HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

22 Şubat 2014 Cumartesi

YAZAR KASA FIRLATAN TÜRKİYE'DEN,
UZAYA UYDU FIRLATAN TÜRKİYE'YE..
Gömülü resim için kalıcı bağlantı

FETHULLAH GÜLEN’in ALBÜMÜ-

ALBÜM – 1
New Jersey’de ADL* Başkanı Abraham Foxman İle
09.10.1997




* ADL: Anti-Defamation League
B’nai B’rith’in bir koludur.
Yahudiliğe veya Siyonizme kenarından bile dokunanlara hemen Anti-Semitik damgası vurarak onları büyük bir insanlık suçu işlemiş durumuna düşürerek mahvetmeye çalışan ve her zaman bunu başarmış olan son derece saldırgan bir kuruluştur.
Bu kuruluş aynı zamanda Fethullah Gülen’in bazı kitaplarını bedava basıp dünyanın dört bir tarafına dağıtmaktadır.
ALBÜM-2
Papa Görüşmesi Sırasında Vatikan’da Gezerken
09.02.1998







Papa II. John Paul İle Hediyeleşirken
09.02.1998


Papa II. John Paul İle Görüşme Öncesi Reha Erus İle
09.02.1998

ALBÜM-3
Dünya Kiliseler Birliği CMEP Üyelerini Kabulünde 19.02.1998




Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nda İsrail Hahambaşısı Bahshi Doron İle
25.02.1998

Kültürlerarası Diyalog Sempozyumunda Süryani Lideri Yusuf Çetin İle
07.03.1998

Kültürlerarası Diyalog Sempozyumunda
07.03.1998

ALBÜM-4
Yahudi Liderler Heyeti İle
08.03.1998






Ortaköy Mecidiye Camii’nde Sezer Tansuğ’un Cenaze Namazında
19.03.1998

ALBÜM-5
Vatikan Ankara Büyükelçisi Pier Luigi Gelata ve George Marovitch’in Fethullah Gülen’i Ziyareti
14.04.1997





Vatikan İstanbul Temsilcisi Georges Marovitch’in Fethullah Gülen’i Ziyareti
19.11.1997

ABD’de Kardinal John O’connor İle
12.07.1997
KAYNAK:
http://ozelnot.com/2014/01/29/bu-fotogralar-ne-anlatiyor/

Cemaat evlerinde kalan kızlar Erdoğan'a beddua gecelerini anlattı

22 Şubat 2014
Başbakan Erdoğan, Yozgat'ta seçmene seslendi. Gündeminde cemaat ile muhalefet partileri vardı.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Yozgat Cumhuriyet Meydanı'ndaki seçim mitinginde konuştu.

Erdoğan, 17 Aralık operasyonu sonrası yaşananların asıl hedefinin çözüm süreci olduğunu belirterek, "Paralel örgüt, uçuruma doğru hızla ilerliyor" dedi.

MUHALEFETE YÜKLENDİ
Erdoğan, "Hazreti Peygamber'i, Miraç'tan indirip, kamyonete bindirecek kadar ahlaksızca, edepsizce senaryolar yazılıyor. İşte, CHP ve MHP böyle bir örgütün arkasına takılıyor, böyle bir örgütün oyuncağı haline geliyor" dedi.

CEMAAT EVLERİNDE ERDOĞAN'A BEDDUA
Erdoğan cemaat yurtlarında kendisine beddua edildiğini de söyledi.

Erdoğan'ın konuşmalarının satırbaşları şöyle:

Milli değerlere, milli birlik ve kardeşlik projelerine saldırıldığını belirten Erdoğan, "Kim yapıyor bunları? Devlete sinsince sızmaya çalışan, devlet içinde devlet olmaya çalışan birtakım uluslararası çevrelerin maşası olan, ihanet içindeki bir örgüt yapıyor. Peki bu örgütün yanında kim var? Bu örgütün yanında CHP var. Bu örgütün yanında MHP var. Bu örgütün yanında Geziciler var. Bu örgütün yanında Türkiye'deki her türlü marjinal, sol örgüt, terör örgütleri var. İşte bu paralel örgüt, CHP'yi, MHP'yi, diğer örgütleri arkasına vagon yapmış uçuruma doğru hızla ilerliyor" diye konuştu.

AL GÜLÜM VER GÜLÜM
"Bu örgütün liderinin ses kayıtlarını dinlediniz mi? Dinlediniz mi? Uganda'dan ananaslar gelip gidiyor. Bu ananaslardan haberiniz oldu mu? Manavda satılan ananas değil ha. Bunların cinsi başka" ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Tespihler gelip gidiyor. Bazı iş adamlarıyla, bazı medya patronlarıyla al gülüm, ver gülüm ilişkiler kuruluyor. Hazreti Peygamber'i, Miraç'tan indirip, kamyonete bindirecek kadar ahlaksızca, edepsizce senaryolar yazılıyor. İşte, CHP ve MHP böyle bir örgütün arkasına takılıyor, böyle bir örgütün oyuncağı haline geliyor. Belli ki bu paralel örgüt elindeki ses kayıtlarıyla elindeki görüntü kayıtlarıyla CHP'nin, MHP'nin yönetimini kendi kuklası haline getiriyor. Aynı şeyi Sayın Baykal'a yapmadılar mı? İşte bu örgüt yaptı. CHP'nin diğer bir genel başkan yardımcısına yapmadılar mı? Bu örgüt yaptı. Biz engelledik. MHP'ye yaptılar. Biz engelledik. Ama kıymetimiz bilinmedi."

