bir şey demem.
-Müsaade buyurun arkadaşı arayayım, internetten bana göndersin!
-Peki, biz çaylarımızı içerken, sen de bir yandan o işi yap!
Çok geçmeden metin elime geldi... Fakat metinde değişiklik yapılmış. “Değiştirilen” metni de gönderdi arkadaş.

-Efendim, işte Fethullah Gülen’in, “Meryem Sûresi”ni tefsir ettiği metin:
“Zira Hz. Meryem çok afife ve nezihe bir kadındı. Bu itibarla da gözlerinin içine başka hayal girmemişti ve girmemeliydi de. Ona sadece kendisine helâl olan biri bakmalıydı. O da olsa olsa Efendimiz olabilirdi, zira O bir münasebetle Hz. Meryem’in kendisiyle nikâhlandığına işaret buyuruyordu. (6) Bu açıdan da “ruh”un Efendimiz’in ruhu olabileceği de ihtimal dâhilindedir. Ancak bu kat‘î değildir, sadece bir ihtimaldir. İhtimaller ise delillerle takviye edilecekleri ana kadar kat’iyet ifade etmezler.” (Fasıldan Fasıla 1, Nil Yayınları, 2. Baskı, s. 197)
-Hayret doğrusu! İnanılır gibi değil!
-Efendim, dördüncü baskıda değişiklik yapılmış... Yeni metin de şöyle:
“Çünkü Hz. Meryem çok afife ve nezihe bir kadındı, bu itibarla da gözlerinin içine bir başka hayalin girmemesi gerekirdi. Ayrıca Efendimiz (sav) de bir makamda onun kendisiyle nikâhlandığına işaret etmektedir. Bu açıdan da “Ruh”, Efendimizin (sav) ruhu da olabilir. Fakat, bu kat’i değildir, bir ihtimaldir. İhtimaller ise delillerle takviye edilecekleri an’a kadar kat’iyet ifade etmezler.” (Fasıldan Fasıla 1, Nil Yayınları, 4. Baskı, s. 197, İzmir, 1995)
-Aman ne değişiklik, ne değişiklik! Sadece dipnotu atmışlar ve bir de “Olsa olsa…” kısmını. Ne demek istediği öylece duruyor.
-Efendim, o metinleri gönderen arkadaş anlattı... Bir kütüphaneden o kitabı istemiş. O sayfa yokmuş. Müritlerinden biri utanmış olacak ki, o yaprağı yırtıp atmış. Belki başka kütüphanelerden de orasını koparıp almışlardır... Fakat onun için açılmış bir sitede değiştirilmemiş ifadeleri aynen duruyormuş. Arkadaşım söyledi.
İsteyen şu adrese bakabilir:
http://tr.fgulen.com/content/view/1568/3/
Tabiî bizim bu yazı çıkınca onu da kaldırırlar. İstedikleri kadar kaldırsınlar, o sayfanın renkli çıkışı elimizde...
-İyi etmiş.
-Peki, efendim siz ne diyorsunuz buna?
-Ne diyeyim? Bu, hem Allah’a, hem Yüce Peygamberimiz aleyhisselâma, hem Hz. İsa’ya, hem de Hz. Meryem’e atılan insanlık dışı bir iftiradır! Böyle bir iftirayı müslümanım diyen biri atamaz. Çünkü Kur’ân’daki âyet son derece açık ve nettir.
Bakın ne diyor Mevlâ’mız:
“Meryem oğlu İsa Mesih, Allah’ın peygamberidir, Meryem’e ulaştırdığı kelimesidir ve O’ndan bir ruhtur” (Nisâ, 4/171.)
Bu, cahillikten de öte bir şeydir. Çünkü hiçbir cahil bunu aklından dahi geçiremez. Bu adam hoca ha! Yazıklar olsun!
-Gülenciler toplantılarında bir koltuk veya sandalyeyi boş bırakıyorlarmış?

