HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

5 Temmuz 2014 Cumartesi

Emekli vaizin şifreli mesajı

Gülen örgütünün lideri 'in imha etmek istediği eski emniyet müdürü 'dan ilginç açıklama: Pensilvanya, birisi için 'Allah taksiratını affetsin' derse, onun anlamı, 'Bu adamı bitirmek için ne gerekiyorsa yapın'...
Emekli vaizin şifreli mesajı02 Temmuz 2014
Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, cezaevinden çıktıktan sonra ilk kez A Haber'de yayınlanan Sevilay Yükselir'in sunduğu 'Yüzde 100 Siyaset' programına konuk oldu. İşte Avcı'nın anlattıkları:

Devlet ve millet için zararlı olacak birtakım gelişmeleri gördüm ve bunlara engel olunmazsa bu ülkenin zarar göreceğini söyledim.

HUKUKSUZ HAMLELER
Herkes suç işliyorsa buna müdahale etmek lazım. Burada organize bir faaliyet, bir bütün halinde devlet ve hukuk sistemini bozan faaliyetler vardı. Cemaat belki kendine göre çekidüzen verir, ders alır diye bekledim. Ama öyle olmadı.

Fethullah Gülen ile bir kez karşılaştım. Arkadaşlar aracılığıyla kısa bir sohbet oldu. Zaten kitapta da anlattım. Özel bir yakınlığım yok.

Cemaati bir bütün olarak değil ayırmak lazım. Devletin içerisindeki özellikle emniyet ve yargıda olmak üzere ve diğer kurumlarda bulunanlar devletin kanunlarına göre değil cemaatin talimatı ile hareket eden insanlar suçludur.

Bu örgütsel faaliyet. Örgüt fertleri örgüt talimatlarına uyarlar. Herkes biliyor ki emniyetteki bu tahkikatların arkasında cemaat var.

Sonrasında özel yetkili savcılıklarda yapılan tahkikatlar ve soruşturmalara baktım, bunlar normal yürümeyen soruşturmalardı. Tamamıyla cemaatin plan ve programlarına uygun.

En önemlisi de hukuka aykırı dinlemeler yapıyorlar. İnsanları sahte isimlerle dinliyorlar ve o bilgileri ihbar mektubuna dönüştürüp sanki yeni duymuş gibi ortaya çıkartıyorlar.

PORNO KASETLERLE...
İşadamlarını hapse attıracaklardı. Örgüte göre kendi dışındakiler gayri milli. Bazı insanların evlerine utanç verici porno kasetleri yerleştirildi. Çocuk pornoları yerleştirildi. Onur zedeleyici operasyonlar yaptılar.

Tutuklandıktan sonra benim için 'Allah taksiratını affetsin' diye bir cümle kurdu? O sözünü özel yetkili mahkemelerdeki ve diğer savcılıklardaki Cemaat mensuplarına bir talimat olduğunu biliyorum. Yani diyor ki 'Bu adam hakkında yapabildiğiniz her şeyi yapın'. Zaten olup biten de onu gösteriyor.

CEMAATİN EVRAKLARI SAHTEDİR
Sahte isimlerle yüzlerce insanı dinlediklerini anlattım. Cemaatin tüm evrakları sahtedir. Cemaat'e itiraz etmeye kalkarsanız, kendinize yeni bir dünya yaratmanız gerekir.
http://www.takvim.com.tr/Siyaset/2014/07/02/emekli-vaizin-sifreli-mesaji
03.07.2014




OSMANLI PETROL PAYLAŞIMI VE İSRAİLİ KURMAK İÇİN YIKILDI !!!
...
İNGİLİZLER PETROLÜ, YAHUDİLER FİLİSTİNİ ALMAK İÇİN EL BİRLİĞİYLE OSMANLIYI YIKTILAR.

Cumhuriyet'i kurduranlar en akıllıca operasyonu TARİH üzerinde yaptı! Okuduğumuz tarih bizim değildi! Her şeyi 1923'ten itibaren başlatıyorduk! Oysa öncesi de sonrası da vardı ve bizimdi! Ama bilmediğimiz için bir türlü BAĞ kuramıyorduk! Kendi yolculuğumuzdan haberimiz olmadığı için de "Bizi kimin nereye sürüklediğini" ıskalıyorduk!
Tarihimizi değiştirenin kim olduğunu bilmeden, kendi hikayemizi anlamamız ve yazmamız imkansızdı!
OSMANLI, petrol paylaşımı yüzünden yıkıldı! En büyük acıyı ve yükü en akıllı sultanların başında gelen Abdülhamit çekti! Sonu gerçekten dramatikti! Tahtan indirilmesiyle açılan SAYFAYA, kara lekeli bir tarih sıkıştırıldı!
Selanik mebusu ve Yahudi Emanuel Karasu ile beraberinde gelen Aram Efendi (Ermeni), Esat Toptani (Arnavut) ve Ahmet Hikmet Paşa (Sultan Abdülhamit'in uzun süre yaverliğini yaptıktan sonra muhalefet saflarına geçen Gürcü) Meclis-i Milli'nin kararıyla tahtan indirildiğini söyledi!

OSMANLI'NIN GÖZYAŞLARI İÇİNDE YIKILIŞININ BAŞLADIĞI AN
Sultan Abdülhamit, gözlerinden akan yaşlara aldırmadan dördünün yüzüne uzun uzun baktı! "Yani hal eyledi mi demek istiyorsunuz?" diye sordu!
Bu sahne OSMANLI'NIN gözyaşları içinde yıkılışının başladığı andı!
İmparatorluğu simgeleyen unsurlardan dördü Sultan'ın karşısına geçmiş ve artık "Osmanlı yok!" diyordu! Mesaj açık ve netti! Daha sonra Anadolu'ya sıkışacak insanlar sadece ve sadece TÜRKLER'den oluşacaktı! Büyük devletler IRK temeline dayanmadığı için haliyle KÜÇÜK olacaktık! İddiasız yaşayacaktık! İngilizler ve özellikle Rothschild ailesi bunun için çırpınıyordu! Sultan da kendisini indirenin bu aile olduğunu çok önceleri fark etmişti!

OSMANLI'YI YIKAN AKIL
Daha sonra yaşanan savaşlar, buhranlar, ekonomik krizler, cuntalar, darbeler, terör eylemleri ve tehditler hep ayağa kalkmayalım diye OSMANLI'yı yıkan AKIL tarafından tezgahlandı!
Yıkan, tekrar dirilmemizi istemiyordu!