"GECE SİZE BEDDUA ETTİRİYORLAR DEDİLER"
17 Aralık'ta bunlar türedi. Mesele ne? Mesele başka. Anladık, burada da rant var. Hale bakın. Bakıyorsunuz çıkıyorlar beddua. Bir Müslüman bir Müslümana beddua eder mi ya? Şu anda bugün Yozgat'ta yanıma bir grup geldi, genç kızlarımız. Başbakanım biz onların evlerinde kalıyoruz bu evlerde bizi gece ibadete kaldırıyorlar bu gece saatinde size beddua ettiriyorlar" dediler.

İNTERNET YASASI
Erdoğan, internet yasasını bunun için çıkardıklarını vurgulayarak, "Gene anlamak istemiyorlar. Varın anlamayın. Biz, çocuklarımızı, genç kuşaklarımızı, bu ahlaksız yayınları engellemek için bu adımı attık. Bu yola kararlı bir şekilde devam ediyoruz, devam edeceğiz. Çünkü yola çıkarken ne dedik? 'Durmak yok, yola devam' dedik. Aynen böyle devam edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

GEZİ OLAYLARI
Gezi odaklı olaylara da değinen Erdoğan, "Dolmabahçe'de Bezmialem Valide Sultan Camii'ni nasıl kullandıklarını o esnada gördünüz" dedi.

Erdoğan, bir yerden düğmeye basıldığını CHP ve MPH'nin aynı konuyu gündemlerine taşıdığını anlattı.

Başbakan Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye seslenerek, "Ey Bahçeli... Gezici vandalları, anarşistleri, terörü, marjinal sol grupları savunmak sana mı kaldı? Gezi olaylarını, o şehirleri yakan yıkan, duvarlara hakaretler yazan edepsizleri savunmak sana mı kaldı? 'Zulüm 1453'te başladı' diye duvarlara yazılar yazan o hainleri savunmak ey Bahçeli sana mı kaldı? Başörtülü bir kızımıza yapılan saldırıyı savunmak, bunun avukatlığını yapmak ey Bahçeli sana mı kaldı? Bu nasıl bir milliyetçilik anlayışı, bu nasıl bir tarih, bu nasıl bir ecdat anlayışı? Hatırlayın, 2011 seçimlerinde kendilerine şantajlar yapıldı. Onun öncesinde 2010'da aynı şekilde CHP'ye bunlar yapıldı. Bir tuzak kuruldu ve CHP'ye işte bu genel müdür böyle getirildi" diye konuştu.

CHP'YE ŞANTAJ YAPILIYOR
Şu anda da CHP'ye aynı şantajların yapıldığını dile getiren Erdoğan, AK Partiye'de şantaj yapmaya çalışıldığını ancak buna boyun eğmediklerini ve eğmeyeceklerini ifade etti.

"Bu ülkeyi, o ses kayıtlarına, o şantaj çetesine teslim etmeyeceğiz. Dik duracağız ama diklenmeyeceğiz. Demokrasiyi, milli iradeyi, istiklalimizi, hürriyetimizi, namusumuz, şerefimiz gibi muhafaza edeceğiz" diyen Erdoğan, Yozgat'ın, 30 yıl terörün en büyük acılarını çektiğini aktardı.

Yozgat'ta kına yakılarak, arkalarından dualar edilerek nice ana kuzusunun askere gönderildiğini vurgulayan Erdoğan, 30 yıl boyunca o ana kuzularının, yiğitlerin, kahramanların, şehitlik mertebesine ulaşarak ay yıldızlı bayrağa sarılı tabutlarda Yozgat'a geldiklerini belirtti.

BOYUN EĞMEYECEĞİZ
Erdoğan, nice ocakların söndüğüne, annelerin oldukları yere yığılıp kaldığına, babaların yüreğinin yandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"İşte biz 30 yıl devam eden bu terörün inşallah şu anda sonuna geliyoruz. Bir yılı aşkın süredir Yozgat'a, diğer 80 vilayete acı haber gitmiyor. Ülkemizin 780 bin kilometrekaresinde hamdolsun barış, huzur, bahar havası yaşanıyor. İşte bu paralel örgüt ve onun esaret altına aldığı kalemler bu barıştan, bu bahardan, bu huzur ve kardeşlik ortamından çok rahatsızlar. Çünkü bunlar kandan besleniyor. Doğuya, Güneydoğu'ya gidiyor, terör örgütüne 'silaha sarılın' diye çağrı yapıyorlar. Batı'ya, Kuze'ye, Güney'e, Orta Anadolu'ya geliyor, buradaki vatandaşımı kışkırtmaya çalışıyorlar. Kan akmıyor olmasından çok rahatsızlar. Gözyaşı akmıyor, bundan çok rahatsızlar. Türkiye büyüyor, gelişiyor, kalkınıyor, zincirlerini kırıyor bundan çok rahatsızlar. Biz, buna boyun eğmeyeceğiz. Benim aziz milletim bu tuzağa aldanmayacak. Bu tuzağı inşallah alt üst edeceğiz"

Sadece AK Parti'ye değil, CHP'ye, MHP'ye ve diğer tüm siyasi partilere gönül verenlere de seslendiğini dile getiren Erdoğan, "Milli değerlerimize, kurumlarımıza, ekonomimize, büyük Türkiye ideallerimize yapılan saldırıyı lütfen görün. Sergilenen ihaneti, sergilenen alçakça tavırları, şantajı, saldırıları, kumpası lütfen görün" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, 17 Aralık'tan bugüne kadar yapılanların tamamının Türkiye'ye zarar veren, Türkiye düşmanlarını da sevindiren girişimler olduğunu ifade ederek, 30 Mart'ın, yeni bir istiklal mücadelesinin zafer günü olduğunu söyledi.