PEYGAMBER’E SANDALYE!
- Affedersiniz, az kalsın unutuyordum... Bir sorum daha olacak efendim...
Duydum ki, Gülen’in müritleri, toplantılarında bir “koltuk” veya “sandalye”yi “boş” bırakıyorlarmış.”
-Sebep neymiş?
-Peygamberimiz Efendimiz otursun diyeymiş!
-Eh artık sapkınlığın sonu yok! Dinî toplantılara, Allah’ın zikredildiği mekânlara melekler gelir. Bunu Peygamberimiz aleyhisselâm haber vermiştir. Ama hiçbir zaman “Ben gelirim!” dememiştir. Allah Resulü’ne bühtandır bu. Allah ıslah etsin! Ne yani, Peygamber Efendimiz’i kamyonet kasasına bindirdikleri, olimpiyatlara getirdikleri yetmedi de, şimdi sandalye ve koltuklara oturtmaya mı başladılar?.. Ne günlere kaldık!.. Affet bizi Allah’ım...
-Efendim, bu sohbetiniz için size çok teşekkür ediyorum.
-Estağfirullah. Hiç üzülme, Allah büyüktür. Görelim Mevlâ neyler, neylerse güzel eyler.”
“HZ. İSA’NIN BABASI” HA!
“Allah dostu zat” ile sohbetimiz bitmişti... Ama ben, hâlâ “şok”tan kurtulamamıştım...
Şu hâle bakın;
“Meryem Sûresi”ni kafasına göre yorumlayan Fethullah Gülen, iyice “uçmuş” olmalı ki, ne dediğinin ya da söylediği sözün nereye gideceğinin farkında değil!..
Resmen çıldırmış olmalı ki;
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’i, hâşâ “Hz. Meryem’in kocası” yaptığının ya da, “Hz. İsa’nın babası” yaptığının farkında değil!..
Bu nasıl bir “psikoloji”dir, bu nasıl bir “ruh hâli”dir, anlayan beri gelsin!..
Adam, Peygamber Efendimiz’i, resmen ve alenen “Hz. Meryem’in kocası, Hz. İsa’nın babası” yapıyor ve bu “sapkınlık” hâlâ “Hocaefendi”likle taltif ediliyorsa, diyecek hiçbir söz bulamıyorum.
En başta dedim ya;
Fethullah Gülen tarafından “Kur’an âyetleri” böylesine “tahrif” ediliyorsa; Gladstone gibilerin; “Kur’an-ı Kerim’i elimizden almalarına” hiç gerek var mı?..
Öyle ya;
“Fethullah Gülen, onların asırlık stratejilerini aynen uyguluyor!”

TERCÜME EDİN, DUYURUN!
Bu vesile ile; “Amerika’daki ve Avrupa’daki İngilizcesi çok iyi gençler”den bir ricada bulunacağım...
Fethullah Gülen’in, sûrenin yorumundaki şu kısmı, yani; “Hz. Meryem çok afife ve nezihe bir kadındı. Bu itibarla da gözlerinin içine başka hayal girmemişti ve girmemeliydi de. Ona sadece kendisine helâl olan biri bakmalıydı. O da olsa olsa Efendimiz olabilirdi, zira O bir münasebetle Hz. Meryem’in kendisiyle nikâhlandığına işaret buyuruyordu” cümlesini tercüme edip, özellikle Amerikalılara, öncelikle de Pensilvanyalılara bunu duyurmalarını istiyorum.
Başlık olarak şunu koyun:
“Pensilvanya’daki Müslüman Dinî Lider İddia Ediyor!.. Hz. İsa’nın Babası Hz. Muhammed’dir!”
Hıristiyanlar, bu akıl almaz iftiraları okuyunca herhalde çılgına dönecekler ve ondan bunun hesabını soracaklardır.
O yüzden, bu tercümeyi yapıp bütün Hıristiyan âlemine duyurun!
Duyurun da, Fethullah Gülen’in gerçekte kim olduğunu dünya âlem öğrensin!
Yalnız oradaki “Efendimiz” ifadelerini “Hz. Muhammed” olarak çevirin ki, mesele rahat anlaşılsın.
Biz zaten anladık...
Onlar da anlasın!..
Oradan-buradan... Kısa kısa!
l Fethullah Gülen’in avukatları, “Akit aleyhinde 60 dâvâ” açmakla yetinmemiş, bir de beni ve arkadaşlarımı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve “hukukî meşruluğu” bulunmayan, dolayısıyla “illegal” olan Basın Konseyi’ne şikâyet etmişler... Bunu biliyorsunuz, ama Türkiye Gazeteciler Cemiyeti; “Gazeteciliğin içinde bulunduğu güç koşulları değerlendirmek ve görüş alışverişinde bulunmak” için, beni “istişare toplantısı”na davet etti, biliyor musunuz?..
Buna, “Gülen’in avukatları” ne der acaba?..
l Düzce’de, Cemaat’in bir Doğa Koleji varmış... “Lise 1. sınıf”ta sadece “15 öğrenci” varmış... O yüzden “kalite”yi düşürmüşler... Aileler, “çocuklarının daha iyi eğitim alabilmesi” için, memleket değiştirmek zorunda kalmışlar... Elbette “perişan” olmuşlar ama “kolej”in umurunda mı?.. “Bize ilk ve orta okul yeter” diyorlarmış!..
l Düzce’de Belediye Başkan Adayı Mehmet Keleş diyormuş ki: “Seçilirsem İstanbul Caddesi’ni trafiğe kapatacağım!”
Nurettin Sözen de, İstanbul’da İstiklâl Caddesi’ni trafiğe kapatmış ve esnafı perişan etmişti... Sonra ne oldu?.. CHP, bir daha “başkanlık” yüzü göremedi... Bence Mehmet Keleş, bu sevdadan vazgeçmeli...