Zaten biz de iddialı olmak adına hiçbir şey yapmıyorduk!
PKK ve kabul etsek de etmesek de cemaat de bu AKLIN ürünüydü! Dışarısı içeride çok rahat at oynatabildiği için, yani biz devlet olmanın sorumluluğuna erişemediğimiz için, her operasyon sonuç getiriyordu!
Nasıl ASALA, DHKP-C ya da DOĞU'da yaşanan isyanların KÖKÜ dışarıda ise bunların da öyleydi!
PKK ilk başlarda bölgedeki AĞALIK sistemine saldırdı!
Ama ağalar siyasetin tam ortasındaydı. Güçleri de hafife alınamayacağı için ANKARA tarafından korumaya alındı! PKK bölgedeki etkili ailelere saldırıyor, ancak bir güç çatışmanın büyümesi için karşılarına ASKERİ çıkarıyordu!
İstenilen KAN DAVASIYDI!
Başarmadıklarını kimse söyleyemez!

NE TÜRKLER, NE KÜRTLER KUKLACIYI GÖREBİLDİ
Kavgayı etüd etmediğimiz için 30 yıl acı çektik! Amacın ne olduğuna kafa yormadık! "Biri silah çekiyorsa gereği yapılır!" diye ortaya çıkıp AKLIMIZI rafa kaldırdık! Çok can yandı! Çok zaman kaybedildi! Ne Türkler ne Kürtler KUKLACIYI görebildi! Kirli bir tezgahın oyuncuları olduk, anlayamadık!
Ama bunu anlamak demek, ORTADOĞU'da sınırların değişmesi demekti!
Hiç kolay değildi! İngilizler'in cetvelle çizdiği sınırların Türkler ve Kürtler'in elbirliğiyle değiştirilmesi anlamına geliyordu! Rüya gibiydi yani! Düne kadar imkansızdan öteydi!

YAKIN TARİHİMİZİN GİZLİ KODU
Osmanlı'nın yıkılmasıyla kurulan Cumhuriyet'in kimliği LAİK'ti! Laikliği sevdikleri için değil "Türkler'in arka bahçeleriyle eski ortak paydaları üzerinden buluşmasın" diye bulunan frekanstı!
Çünkü İSLAM'ı ve tarihini hatırlayan Türkler doğal olarak ORTADOĞU'ya inecekti! Bunun önünde kimse duramazdı!
Bunu bilmeyen yoktu!

Engellemek için de MÜSLÜMAN KARAKTERLİ bir hükümetin gelmemesi ve geliyorsa da bir yolla indirilmesi şarttı!
İşte bizim yakın tarihimizin gizli kodu buydu!
Menderes ve Özal kimlikleri ve iddiaları nedeniyle gitti! Erdoğan da aynı ekolden gelmesine rağmen çok daha kararlı bir liderdi! Cumhuriyet'i büyütecek ve zenginleştirecek hamlelere bu güçler katlanamazdı! Kesinlikle bir B PLANLARI olmalıydı! "G GÜNÜ"NDE kullanılmak üzere hazır tutulan!

İŞTE B PLANLARI TOHUMLARI 40 YIL ÖNCE İZMİR'DE ATILAN CEMAATTİ
İşte bu plan, 40 yıl önce tohumları İzmir'de atılan cemaatti!
Ortadoğu ile bütünleşme adına hareket edecek bir MÜSLÜMAN lideri ortadan kaldırmak için KODLANMIŞTI!

17 Aralık buydu! Tapelerin, montajların, dinlemelerin, takiplerin, kasetlerin asıl amacı KUZEY IRAK'la bütünleşmeyi engellemekti!
Bakın Amerika, iki kez müdahale ettiği Irak'ı ırk temelinde böldü! İngilizler'in oradaki egemenliğinin son bulması için Kürtler'in kendi geleceği açısından Türkler'e yakın olması gerekiyordu! Büyük fotoğraftaki yerleri Ankara'nın yanı başıydı! Zaten TERÖR bu nedenle hiç bitmiyordu! Irak'ı yöneten güç PKK kılığında geliyor, saldırıyor ve "Savaşmayın birlikte olun!" mesajı veriyordu! Tunceli ve çevresindeki Avrupalı güç ise kan akması için çırpınıyordu!
Kürtler de gerçeği görünce Ankara öne geçti! Bölgedeki bütün Kürtler'in tek bir vatanı vardı, o da Türkiye'ydi!
Kürtler'in Ankara'ya gelmesi SULTAN ABDÜLHAMİT'i indiren güce "Ben döndüm! Artık eskisi gibi büyük olacağım! Sen beni azaltsan da ben herkesi kucaklayıp dev olacağım!" mesajıydı!
Emanuel Karasu'nun başlattığı yıkımın altından Kürt kardeşlerimizle birlikte kalkmamız demekti! Tabii bu Ortadoğu'daki bütün dengelerin değişmesi anlamına geliyordu!
Bakın!

BARZANİ İÇİN TEK SEÇENEK TÜRKİYE İLE BÜTÜNLEŞMEK
Barzani son günlerde Bağdat ile referandum yoluyla ayrılmanın hesaplarını yapıyor! Irak'la yürümeyeceğini açık açık söylüyor!
Peki böylesine gaz ve petrol kaynağı olan bir ülke DENİZE de kıyısı olmadığı halde nasıl ayakta kalırdı?
Kalamazdı! Tek seçenek vardı: Türkiye ile bütünleşmek…
Aksi halde petrolü satabilirlerse satıp o parayı da içme suyuna yatırırlardı! Bu model Kürtler'i zenginleştirirken Ankara'nın enerji bağımlılığını sona erdiriyordu! Yani herkes kazanacak, koca bir devlet doğacaktı!

Bunca yazılan çizilenlere rağmen saldırıların asıl hedefi bu bütünleşmeyi önlemekti! Saklanan gerçek buydu!
PKK İLE CEMAATİ KULLANAN GÜÇLER KARDEŞLİK KARŞISINDA DİZ ÇÖKTÜ

PKK ile cemaati kullanan güçler, KARDEŞLİK karşısında diz çöktü!
İçerideki bütün kavgaların nedeni bu!
Amerika'nın Türkiye'den başka gideceği yer yok! Rusya inanılmaz bir viraj alarak "Çin'le yakınlaşırsam sonunuz kötü olur!" mesajı verdi! Dengeler birkaç ülkenin üstünde yükseliyor! Ankara bu merkezlerden biri!
Saldırdılar, başaramadılar! Obama gerçeği biliyor! Ankara olmadan, Erdoğan olmadan gidemeyeceğini görüyor!
Bu nedenle başlangıçtaki hesaplar Erdoğan'ın MİLLİ kimliğinde ısrar etmesi nedeniyle bozuldu, yeniden yapıldı!
Petrolden alınacak pay bu hamleyle değişti!
Biz istesek de istemesek de Kuzey Irak ile Suriye bize geliyor!
Araplarla Kürtler'i almak demek, yeni imparatorluk demek!
Nüfus var, asker var, güçlü merkez bankası var. Bir de enerji oldu mu ORTADOĞU'nun hakimi biz oluruz!
Burada kuş bile izinsiz uçamaz!
Olay budur!