Kim ne derse desin kararın 30 Mart'ta halkta olacağını dile getiren Erdoğan, "Siz vereceksiniz kararı. Yeni Türkiye idealinin, büyük Türkiye idealinin güç kazanacağı gündür 30 Mart. Onun için çok çalışmaya var mıyız? Çok gayrete var mıyız? Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Sandıklarda sandık müşahitleri olarak, sandık kurulu üyeleri olarak, birçok oyunlar oynanabilir bu oyunlara siz müsaade etmeyeceksiniz" ifadesini kullandı.
http://www.timeturk.com/tr/2014/02/22/cemaat-evlerinde-kalan-erdogan-a-beddua-gecelerini-anlatti.html#.UwkZ51o5nDc

Nur talebesi Badıllı: CIA Gülen'i kullanıyor

21 Şubat 2014
Bediüzzaman Said Nursî'nin talebelerinden Abdulkadir Badıllı, Gülen'in neden Amerika'da yaşadığına yönelik soruya şu cevabı verdi: "Tahmin ediyorum; CIA onu bırakmıyor, kullanıyor. İsmini hatırlamıyorum ama bir istihbaratçıya; 'CIA bizi kullanıyor, biz de onları kullanıyoruz' demişti.

Bediüzzaman Said Nursî’nin talebelerinden Abdulkadir Badıllı Hocaefendi, Müslümanlarla lânetleşme olmayacağını belirterek, Fethullah Gülen’in bedduasının kendilerine döndüğünü söyledi. Abdulkadir Badıllı’nın verdiği cevaplar şöyle:

- Üstadın talebesi olmak demek bir nevi onun izinden gitmek demektir. Üstad, memleket dertleri ile uğraşmış bir insan... Fakat Fethullah Gülen yıllardır Amerika’da. Sizce neden dönmüyor?

Bu anlamda birçok görüş var. Kimi diyor ki; Amerika’nın, CIA’sı ile birleşerek beraber hareket ettiğinden dönmüyor. Türkiye’de birkaç sıkıntısı vardı. Mesela birkaç mahkemesi vardı. Beraat etti. Askerler kendisini arıyordu. O askerler şimdi tutuklandı, hapiste. Şimdi niçin gelmiyor; ben de bilmiyorum. Tahmin ediyorum; CIA onu bırakmıyor, kullanıyor. Mesela Mavi Marmara Gemisi için “Yanlış bir hareketti” yorumu yaptı. Madem büyük bir alimsin, dahi bir siyasi isen, neden daha gemi yola çıkmadan böyle bir uyarı yapmadın? İsmini hatırlamıyorum ama bir istihbaratçıya şöyle demişti: ‘CIA bizi kullanıyor, biz de onları kullanıyoruz...’

- Fethullah Gülen’in Vatikan’a, ABD’ye, Papa’ya karşı hoşgörülü davranırken; Müslümanlara karşı mesafali davranışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Birkaç yıl önce Amerika’da İslâm aleminin fiilen varlığı söz konusu olmadığına dair bir beyanat verdi. Ona göre Hıristiyanlar vardır. Hıristiyanlar niçin vardır? Çünkü zengindir, silahı vardır. Bu nedenle de zayıf olan İslâm alemi ile işbirliği yapmak yerine, Amerika ve İsrail ile işbirliği yapıyor. Ben de buna şaşırıyorum.

- Bediüzzaman’a göre siyasete nasıl bakılmalıdır?

Üstadın siyasete karıştım dediği ve bu anlamda makaleler yazması, nutuklar okumasından ileri gelen bir siyaset anlamıdır. Fakat kendisinin bir reis, bir parti başkanı olma durumu yoktur, istememiştir. Sadece İslâmiyeti, Kur’an’ı siyasilere karşı müdafa etmek ve anlatmak üzere birtakım çalışmaları olmuştur. Biz Risale-i Nur talebeleri siyasete uzaktan bakarız. Seçim zamanı geldiğinde hangi parti memlekete faydalı olacaksa oyumuzu ona veririz. Onların iç işlerine karışmayız. Üstad Hazretleri; “Eğer bir partinin bize az bir faydası varsa, onların aleyhinde bulunmayalım” diyor. En son dersinde söylemişti bunu. Üstad “Siyaseti tamamen bırakın” demiyor. Hatta bazıları kendi şahsı adına siyasete de girebilir. Ama bütün Nur Cemaati adına bir siyaset olmaz, diyor.

‘MEVCUT HÜKÜMETİ YALVARTMAK İSTİYOR’

- Fethullah Gülen’in bu kadar siyasete müdahale etmesini ve devletin birçok kademesine adam yerleştirme gayretini nasıl yorumlamak gerekiyor?


Kafasında bir niyeti var. Türkiye’de olduğu dönemde öğrencilerine İslâmî yaşamdan taviz verilme noktasında söylemleri olmuştur. Bunun sebebi, devlet dairelerine yerleşebilmek içindir. Bunun gayesi de ileride bir inkılap yapmak ve bugün olduğu gibi, hükümeti ele geçirmeye çalışmak. Başka bir şey değil bana göre. Kendisi başka bir şekilde izah etse de, bunlar makbul değildir. Fethullah Gülen, mevcut hükümeti yalvarttırmak istiyor.

- Bediüzzaman Hazretleri’nin CHP’ye bakışı nasıldı?


Mesuliyeti % 5’ine vermiştir. Yani hepsi dinden çıkmıştır, demiyordu. Tabanındaki saf niyetli halk kitlesinin mesul olmadığını söylerdi.