ABDÜLHAMİT'İ AĞLATANLAR KAYBEDECEK
Ya bunu yapacağız ya da terörün canlanması için dua edip manşet atanlara yenilip bölüneceğiz!
Ama uluslararası POKER oynayan Ankara'nın elinde Floş Royal var!
Birileri bunu bile bile hala "Kim kazanacak?" diye soruyor!
Görmüyorsanız ben ne diyeyim!
Abdülhamit'i ağlatanlar kaybedecek!
Kazanan bu toprağın çocukları olacak, Emanuel Karasular yenilecek!

ERGÜN DİLER/TAKVİM

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=662386103848869&set=np.233532404.736344530&type=1&theater&notif_t=notify_me

İktidarda 1 yıl böyle geçmişti

30 Haziran 2012'de Cumhurbaşkanı olan Mursi, 3 Temmuz 2013'te görevden alındı.

İktidarda 1 yıl böyle geçmişti
Mısır'da seçimle iş başına gelen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin 30 Haziran 2012'de yemin ederek göreve başlamasından 3 Temmuz 2013'te görevden alınmasına kadar geçen süreçte siyasi hayatında önemli gelişmeler yaşandı.
Mursi'nin görevde kaldığı bir yıllık süre içinde meydana gelen olaylar şöyle sıralanıyor:
24 Haziran 2012
Yüksek Seçim Kurulu (YAK) Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın (İhvan) siyasi kanadı Hürriyet ve Adalet Partisi'nin (HAP) adayı Mursi'nin devrik lider Hüsnü Mübarek döneminin son Başbakanı Ahmed Şefik'i az oy farkıyla geçerek seçimi kazandığını açıkladı.
29 Haziran 2012
Mursi, Tahrir Meydanı'nda sembolik cumhurbaşkanlığı yemini etti. Mursi, meydanı dolduran kalabalığa, "Şimdi herkes beni dinliyor, halk, polis, ordu beni dinliyor. Halkın üstünde bir otorite yoktur. Sizler otoritenin kaynağısınız" diye hitap etti. Tahrir'de yapılan yemin pek çok eleştiriye maruz kaldı zira YAK'ın 17 Haziran'da çıkardığı anayasal düzenlemelere göre cumhurbaşkanının Halk Meclisi'nin değil Anayasa Mahkemesi'nin önünde yemin etmesi gerekiyordu.
30 Haziran 2012
Anayasa Mahkemesi önünde resmi olarak cumhurbaşkanlığı yemini etti.
8 Temmuz 2012
Anayasa Mahkemesi'nin "parlamento seçimlerinin yapıldığı kanunun geçersiz olduğu" gerekçesiyle meclisin feshedilmesi yönünde verdiği kararı iptal etti.
11 Temmuz 2012
Anayasa Mahkemesi Mursi'nin kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.
19 Temmuz 2012
Geçiş döneminde ordu tarafından tutuklanan 572 kişinin serbest bırakılmasına karar verdi.
30 Temmuz 2012
Çıkarılan bir afla aralarında İhvan ve el-Cemaati'l İslamiyye hareketi liderlerinin de olduğu 26 kişi serbest bırakıldı.
2 Ağustos 2012
Hişam Kandil yemin ederek Başbakanlık görevine başladı.
5 Ağustos 2012
Refah Sınır Kapısı'nda kimliği belirsiz kişilerce gerçekleştirilen saldırıda 16 asker hayatını kaybetti.
12 Ağustos 2012
Savunma Bakanı ve Yüksek Askeri Konsey Başkanı Mareşal Hüseyin Tantavi’yi emekliye sevk etti. Genelkurmay Başkanı Korgeneral Sami Anan da cumhurbaşkanı müsteşarlığına getirildi.
15 Ağustos 2012
İslam İşbirliği Konseyi'nin zirvesine katılmak için Suudi Arabistan'a gitti.
23 Ağustos 2012
Gazetecilerin yayın suçlarından yargılanmasını yasaklayan kanunu çıkardı.
27 Ağustos 2012
4 yardımcı ve 17 müsteşardan oluşan çalışma ekibini tayin etti.
28 Ağustos 2012
İş adamlarından oluşan bir ekiple Çin'e resmi ziyarette bulundu.
30 Ağustos 2012
Bağlantısızlar Hareketi'nin toplantısına katılmak üzere İran'a gitti.
11 Eylül 2012
Hazreti Muhammed'e hakaret içeren filmi protesto eden Mısırlılar Kahire'deki ABD Büyükelçiliği'ne saldırdı.
26 Eylül 2012
Mursi, New York'taki BM Genel Kurulu'nda konuştu.
6 EKim 2012
Kahire Stadyumu'nda kendisini destekleyenlere, seçilmesinin üzerinden geçen ilk 100 günde yapılanlardan bahsettiği bir konuşma yaptı.
11 Ekim 2012
Başsavcı Abdulmecid Mahmud’u görevinden alarak Vatikan Büyükelçiliği’ne atadı.
17 Ekim 2012
Mursi'nin, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez'e gönderdiği ve "Sevgili dostum" diye başlayan mesaj, Mısır'da büyük tartışmalara neden oldu.
3 Kasım 2012
Aralarında cumhurbaşkanlığına aday olan isimlerin de bulunduğu muhalefetin önde gelen isimleriyle, anayasa taslağı üzerinde uzlaşıya varmak amacıyla bir araya geldi.
22 Kasım 2012
ABD, İsrail'in Gazze'ye başlattığı hava saldırılarına Hamas'ın da füze atarak karşılık verdiği savaşta Mursi'nin iki taraf arasında ateşkesi sağlamadaki rolünü öven bir açıklama yayımladı.
22 Kasım 2012
Yetkilerini artırdığı gerekçesiyle ülkede tartışmaları da beraberinde getiren, kurucu meclis ve kendi kararlarını yargı muafiyetine tabi tutan kararname çıkardı. Kararnamenin ardından ülkede yönetim karşıtı tepkiler artarken bu tepkinin sonucu olarak sol eğilimli ve liberal partileri bünyesinde barındıran Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC) kuruldu.
1 Aralık 2012
Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, yeni anayasa taslağını 15 Aralık'ta referanduma sunma kararı aldı.
5 Aralık 2012
Mursi'nin çıkardığı kararnameyi protesto etmek isteyen muhalifler Kahire'deki İttihadiyye Sarayı önünde toplandı. Mursi taraftarları ve karşıtları arasında çıkan çatışmalarda 11 kişi hayatını kaybetti.
6 Aralık 2012
Cumhurbaşkanı Mursi, yönetim karşıtı gösterilerin başını çeken Ulusal Kurtuluş Cephesi'ne diyalog çağrısında bulundu.
9 Aralık 2012
Mursi, tepkilerin artması üzerine 22 Kasım'da ilan ettiği kararnameyi iptal ettiğini açıkladı. Ancak muhalifler, iptal kararına rağmen gösterileri sonlandırmayı reddetti.
15 Aralık ve 22 Aralık
Mısır'da yeni anayasa için yapılan referandumun bir ve ikinci tur oylamaları yapıldı.
24 Aralık 2012
Mursi, Şura Meclisi'ne 90 yeni üye atadı.
26 Aralık 2012
Mısır'da Yüksek Seçim Kurulu yeni anayasanın yüzde 68.3 oy oranıyla kabul edildiğini açıkladı.
27 Aralık 2012
Mursi, yeni anayasa uyarınca yasama yetkisini resmen Şura Meclisi'ne devretti.
6 Ocak 2013
Mursi, Hişam Kandil başkanlığındaki hükümette görev alan 10 bakanda değişikliğe gitti.
26 Ocak 2013
Mısır'ın birçok farklı kentinde 25 Ocak 2011 devriminin yıldönümünde olaylar çıktı. Güvenlik güçlerinin göstericilere müdahalesi sonucu çok sayıda kişi öldü ve yaralandı.
27 Ocak 2013
Mısır'da Ehli taraftarlarını öldürmekle suçlanan kişiler hakkında ağırlaştırılmış hapis cezaları verildi. Süveyş Kanalı'nda yer alan Port Said, İsmailiyye ve Süveyş'te kararı protesto edenler ve güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşandı. Mursi, ulusa sesleniş konuşması yaparak, olağanüstü hal ve gece sokağa çıkma yasağı ilan ettiğini açıkladı.
28 Ocak 2013
Mursi, muhaliflerin kendisini boykot etmesi üzerine kendisini destekleyenlerle bir araya geldi.