‘MENFİ DOLAPLARI ÇEVİREN FESAT KOMİTESİDİR’

- Gülen’in arkasından giden birçok samimi insan var. Onlara özeleştiri yapmak manasında ne söylenebilir?


Bu grup içinde esnaftan, halktan birçok samimi insan var. Bu insanlar Risalelere karşı da samimidirler. Bizi ziyarete gelen, dinlemeye gelen birçok insan var. Fakat bu işin içine bir fesat komitesi girmiş. Bu menfi dolapları çeviren, o komitedir. Yoksa geri kalan samimi insanlar mesul değiller. Bilmiyorlar çünkü. Eğer Fethullah Gülen, Üstadın yolundan gitmiş olsaydı; şimdiki cemaati de sağlam bir cemaat olurdu. Bir kalabalık var, para var, okulları da var. Kendileri buna çok güveniyor.

- Fethullah Gülen’in CHP ile Koç’la Amerika İsrail bağlamında çok sıcak ilişkileri olduğunu biliyoruz. Bunu nasıl yorumlamak gerekir? Yurtdışında açılan okullar için bir Müslüman şahsiyetin bu anlamda bir işbirliği yapması doğru mudur?
İşin içinde bir gizem var. Suudi Arabistan, Suriye gibi birkaç yer dışında her yerde okul açmıştır. Abdullah abi (Abdullah Yeğin) diyor ki; Yahudiler ne derse, o da onu yapıyor. Amerika ile İsrail ile özdeşleşmiş olması çok gariptir. Bu durumu çok şüphe veriyor. Gülen’in bir din alimi iken çirkef siyasetler içine girmesi çok gariptir. Niyeti iyi olabilir. Ama fiiliyatı iyi görünmüyor.

- Bugüne kadar Gülen Grubu her anlamda Başbakan Erdoğan’ı destekliyordu. Bir anda ne oldu da tam tersi bir tutum içine girdiler? Yayın organlarını takip ediyor musunuz, bu yayınlarındaki değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?


Bazen haberlerini izliyordum. Dershane meselesinden sonra aleyhte konuşmaya başladılar. Televizyonlarıyla, yayınlarıyla, gazeteleriyle, dergileriyle hükümetin üzerine hücum ettiler. Çünkü dershaneler kapatılınca kendilerinin suyu kesilecek. Mesela gazetelerinin bu kadar tirajının fazla olması talebeleri abone etmeleri ve buna mecbur bırakmalarıdır. Kendilerinin öyle fazla oyları yok ve çok tesirleri olmayacak. Çevremde gözlemlediğim kadarıyla insanlar da cemaatten çekiliyor.

‘SİYASİ BİR CEMİYET GİBİ OLDULAR’

- Gülen hareketi bir kimlik hareketi midir? Türkiye’de ılımlı bir Müslüman oluşturmaya mı çalışıyorlar? Bir cemaat midir, hizmet hareketi midir, cemiyet midir?


Bunlar başlangıçta iyi idiler. Siyasi bir cemiyet gibi oldular. Bilahere. Böyle bir cemiyet şekline dönüşmeleri daha çok Risale-i Nur’dan uzaklaşmaları demektir. Zaten Risale-i Nurla fazla bir alakaları kalmamıştır. Sadece Nurdan birkaç kelimeyi kullanıyorlar.

- Fethullah Gülen’e bir mesajınız var mı?
Fethullah Gülen, son vaziyetleri ile birilerinden emir alan bir insan konumundadır. Kendi iradesi ile hareket etmiyor. Bu davranışlarından mesuldur. Eğer alimse, mertse, yiğitse gelsin memleketinde yaşasın ve bu topraklarda vefat etsin. Onu orada bağlayan bir kuvvet var ve o kuvvete boyun eğmiş. Kendi iradesini CIA’ya kaptırmıştır sanki!.. Benim son olarak Fethullah Gülen’den isteğim Risale-i Nurları artık tahrif etmesinler. Onun lisanı Kur’anî bir lisandır. Değiştirmeyi, yani tahrifi devam ettirirlerse çok tokat yiyecekler. Risale-i Nuru seviyorsanız kendisini okuyun, sevmiyorsanız uğraşmayın.

Yeni Akit

Erdoğan'a mesaj: Bu şarkıyı inandığım dava adamına yazdım


22 Şubat 2014
 
AK Parti'nin yerel seçimde kullanacağı şarkı Dombra'nın sözlerini Erdoğan'a uyarlayan Işılak, "Başbakan çok dobra bir adam. Bu şarkı da ona yakıştı' dedi.

AK Parti için geçtiğimiz yıllarda hazırladığı kampanya şarkıları büyük beğeni toplayan sanatçı Uğur Işılak, 30 Mart seçimleri için hazırladığı “Dombra” isimli parçayla Türkiye’nin gündemine oturdu. Nogay Türklerine ait ezgiye yeniden söz yazıp Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a uyarlayan Işılak, şarkıyı tüm Türkiye’nin sahiplendiğini söyledi. Sözleri, inandığı bir dava adamına yazdığını anlatan Işılak, şarkının hazırlanması dönemini ve sonrasında yaşananları AKŞAM’a anlattı:

- Dombra’nın hikayesi nedir? Nereden aklınıza geldi? Dombra, Nogay Türklerine ait bin yıllık ezgi. Dombra ismi telli bir çalgıdan geliyor. Sahibi belli değil. Anadolu’da böyle binlerce eser var. Bu ezgiyi daha önce de defalarca dinledim. Bir gün Arter Ajans’ın sahibi Erol Olçak ile otururken, şarkıyı değerlendirdik. İkimiz de çok beğendik. Hemen bir saatte söz yazdım. Şarkı böyle ortaya çıktı. Sayın Başbakan çok dobra bir adam. Dombıra da kendisine çok yakıştı.

- Başbakan Erdoğan isminin çok fazla geçmesine ilişkin eleştiriler var. Eskiden padişahlara methiyeler ve şiirler yazılırdı. Sözlerinde fazla mübalağa yapılırdı. Oysa benim yazdığım sözlerin bir tek kelimesinde mübalağa yok. İnandığım bu sözleri, inandığım bir dava adamına yazdım. ‘Ezilenlerin gür sesidir o. Suskun dünyanın hür sesidir o. Göründüğü gibi olan, gücünü milletten alan Recep Tayyip Erdoğan.’ Söyler misiniz bu sözlerin neresi mübalağa? Buradaki özelliklerin hangisi Başbakan'da yok? Her şey doğal seyri içinde. Ne bir fazla, ne bir eksik. Ben, inanmadığım bir kişiye söz yazmam. Sayın Başbakan’a inandığım için yazdım. İnanmazsam tek satır yazmazdım. Sayın Başbakan’ın yazdığım tüm sözleri hak ettiğine inanıyorum.

- Başbakan sözlere nasıl tepki verdi? ‘Bu sözler benimizi çok fazla okşamıyor mu?’ diye bir mahcubiyeti oldu. Biz de kendisine, ‘Sizi sevenlerin bir duygu tercümesi’ dedik. Zaten dinledikten sonra herkes çok beğendi. Her şey birbirleriyle çok iyi örtüştüğü için de tüm Türkiye sahiplendi. Bu şarkı Başbakan’a olan sevginin bir tezahürü olan bir eser.

- Başbakan hazırladığınız melodiyi önceden dinledi mi? Sözlerini gördü ama melodiyi ilk kez Ankara Arena’daki tanıtımda dinledi. Çok beğendi ve duygulandı.

- Eserin sahibi Arslanbek Sultanbekov’un izninin alınmadığı şeklinde eleştiriler var. Sözleri Arslanbek Sultanbekov’a ait. Ama ezgi anonim. Eserin adını değiştirmedik. Bizi hırsızlıkla itham edenler, ahlaksızlık yapıyorlar. Bugüne kadar 500’den fazla eser ürettim. Bizim, böyle şeylerle işimiz olmaz. Eser için 10 gün stüdyoda çalıştım. 5-6 versiyonunu hazırladık.

İşte o şarkı
Ezilenlerin gür sesidir o /
Suskun dünyanın hür sesidir o
Göründüğü gibi olan /
Gücünü milletten alan
Recep Tayyip Erdoğan
Halkın adamı Hakk'ın aşığı /
O milyonların umut ışığı
Mazlumlara sırdaş olan /
Gariplere yoldaş olan
Recep Tayyip Erdoğan
Oldu her zaman sözünün eri / Çıktığı yoldan dönmedi geri
Kararlıdır davasında /
Anaların duasında
Recep Tayyip Erdoğan
Sözü dosdoğru yoktur riyası / Zalimlerin korkulu rüyası
İnandığı yolda gider /
Yıllardır beklenen lider
Recep Tayyip Erdoğan

http://www.timeturk.com/tr/2014/02/22/erdogan-a-mesaj-bu-sarkiyi-inandigim-dava-adamina-yazdim.html#.UwkYqFo5nDc

Aydın Doğan ile ilgili bombayı Yiğit Bulut patlattı!


22 Şubat 2014
 
Yiğit Bulut: Ben şimdi açıklıyorum. Asıl havuz 1994 yılında kuruldu.90 günlük sürede %50 net faizle bono çıkarıldı. Bu havuza devlet varlığının yarısı aktarıldı. Ve bu havuzdan Türkiye'nin sanayi ve medya şirketleri el değiştirdi.

17 Aralık Operasyonu ve sonrasında yaşanan gelişmelerin masaya yatırıldığı programda,tarihten örnekler veren Başbakan Erdoğan'ın Ekonomi Başdanışmanı Yiğit Bulut, çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.

"ASIL HAVUZ 1994 YILINDA KURULDU, DEVLET VARLIĞININ YARISI SOYULDU"
17 Aralık Operasyonu'nun ardından 41 işadamı ile ilgili ikinci operasyonun yapılmaya çalışıldığına dikkat çeken Yiğit Bulut " Kamuoyunun bilmediği bir şey söyleyeyim, eğer o operasyon yapılabilseydi, arkasından Türkiye'nin büyük projeleri ile ilgili tedbir kararları alınacaktı. Türkiye'nin büyük projeleri 3. Havalimanı, Kanal İstanbul, 3.Boğaz Köprüsü, nükleer santraller bütün bunların durdurulması ile ilgili süreç başlatılacaktı. Hani bugün diyorlar ya "Havuz Kurdunuz, Onu Sattınız, Bunu Aldınız ". Ben şimdi açıklıyorum. Asıl havuz 1994 yılında kuruldu. 90 günlük sürede %50 net faizle bono çıkarıldı. Bu havuza devlet varlığının yarısı aktarıldı. Ve bu havuzdan Türkiye"nin sanayi ve medya şirketleri el değiştirdi."Tansu Abla" dedikleri devletin varlığının yarısını 5 bin kişiye verdi. Bu resmen bir soygundur. Bu kadar açık konuşuyorum.Dedi..

"ÖNLERİNE ÇIKABİLECEK HERKESİ KATLETTİLER"
1994 yılında devletin soyulduğunu belirten Başbakan Başdanışmanı Yiğit Bulut "Bütün bunlar olmadan önce 1993 yılında, Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis,Gazeteci Yazar Uğur Mumcu, Devlet Bakanı Adnan Kahveci, Cumhurbaşkanı Turgut Özal katlediliyor. İlk önce karşılarına çıkabilecek herkesi katlediyorlar. Arkasında da devletin varlığının %50 sini kendi taraflarına transfer ediyorlar." şeklinde konuştu...