30 Ocak 2013
Cumhurbaşkanı Mursi, resmi temaslarda bulunmak üzere kısa süreli olarak Almanya'ya gitti.
4 Şubat 2013
Mursi, ülkede güvenlik anlamında yaşanan istikrarsızlığı görüşmek üzere Silahlı Kuvvetler Yüksek Askeri Konseyi komutanlarıyla bir araya geldi.
5 Şubat 2013
Cumhurbaşkanı Mursi İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 12. Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere Mısır'a gelen İran eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile Kahire Havalimanı'nda görüştü. Bu görüşme 1979 yılında kesilen diplomatik ilişkilerin yeniden canlanması anlamında oldukça önemli bir ziyaret olarak değerlendirildi.
17 Şubat 2013
Mursi'nin istifa eden danışmanları ve yardımcılarının sayısı 10'a ulaştı.
26 Şubat 2013
Mursi, parlamento seçimlerini görüşmek üzere milli uzlaşı toplantıları düzenledi. Toplantıyı muhalefet boykot etti.
6 Mart 2013
Mısır İdari Mahkemesi, parlamento seçimlerinin Nisan ayında yapılmasını öngören kararı reddederek, kararın Anayasa Mahkemesi'ne sevk edilmesini kararlaştırdı. Mursi yayımladığı yazılı açıklamada yargının kararlarına saygı duyduğunu belirtti.
18 Mart 2013
Mursi, Pakistan'ı ziyaret etti. İki ülke liderlerinin karşılık anlaşmalar imzalamak üzere bir araya geldiği, cumhurbaşkanlığı sarayında düzenlenen törende Mursi'ye Pakistan devlet nişanı ve Pakistan NAS Üniversitesi'nden fahri doktora unvanı verildi.
10 Nisan 2013
Mursi, "cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla haklarında dava açılan tüm gazetecilerden suçlamaların geri çekilmesi talimatını verdi.
12 Nisan 2013
Mısır Silahlı Kuvvetler Yüksek Askeri Konseyi komutanlarıyla bir araya gelen Mursi, orduya yöneltilen suçlamalara karşı çıkarak devlet kurumları arasındaki karşılık anlayışa dikkati çekti.
20 Nisan 2013
Mursi, kabinedeki teknokrat bakanların görevlerinde değişikliğe gitmeyeceğini açıkladı.
21 Nisan 2013
Anayasa Mahkemesi, cumhurbaşkanlığı tarafından "parlamento seçimlerinin iptal kararını durdurmak" için yaptığı itirazı reddetti.
22 Nisan 2013
Mursi, Adalet Bakanı Ahmed Mekki'nin istifasına sebep olan yargı yönetiminde temizlik talep eden gösterilerden bir hafta sonra Yüksek Yargı Konseyi ile toplantı düzenledi.
23 Nisan 2013
Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin hukuk danışmanı Muhammed Fuad Cadullah istifa etti.
26 Nisan 2013
Temerrüd Hareketi adı verilen bir grup aktivist 30 Haziran'da kalabalık halk gösterileri düzenlenmesi çağrısında bulundu.
7 Mayıs 2013
Hişam Kandil hükümetinin yeni bakanları Mursi karşısında yemin etti.
22 Mayıs 2013
Mursi, Sina'da kaçırılan 7 emniyet görevlisinin serbest bırakılmasının sağlandığını açıkladı.
28 Mayıs 2013
Mursi, Addis Ababa'da başlayan Afrika Birliği'nin 50. Kuruluş yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Afrika zirvesi için Etiyopya'ya gitti.
4 Haziran 2013
Mursi, Etiyopya'nın inşa etmeyi planladığı Hedasi Barajı kriziyle yakından ilgilenmek üzere milli bir komite oluşturulması talebinde bulundu.
6 Haziran 2013
Mursi Mısır'ın yarı resmi gazetesi Ahram'a verdiği mülakatta erken seçim taleplerini reddetti ve bu yöndeki çağrıları gayri meşru olarak nitelendirdi.
10 Haziran 2013
Nil suları için düzenlenen halka açık konferansta konuşan Mursi, Etiyopya'nın inşaatına başladığı Hedasi Barajı yüzünden Mısır'ın Nil Nehri'ndeki hakkını eksiltmesinden duyduğu endişeyi ifade etti. Mursi, "Nil'in tek bir damlası eksilirse, kanlarımız bunun için alternatiftir" dedi.
15 Haziran 2013
Mursi, Suriye ile ilişkilerin kesildiğini duyurdu. Hizbullah'a Suriye'den çekilmeleri çağrısında bulundu.
17 Haziran 2013
Mursi valilerin yerlerinin değiştirilmesine karar verdi. Bu durum, pek çok kentte Mursi destekçileri ile karşıtlarının çatışmalarına neden oldu.
23 Haziran 2013
Dönemin Savunma Bakanı Abdulfettah es-Sisi, ülkedeki krizin sonlandırılması için siyasilere bir hafta süre tanıdıklarını açıkladı.
24 Haziran 2013
İhvan ile Hürriyet ve Adalet Partisi Rabiatu'l Adeviye Meydanı'nda "Meşruiyet kırmızı çizgi" adı altında cuma gösterileri düzenlenmesi çağrısında bulundu.
26 Haziran 2013
Muhalefet partileri cumhurbaşkanlığı seçim tarihinin öne alınması çağrısında bulundu.
27 Haziran 2013
Mursi, başbakana, siyasi ve ekonomik reformlarda bulunma çağrısı yaptı.
28 Haziran 2013
Mursi karşıtları Tahrir Meydanı ve İttihadiyye Sarayı etrafında gösteriler düzenlemeye başlarken, Mursi yanlıları da Kahire'nin doğusundaki Rabiatu'l Adeviyye Mescidi yakınında gösteriler düzenledi.
30 Haziran 2013
Mursi karşıtları,Tahrir Meydanı ve İttihadiyye Sarayı civarında kitlesel gösteriler düzenlemeye devam etti. Farklı kentlerde ve meydanlarda da Mursi yanlılarının gösterileri devam ediyordu.
1 Temmuz 2013
İhvan seçilmiş, meşru cumhurbaşkanını desteklemeye devam edeceklerini açıklarken, 10 bakan da hükümetten istifa etti.
Savunma Bakanı Sisi, siyasi krizin çözümü için ordunun "48 saat" süre verdiğini açıkladı. Mısır ordusundan yapılan yazılı açıklamada, ordunun bir darbe girişiminde olmadığı yalnızca "halkın iradesine" göre hareket edileceği belirtildi.
2 Temmuz 2013
Mursi, içinde onlarca kez "meşruiyet" kelimesinin geçtiği uzun bir konuşma yaptı. Meşruiyeti canı pahasına savunacağını belirtti. Diğer taraftan da Mursi yanlıları ve karşıtları arasında çatışmalar yaşanıyordu.
3 Temmuz 2013
Mısır Genelkurmay Başkanı Sisi, mevcut anayasayı askıya aldıklarını ve seçim yapılıncaya kadar Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mansur'un cumhurbaşkanlığı görevi yürüteceğini açıkladı. Geçiş döneminde teknokratlardan oluşan ulusal bir uzlaşı hükümeti kurulacağını dile getiren Sisi, yaptıkları müdahalenin gerekçesini "Halkın orduyu göreve davet ettiğini hissettik" diye savundu.
Diyalog çağrıları yaptıklarını bu çağrıya muhalefetin uyduğunu fakat Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'den cevap alamadıklarını belirten Sisi, ordunun siyasetten uzak duracağını söyledi.
Mursi, bilinmeyen bir yere götürülmeden önce ülkede yaşananların darbe olduğunu ve görevini bırakmayacağını dair bir konuşma yaptı. Ordunun yönetime müdahalesiyle bilinmeyen bir yere götürülen Mursi, aylar sonra ilk kez 4 Kasım 2013'te "şiddet olaylarına" ilişkin yargılandığı davanın duruşmasında kamuoyu önüne çıkarıldı.
http://www.trthaber.com/haber/dunya/iktidarda-1-yil-boyle-gecmisti-134439.html
Özel Harpçi Subay Anlattı: MADIMAK'I BİZ YAKTIK!
 
 
Özel Harpçi Subay Anlattı: MADIMAK'I BİZ YAKTIK!
Sivas Katliamı veya Madımak Katliamı ile ilgili gerçeği, yıllarca Bölge'de Özel Harp Dairesi bünyesinde çalışan Üstteğmen H.Ç anlattı.
Özgür Gündem'e konuşan itirafçı şahıs, Sivas Katliamı'nın iç yüzünü Özel Harp Dairesi'nin operasyonunu gün gün ve isim isim anlatarak ortaya koymuş oldu. Hiçbir değişiklik yapmadan, aynen alıntılıyoruz:
KATLİAMI ÖZEL HARP ÖRGÜTLEDİ
Biz Erzincan'da Poligon Birliği'ndeydik. O zaman Teoman Koman vardı. Ordu komutanı bizzat gelip bir birimin Sivas'a gitmesi gerektiğini söyledi. Katliamdan iki gün önce helikopterle geldik ve Sivas'a 11 km kala bir mezraya indik. 13 kişiydik ikişerli 6 gruba ayrıldık. Halkın arasına girip onları otel çevresine topladık.
DOSYALAR İKİNCİ ORDU'DA YAKILDI
Beşinci gruptaki bir arkadaş bir mermi sıktı. Arkasından molotoflar daha sonra insanlar Madımak Oteli'nin içerisine girmeye çalıştı. Halkı ateşledik ve timler bir anda geriye çekildi. Bir kişi yakalandı. O dava askeri mahkemeye getirildi. Erzincan 2. Ordu Komutanlığı'na. İki gün sonra nasıl olduysa yangın çıktı, dosyalar yandı.
ELLERİNDE BELGELER VARDI
O dönem Aziz Nesin askeriye hakkında çok yazılar yazmıştı. O aydınlar askeriye hakkında çok bilgi sahibiydi ve ellerinde bulunan bazı belgeler olduğu söylendi. Bu istihbarat bize JİTEM'den geldi. Bize belgelerin imha edilmesi söylendi. Aydınların içinde üç yazar özel hedefti başlarında da Aziz Nesin vardı.
Koman ve Tolon komutanlarımızdı
"Özel Harp Dairesi 93'te yeniden örgütlenmeye başladı. Bölge'ye farklı birimlerden insanlar gönderildi. Ben bu insanlardan bir tanesiydim. Benim direkt emir aldığım kişi 93'te Teoman Koman, arkasından Osman Önal geldi" diyen H.Ç, ilişkide olduğu isimleri ise şöyle açıklıyor. Fikret Altıoklar, Hasan, Atilla Uğur, Hurşit Tolon."