"BU SON SAVAŞ, MİLLİ İRADE TECELLİ ETTİĞİ ZAMAN YERLEŞİK DÜZEN YOK OLACAK"
Paralel yapının millete çok iyi anlatılması gerektiğine vurgu yapan Yiğit Bulut "Bakın bu kendini devlet sanan yapı altındaki, paralel yapılanma 1933'te başlıyor. Bu yapıda ne var ? Burada finans var. Burada banka var. Burada manevi unsurlar var. İngiltere"den gelen kalıplarla kurulan ve burjuvazi devrimi yapmak için ortaya atılan montaj sanayi var.Bu paralel yapı 1933"te başlıyor.Bugüne kadar hep çıktılar, istediklerini aldılar, yeraltına indiler. Çıktılar Menderes'i astılar.Türkiye'ye istedikleri her türlü ekonomik kağıdı imzalattılar.1961"de Türkiye IMF"ye teslim oldu.

İçerideki taşeronlar tekrar yeraltına döndü.1970'de çıktılar, 1980 darbesinde çıktılar. 1993-1994"te çıktılar. 2001 krizinde çıktılar.2003"te Süleymaniye"de çıktılar.Hep çıktılar.2001 krizinde Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin en büyük kapitülasyonlarını aldılar. Bu son dönemeç. Açıkça kılıçlarını bilediler Başbakan'a TC Devletine açıkça savaş ilan ettiler. Bu savaşta bu kez milli irade kazanacak. 1933'ten sonra böğrümüze yerleşen yerleşik düzenden kurtulmamız gerekiyor..Paralel yapı ile birlikte hareket eden mütedeyyin insanlara sesleniyorum, 10 yıl sonra başınızı taşlara vurmamak için bugün kimlerle birlikte hareket ettiğinize dikkat edin. Uyarısında bulundu..

"KÜRESEL YAPININ YOK ETMEK İSTEDİĞİ ÜÇ LİDERDEN BİRİ BAŞBAKAN ERDOĞAN"
"Dünya"da küresel yapının yok etmek istediği 3 lider var" diyen Başbakan Başdanışmanı Yiğit Bulut: Bir tanesi Obama, Bir Tanesi Putin diğeri de Başbakan Erdoğan. Çünkü yeni dünya içindeki vahşi kapitalizm ulus devletleri , güçlü liderleri değil, dağılmış ülkeleri ve güçlü şirketleri sever.Yani istiyorlar ki burada güçlü bir lider olmasın.2001 krizi gibi paramparça edelim.Rusya"da güçlü lider olmasın.Rusya"yı paylaşalım.İstiyor ki ABD"de Obama gitsin.Onun yerine eskisi gibi finansal entelektüel seviyesi düşük tam tersi askeri sanayi kompleksinin pompaladığı bir adam gelsin Amerika savaş makinesini harekete geçirsin, Ortadoğu"yu kana bulasın. Petrolü 200 dolara, altını 2 bin dolara götürsün.Bu kadar açık bu oyun.Putin, Obama, Erdoğan.Bu üçgeni yok etmek için şuanda Dünya"da bir oyun dönüyor.Dedi...

"ZAMAN TÜRK HALKININ TÜRK ORDUSUYLA KUÇAKLAŞMA ZAMANI"
Paralel yapının devlet kurumlarına nifak sokmak için her yola baş vurduğuna dikkat çeken Yiğit Bulut:"Madem orduyu 1960 yılında olduğu gibi kullanamıyoruz O halde linç edelim" dediler. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ"u terör örgütü lideri gösterdiler. Zaman Türk Halkının Türk Ordusuyla Kucaklaşma Zamanı. Milli irade yerleşik düzeni boğazından tutup köşeye sıkıştırdı ve bu milli iradenin tecellisi ülkeyi tamamen kaplayacak şekilde genleşiyor. Milli irade tecelli ettiği zaman yerleşik düzen yok olacak ve bu yerleşik düzen yok olmadan önce bütün unsurlarıyla 100 yıldır geliştirdiği silahlarla şuanda hükümete, devlete ,millete saldırıyor. MİT" te bir bağımsızlık savaşı var.. Hazinede bağımsızlık savaşı var. Bir bağımsızlaşma Türkiye adına bir ayakta durma savaşı var. Bu ülkenin insanı için, "İğrenç ben bu insanlarla aynı oyu nasıl kullanırım" diyen insanlar bu ülke de söz sahibi oldu. Türk halkı bunu görsün. Bu millet kendi kaderini eline alacak ve kendini küçük görenleri hakir görenleri kullananları aşağılayanları bertaraf ederek kendi kaderini eline alıp tam bağımsız güçlü bir Türkiye 2023 hedefine yürüyecek. Bu siyasi bir hedef değil. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti"nin hedefi. Şeklinde konuştu…
http://www.timeturk.com/tr/2014/02/22/aydin-dogan-ile-ilgili-bombayi-yigit-bulut-patlatti.html#.UwkX3lo5nDc

Cemaatin kaset kumpası belgeleri ortaya çıktı!

22 Şubat 2014
MHP'li İhsan Barutçu'ya yapılan kumpasın belgeleri gün yüzüne çıktı...

Star'da yer alan habere göre; Kaset komplosu nedeniyle partisinden ihraç edilen MHP'li İhsan Barutçu, 2011 seçimleri öncesinde yasal kılıfla 2 ay dinlendi, sonra da özel hayat görüntüleri internete servis edilmişti. STAR MHP'ye yönelik şantaj kasetlerinin kaynağına ulaştı.

Belgeler MHP'li Barutçu hakkında kasetlerden 2 ay önce paralel savcıların aldığı dinleme ve tekzip kararını tarihi imzası ve mührüyle tartışmasız bir biçimde ortaya koyuyor..

İşte o belgeler:







http://www.timeturk.com/tr/2014/02/22/cemaatin-kaset-kumpasi-belgeleri-ortaya-cikti.html#.UwkXUFo5nDc
ALLAH'TAN KORKUN
Gömülü resim için kalıcı bağlantı

Ahmet Kaya ERDOĞANI Cezaevine Uğurladı




Paralel TÜBİTAK Kurmuş

TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Palaz’ın “baskılara direndiğim için görevden alındım" yalanı çöktü. Palaz’ın usulsüz personel alımı yaptığı için görevden alındığı ortaya çıktı.
Paralel TÜBİTAK Kurmuş
22 Şubat 2014

Geçtiğimiz günlerde görevden alınan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkan Yardımcısı ve Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi Başkanı Dr. Hasan Palaz'ın yalanı yatsıyı bile göremedi.
Palaz'ın paralel medyada manşetten verilen bu yalanın aksine, TÜBİTAK'a usulsüz personel alımı yaptığı ve usulsü prim dağıttığı gerekçesi ile görevden alındığı ortaya çıktı. Hakkında idari soruşturma da başlatılan Palaz'ın, 17 Aralık tarihli derin operasyonunun ardından Bilim ve Sanayi Bakanı Fikri Işık'ın, talimatlarına aykırı olarak 148 yeni personeli işe başlattığı belgelerle kanıtlandı. 

ELEMANLAR PENSİLVANYA REFERANSLI
Palaz tarafından 1 Ocak 2014 tarihinden sonra işe başlatılan 148 personelin ağırlıklı bölümünün "Pensilvanya" referanslı olduğu belirtiliyor. Akşam gazetesinden Erdal Şimşek'in haberine göre; YÖK tarafından denkliği kabul edilmeyen yurtdışındaki bazı üniversitelerden mezun olan isimler ila 3 bin 500 TL ile 4 bin TL arasında maaş bağlanan lise mezunları da var.

İKİNCİ VUKUAT USULSÜZ PRİM
Akşam'ın haberine göre, Hasan Palaz'la ilgili soruşturmanın ikinci ayağını ise TÜBİTAK personeline yapılan usulsüz prim ödemesi oluşturduğu öğrenildi. Buna göre Palaz, Kurum'un 2014 yılı performansına göre hak edilecek olan primi, görevden alınmadan kısa süre önce toplu olarak personele ödedi. TÜBİTAK kaynakları sözü edilen toplam prim tutarının 20 milyon TL civarında olduğunu ifade etti. Usulsüz prim ödemelerinin, adı paralel yapı ile anılan malum bankanın nakit sıkıntısı yaşadığı döneme denk gelmesi de dikkat çekti.

BASKI GÖRDÜĞÜNÜ İDDA ETMİŞTİ
"Usulsüz personel alımı" ve "Usulsüz prim ödemesi" gerekçesi ile TÜBİTAK Başkan Yardımcılığı ve BİLGEM Başkanlığı görevlerinden alınarak hakkında idari soruşturma başlatılan Palaz, paralel medyaya yaptığı açıklamada, Başbakan Erdoğan'ın çalışma ofisinde bulunan dinleme cihazına ilişkin raporunun beğenilmediğini ileri sürerek, "Değiştirmemi ve istedikleri şekilde bir rapor hazırlamamı istediler. Kabul etmeyince baskılar başladı ve görevden alındım" iddialarında bulunmuştu.
http://www.habervaktim.com/haber/361985/paralel-tubitak-kurmus.html

Arınç'tan İlginç Çıkış!