ÖZEL HARP DAİRESİ ÜYESİ ÜSTTEĞMEN H.Ç. ÖZEL HARP DAİRESİ'NİN YAPISINI VE SİVAS KATLİAMI'NI ANLATTI
'Sivas Katliamı'nı biz yaptık'
Ben Erzincan'dayken Poligon Birliği'ne gelen ordu komutanı, bir birimin Sivas'a gitmesi gerektiğini söyledi. Helikopterle geldik. İki grup halinde dağılım yapıldı. Halkın arasında dolaşıp kontroller yaptık. Amacımız insanları Madımak çevresine adapte etmekti'
İslamcıların içine girmek çok basit. İki Kulhuvallah bir Bismillah çekersiniz İslamcıların içindesiniz. Bizim Bölge'de yaptığımız en büyük olay insanların Madımak Oteli önünde toplandığı zaman taşı atmamız ve geri çekilmemizdir. Sonra molotoflar, otele girmeye çalışan insanlar...'
Bugün Sivas Katliamı'nın 18. yıldönümü. 18 yıldır verilen hukuk mücadelesinden bir sonuç alınamadı. Toplum nezdinde katliamı gerçekleştirenler konusunda bir kuşku yokken, hükümete yakın medya kuruluşları ve gazeteler katliamı PKK'nin üzerine yıkmaya çalıştı. Tam da katliamın yıldönümünde gündemi sarsacak yeni bilgiler ortaya çıktı. Özel Harp Dairesi'ne bağlı çalışan Üstteğmen H.Ç, Sivas Katliamı'na ilişkin çarpıcı bilgiler verdi. Uzun yıllar boyunca özel olarak eğitilen ve sonunda Özel Harp Dairesi tarafından kendisine görev verilen H.Ç, hem oluşturdukları gizli yapılanmanın örgütlenme biçimi, hem de amaçları hakkında önemli bilgiler verdi. Faaliyet alanları ve temel konseptlerinin "sivil infazlar gerçekleştirmek, belli başlı isimleri infaz ederek kaos ortamı yaratmak" olduğunu söyleyen H.Ç, 1993'ten 1994'e kadar çok sayıda sivil infaz gerçekleştirdiklerini belirtti. H.Ç'nin verdiği en çarpıcı bilgi ise 1993 yılında yaşanan Sivas Katliamı olayı. H.Ç, katliamın nasıl planlandığını ve nasıl geliştiğini şu şekilde anlattı.
Gerçek ismini kullanmak istemiyor. Önemli konularda çarpıcı açıklamalar yapıyor. Kendisi ile ilgili şu bilgileri veriyor: Üsteğmen. Kıdemli üsteğmen iken Türkiye'den firar ediyor. Orduya katılma gerekçesi ile yaşadıkları farklı. "Ben askeriyeye çoluk çocuk öldürmek için girmedim. Askerin askere eziyet etmesi için girmedim" diyor ve yüz yüze konuşmak istiyor. Biz değil o bizi buldu. Anlattıkları önemli. Ama bizim için bir iddia.
Babası subay. Yurtdışında görevli. NATO bünyesinde çalışıyormuş. 1982 senesinde Türkiye'ye dönüyor. 1986 yılında Kuleli Askeri Lisesi'ne giriyor. 1993 yılında mezun olup çeşitli yerlerde görev yapıyor. Anlattığına göre "emre itaatsizlik ve üste silah çekme" gibi disiplin suçu işliyor. Ögrencilik döneminde bir kez, mezun olduktan sonra ise 2 kez ceza almış. Askeri deyim ile "diskotek" cezası almış, ardından "1993 yılının başlangıcında Ankara Genelkurmaylık Özel Takımlar Komutanlığı'ndan davet aldım" diyor. Direkt Özel Harp Dairesi Başkanlığı'ndan. İlginç detaylar anlatıyor.
İsrail'de patlayıcı eğitimi
İngiltere'de "yabancı dil üzerine uzmanlaşma" adı altında eğitim görüyor. Kendisi ile beraber 26 kişi. 1989'da eğitim görmüş. 8,5 ay sürmüş eğitim. Kod isim kullanıyorlar. "Sadece üst düzey rütbelilerin ismi var" diyor. İngiltere'de Kıdemli Binbaşı Bekir Çelik ismini veriyor. Daha sonra 1991 yılında Kıd. Bnb. Bekir Çelik ile Japonya'ya teknik elektronik sistemler üzerine uzmanlık eğitimi alıyor. Bu eğitim program üzerine detay vermiyor. Bilgi verenlerin başı büyük belaya giriyor!
İsrail'de 1993 yılının ilk iki ayında patlayıcı üzerine eğitim görüyor. Kıd. Yüzbaşı Mehmet Keskin var. Gübreden C4 patlayıcılarına kadar zaman ayarlı eğitim. Garip bir İsrail ismi veriyor. 13 kişi görmüş eğitimi.
ABD'de kontrgerilla eğitimi
Daha sonra 1996 yılının sonunda ABD'ye gidiyor. 3 aylık kontrgerilla eğitimi alıyor. Manhattan'da. Üstteğmen İlker Özkay ve Astsubay Şahin Atmaca, Kıdemli Başçavus Fikret Akbulut isimlerini veriyor. Amerika'nın CIA bölümünden Brown Downs adlı birinin ismini veriyor. Kontrgerilla eğitimlerinde destek olmuş. MP 75 silah eğitimi almış. Silahın özelliğini anlatıyor: Fünyeli patlayıcı özelliği olan bir silah. "Türkiye'de gördüğüm eğitimden farklı bir eğitim" diyor. Plastik mermi, boyalı mermi ve sonra gerçek mermilerle eğitim almışlar. Hatta iki kişinin eğitim sırasında yaralandığı bilgisini veriyor. Meziyet, dayanıklılık. Dağ başında 3 ay kendini koruyacak ve ayakta kalacak duruma getirilmesi hedefleniyor.
Son dönemlerde aldığı duyumlara göre Rusya'da da eğitim verildiğini söylüyor.
Daha sonra Manisa Aksaz'da SAS komanda eğitimi almış. 25 kişilik timlerle eğitim alınıyor. İskender Tarlan isimli bir subay. Ordudan sakatlıktan emekli olmuş. Yurtdışındaymış.
SAS eğitiminden sonra Manisa Kırkağaç'ta 3 aylık eğitim alıyor. Fikret adlı bir binbaşı. Kendi deyimi ile "manyak" özelliği alan birinden eğitim almış. "Eğitim sürekli bir hal" diyor. Bitmiyor. Makinanın yağlanması gibi askeriyede eğitim. Sürekli devam ediyor. Daha sonra Bölge'ye gönderiliyor. Yani Kürdistan'a gidiyor. PKK temel olarak hedefleniyor. PKK'ye destek verdiği düşünülen herkes hedefteymiş.
Özel Harp Dairesi'nin emrinde çalışan bu asker, Sivas'taki Madımak Oteli'nin yakılması konusunda çok çarpıcı açıklamalarda bulunuyor.

Özel Harp Dairesi

İlişkide olduğu isimleri ise şu cümleler ile anlatıyor: Fikret Altıoklar, o dönem Jandarma Teknik İstihbarat Daire Başkanı olan Hasan, Atilla Uğur, Hurşit Tolon daha sonra olaylara intikal etti. 94 senesinin sonunda... "Yapılmaması gereken şeyler yapıldı" diyor.
Özel Harp Dairesi'nin özelliğini anlatıyor: "Buzdağının altında bulunan isimler vardır. Bu listede bulunan kişilerden yaklaşık altı tanesi buzdağının altında bulunan isimlerdir. Sizin medyada tanıdığınız insanlar buzdağının üst yüzüdür. Özel Harp Dairesi'nin asıl kuruluş dönemi 80'li yıllardır. Sağ sol davalarından. Özel Harp Dairesi size bayağı eğitim verir. Kendi örgütünün içine kimseyi almaz. Ve eğittiği insanlar genelde kimsesizlerdir. Örgütleme şemasında bir baş, dört tane alt rütbeli subay ve bunlar dediğim gibi hepsi subay statüsünde olan insanlardır. Başta bulunan insan, cumhurbaşkanı ve genelkurmay başkanı dahil kimseyi tanımaz."
Dairenin başında kim var?
Özel Harp Dairesi'nin başında kim var sorusuna şu yanıtı veriyor:
"Şöyle söyleyeyim, Milli Güvenlik Teşkilatı toplandığı zaman verilen bir brifing vardır. Bu brifingde orduda rütbe alacak subaylar ya da kademeli olarak Başbakanlık, Ekonomi Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı gibi. Bu tür olayları belirleyen bir kurumdur. Ve bu insanların belirlediği kişiler dışında hiç kimse bir yere gelemez Türkiye'de."
Özel Harp Dairesi'nin nerede olduğu ve kaç kişiden oluştuğunu ise şöyle anlatıyor:
"Ordunun içinde bu 200 kişinin haricinde kullanılan insanlar da vardır. Eğitim kademeleri vardır. Bu 200 kişilik birim Türkiye'nin beyni diyebileceğimiz bir birim. Burada çalışan, görev yapan insanların hepsi üst statüde olan insanlardır. Genelkurmaylık'ta sadece bir birimleri var bildiğim kadarıyla. Ama Ankara'da Anıtkabir'in altında bir birimleri var. İstanbul'da var, Erzincan'da bir ara kurulması düşünülüyordu ama kuruldu mu bilmiyorum. Üçüncü Ordu Komutanlığı'nın arka tarafında düşünülüyordu ama zannetmiyorum. İstanbul'da Birinci Ordu Komutanlığı'nda, Birinci Ordu Komutanlığı binasının arka tarafında.
İstanbul'daki binaya izin günlerinde geliyordum. Beni kurmay bir albay Faik Ataman kapıdan gelip alıyordu. Birime girdiğimiz zaman zaten girişte cep telefonlarımız dahil her şey kapatılıyordu. İçerde gerekli konuşmalar yapılıyordu, rapor vereceksek raporumuz veriliyordu ve sorularımız cevaplanıyordu."
Sivil infazları gerçekleştirmek
Faaliyet alanları ve temel konseptlerinin sivil infazları gerçekleştirmek olduğunu söylüyor ve çalışma sistemlerini şöyle anlatıyor:
"Sistem şuydu. 93 senesinde kurulum başladı. 93 senesinde Bölge'ye farklı birimlerden insanlar gönderildi. Ben bu insanlardan bir tanesiydim. Gönderilen birinci takım ve ikinci takım hepimiz anti-terör, kontgerilla eğitimi almıştık. Ve patlayıcı uzmanlığı eğitimi almıştık.
Bizim gidiş konseptimiz Bölge'de ilk başta bir kaos ortamı yaratmak, belli başlı isimleri infaz etmekti. 93'teki kurulum 94 yılına kadar tamamen sivil insanları hedef aldı. Bu insanlar dağda bulunan gerilla değildi. Seçilen insanların zaten listeye baktığınız zaman yaklaşık yüzde 80'i aydın insanlar, üniversite mezunu ya da üniversitede okuyan insanlardı.
Gir-böl-parçala, arkasından birimi koy, sevdir ve yönet. Örnek, Tunceli (Dersim) bölgesinde yaklaşık bir ay içerisinde işlenen 30 cinayet. Tunceli'de karakola 300 m. mesafede bir insan kafasından vuruluyor. Bölge OHAL bölgesi, vurulduğu saat 8 ve faili meçhul bulunamıyor. Affedersiniz tuvalete bile gitmek için askerden izin aldığınız bir bölge. Okulların yakılması, at pazarı ve un fabrikasının yakılması var.
25 kişilik timin başında
Bölge'de her tim 25 kişiden oluşur. Birinci timin başkanı bendim. Emir komuta merkezinden bir kişi geride bırakılır geride kalan 24 kişi 12 gruba ayrılır. İkişer kişilik gruptur ve birbirine zimmetlidir.
Üç tim çıkartıldı. Üç tim 75 kişidir. 75 kişiden birer kişi komuta merkezine bırakıldı. Bu kişiler iletişimi sağlar.
Timlerin hepsi Özel Harp Daire Başkanlığı'ndan emir alır. Timlerdeki insanlar birbirini tanımaz, bizim timimiz "kurt timi" idi. "Şahin ve atmaca" vardı.
Benim direkt emir aldığım kişi 93'te Teoman Koman'dı, arkasından Osman Önal geldi. Osman Önal Bölge'de pek ılımlı karşılanmadı. Açık söylemek gerekirse Osman Önal'ın halka karşı çok büyük bir eğilimi vardı. Özel Harp Daire Başkanlığı'nın istediği sistemi uygulamak istemeyen bir insandı.
Tunceli'de olaylar yaptık. Elazığ'da, Tokat'ta, Sivas'ta yaptık. Tokat'ta DEHAP'lı gençler vardı. Dev Genç denen örgüt vardı. Dev Genç'teki insanları birbirine düşürdük.
Katliamı Özel Harp Dairesi örgütledi
"Sivas'ta bir otel yangınına sebep olduk, Madımak'ta. Biz o zaman Erzincan'da idik. Poligon birliğinde ordu komutanlığının hemen arka tarafında. O zaman Teoman Koman vardı ve ordu komutanı bizzat poligon birliğine gelip bir birimin Sivas'a gitmesi gerektiğini söyledi. Helikopterle geldik ve Sivas'a 11 km kala bir mezraya indik. Askeri haritalarda koordinatları 58'e 47.
İki gün öncesinde ordaydık. Madımak Oteli olaylarının çıktığı dönemde.
Bizi ordan iki otobüs aldı. İki grup halinde dağılım yapıldı. İlk etapta biz birinci tim şehir merkezinin dışında bırakıldık.
13 kişiydik, herkes ikişerli gruplara ayrıldı. Bir kişi geride bırakıldı. Ve dağılım yapıldı, 6 grup halinde dağılımımız yapıldı. Halkın arasında bayağı bir dolaşıldı. Sivas Otogarı'nda kontroller yapıldı. Kervan denen bir bölge var otogarın üst tarafında, özellikle İslamcıların bulunduğu bölge. Amaç insanları oraya adapte edebilmekti, Madımak Oteli'nin çevresine. O dönem Aziz Nesin askeriye hakkında çok yazılar yazmıştı ve bulunan insanlar da askeriye hakkında çok bilgi sahibi olan insanlardı ve ellerinde bulunan bazı belgeler olduğu söylendi. Bize belgelerin imha olması gerektiği söylendi. Üç yazar özel hedefti, başlarında da Aziz Nesin vardı. Duyum JİTEM'den geldi.
İslamcıları harekete geçirmek kolay oldu
İslamcıların içine girmek çok basit. İki Kulhuallah bir Bismillah çekersiniz İslamcıların içindesiniz. İslamcıları alevlendirmek çok kolay oldu. Aziz Nesin'in kitapları, sosyal hayatı İslamcıları baştan sona rahatsız eden olaylar.
Sivas çok hassas bir bölge. Alevilik üzerine ya da Aleviler üzerine farklı evraklar sunduğunuz zaman önlerine çok farklı şeyler çıkıyor.
İki gün içerisinde örgütleme yapılamaz, iki gün içerisinde daha farklı insanlar faaliyete sokulur.
Bizim bölgede yaptığımız en büyük olay insanların Madımak Oteli önünde toplandığı zaman taşı atmamız ve geri çekilmemizdir.
Yanlış hatırlamıyorsam altılı gruba ayrıldığımız timde beşinci gruptaki bir arkadaş ilk başta bir mermi sıktı. Ve arkasından molotf kokteylleri, daha sonra Madımak Oteli'nin içerisine girmeye çalışan insanlar oldu.
Askeriye o konuda yetersiz kaldı ve olay beklenenin dışına çıktı.
Bir kişi yakalandı. O dava askeri mahkemeye getirildi. Erzincan İkinci Ordu Komutanlığı'na. İki gün sonra da nasıl olduysa yangın çıktı, dosyalar yandı. Basına sadece orduda yangın eğitimi verildiği yansıdı.
Madımak Oteli'nin yanmasından önceki sahneleri televizyonda görüyorsunuz, silah çeken üç dört kişi var, hepsi farklı tarafa ateş ediyor hiçbiri otele ateş etmiyor.
PKK'nin yok edilmesi için İslamcı örgütler düşünüldü
O dönemde PKK'nin yok edilmesini sağlamak amacıyla İslami örgütler düşünüldü. Bizim Türk insanının belli bir zaafı var. Allah peygamber dediğiniz zaman Türk insanı ayağa kalkar ve ordu bunu çok güzel kullandı.
Toplumu yönetmek istiyorsanız ilk başta bölersiniz. Sivas'taki amaç buydu ve orda beklenilen olmadı. Çünkü ordaki amaç Alevileri ve Sünnileri birbirine düşürmek, kaos yaratmak. Çünkü Sivas bölgede stratejik bir konum taşıyor. Erzurum, Erzincan ve Sivas bunlar askeriye için stratejik önem taşıyan bölgeler. Bölgede bulunan bazı silahlardan dolayı.
Beklenilen olmadı orda Aleviler ve Sünniler bir arada yaptılar yapacaklarını, beklenenin dışına çıktı.
Sivas'taki görevi neydi?
Benim ordaki görevim askeri istihbarat teşkilatının işine yarayacak görüntüleri almak, kişileri tespit etmek ve iletişimi sağlamaktı.
Olay olduğu gün ateş eden insanlardan birisiydim. Bir çatışma esnasında ele geçen 9 mm'lik bir silah. O silahla ateş edildi, hatta Madımak Oteli'nin camlarından bazı kurşunlar çıkarıldı, balistik incelemede gene kayboldu. Çünkü hayalet bir silahı tespit etmeniz kolay değil. Silah tekrar ordu içerisinde kullanıma geçti. Ve en son hatırladığım bu silah gene birkaç olayda kullanıldı.
Biz yapmamız gerekeni yaptık. Halkı ateşledik, halk olaya girdi ve timler bir anda geriye çekilmeye başladı. Ve geldiğimiz yoldan aynı şekilde geri dönüşümüz yapıldı.
Bizim görevimiz sadece kargaşayı çıkartmaktı ama dediğim gibi kargaşa bizim beklediğimizin üzerine çıktı. Yani böyle bir kargaşayı biz bile beklemedik.
Özgür Gündem
http://www.analizmerkezi.com/ozel-harpci-subay-anlatti-madimaki-biz-yaktik-49462h.htm