İngiltere'de bir dizi temaslarda bulunan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Cemaat ve Hükümet arasındaki gerilime değindi. Arınç cemaatin yaptığı işlere atıfta bulunarak "Onların çalışmalarını beğenirim" dedi.
Arınç'tan İlginç Çıkış!
22 Şubat 2014
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Son yaşadıklarımız yenilir yutulur şeyler değil. Umarım hocaefendi de hocaefendiye bağlı olan insanlar da bu güzel hükümeti, ülke için gece gündüz çalışan hükümeti yıpratmak isteyen, itibarsızlaştırmak isteyen, bir ay sonra yapılacak seçimler öncesinde oy kaybına uğratmak isteyen, daha sonra da tökezleştirmek isteyenlerle yolunu ayıracaktır" dedi.
Türkiye'deki hukuk sisteminde herhangi bir aksama olmadığına da işaret eden Arınç, "Tarafsız ve bağımsız bir yargı görevine devam ediyor. Yatırımcıların kaybedecek hiçbir şeyi yok, kazanacak çok şeyi var" diye konuştu.
Çeşitli temaslarda bulunmak üzere iki günlük ziyaret kapsamında İngiltere'de bulunan Arınç, TRT Türk kanalında yayınlanan bir programa katılarak, gündeme dair soruları yanıtladı.
İngiltere'de oldukça yoğun bir program gerçekleştirdiğini belirten Arınç, finans kuruluşları, gazeteciler, resmi temsilciler ve Türk toplumundan kişilerle çok verimli görüşmelerde bulunduğunu söyledi. British Museum'u da ziyaret ettiğini aktaran Arınç, ayrıca Anadolu Ajansı'nın Londra ofisinin açılışına da katıldığını belirtti.
TÜRKİYE'YE DIŞARIDAN BAKMAK LAZIM
Türkiye'nin çok itibarlı bir devlet olduğunu vurgulayan Arınç, "Türkiye'ye dışarıdan bakmak lazım. İçeride dedikoduların fazlaca, eleştirilerin ise eleştiri sınırlarının ötesinde, yakmak yıkmak gibi girişimlerle olduğunu görüyorum" ifadesini kullandı.
BİZ BU SIKINTILARIN YÜZDE 1'İNİ YAŞAMADIK
Arınç, global ekonomik krizden, ABD'den Avrupa ve Uzak Doğu'ya kadar çok sayıda ülkenin derinden etkilendiğine dikkati çekerek, ekonomik krizlerin siyasi sonuçlar da doğurduğunu ve bu süreçte en az 6 ülkede hükümet değişikliğine gidildiğini anımsattı. Arınç, şöyle devam etti:
"Biz, bu sıkıntıların belki yüzde 1'ini bile yaşamadık. Bunun altında kendimize olan özgüvenimiz yatıyor. Büyümede Avro Bölgesi'ndeki herkesten öndeyiz, işsizlik yüzde 10'lar seviyesinde. Dolarda yükselme oldu, bu durum kısmen FED, kısmen iç sebeplerle açıklanabilir. Ancak sadece son 15 günde 4 milyar dolar doğrudan yatırım geldi.Türkiye küresel sermayenin cazibe merkezi, işler yürüyor. Kaptanın iyi olması, dalganın yüksek olması karşısında bizi endişelendirmedi. Kaptan da iyi, gemi de yüzmeye devam ediyor."
YABANCI SERMAYENİN ENDİŞESİ YOK
Arınç, Türkiye'de yaşanan son olaylar sebebiyle yabancı sermayenin ülkeden çıkmadığını söyledi. Yabancı sermayenin bir endişe taşımadığını dile getiren, "İngiltere'de görüştüğüm kişiler, Türkiye'de güven ve istikrarın devam edeceğini düşünüyorlar. Yabancı sermayenin herhangi bir endişesi yok" dedi. Hukuk sisteminde de bir aksama olmadığını vurgulayan Arınç, "Tarafsız ve bağımsız bir yargı görevine devam ediyor. Yatırımcıların Türkiye'de kaybedecek hiçbirşeyi yok, kazanacak çok şeyi var" değerlendirmesinde bulundu.
Bir soru üzerine Türkiye-Japonya arasındaki ekonomik ilişkilere de değinen Arınç, iki ülke arasında her şeyden önce tarihten gelen dostluk ve kültür ilişkisinin bulunduğunu belirtti. Arınç, Japonya Başbakanı Shinzo Abe'nin bir yılda iki kez Türkiye'yi ziyaret etmesinin ilişkilerin boyutu açısından önemli bir gösterge olduğuna değinirken, "Japon teknolojisi de sermayesi de bizim için önemli. İki ülke arasında serbest ticaret anlaşmasının en geç nisanda imzalanması konusunda başbakanlarımız mutabakata vardı" ifadesini kulandı.
Arınç, Chatham House'da yaptığı konuşmada, "Gülen cemaati ile hükümet arasındaki tartışmanın son bulacağına" dair sözlerinin hatırlatılması üzerine, bu açıklamasının bir temenniden öte inandığı bir gerçek olduğunu belirtti.
CEMAATİN ÇALIŞMALARINI BEĞENİRİM
Kendisinin hem hükümet üyesi hem de bu cemaatle geçmişten bu yana ilişkisi devam eden biri olduğunu belirten Arınç, şöyle devam etti:
"Onların çalışmalarını beğenirim, takdir ederim. Bugüne kadar siyasi hayatımda da özel hayatımda da pek çok çalışmalarına yakınen şahit oldum. Ne var ki Türkiye'de birkaç aydan bu yana bir tartışma var. Hükümetimiz haklı olarak kendisine karşı yöneltilmiş bir operasyon olduğunu görüyor, düşünüyor. Bu operasyonun içinde de bir kısım cemaat mensubu olduğunu iddia eden kimisi hakim ve savcı, kimisi emniyet mensubu, kimisi medya mensubu insanların rol oynadığını düşünüyor. Elimizdeki bazı bilgiler ve gerçekler, bunun böyle olabileceğini de açıkça ortaya koyuyor. Bu durumda da şüphesiz Sayın Başbakanımız haklı bir tepki ortaya koydu. Bunu yapanlarla hukuk içerisinde mücadele edeceğini ifade etti."
KOMPLO KURMAK İSTEYENLER VAR
Arınç, burada elbette binlerce, on binlerce insanın gönüllü olarak katıldığı, eğitimden sağlığa, medyadan bir başka alana Türkiye'nin daha büyümesi, güçlenmesi, Türk insanının daha çok mutlu olması için yapılan çalışmalara hiçbir diyeceklerinin olmadığını aktararak, "Ancak kendilerini aidiyet itibarıyla burada görmesine rağmen, birtakım yanlış düşüncelerle bulunduğu görevleri kötüye kullanarak hükümetimizi yıpratmak, hükümetimize karşı bir komplo kurmak isteyenler de var. Sayın Başbakanımız onları teşhir etmek istedi. Onlarla mücadele edileceğini ifade etti. Şüphesiz bu, o binlerce, on binlerce insanın bu komploya katıldığını göstermez. Onları bir kenara koyarak, 'sizin yaptıklarınızı biliyoruz. Sizin iyi niyetinizden de eminiz. Ama bunları yapanlar var. Sizin de bunları tanımanız ve reddetmeniz gerekir' mesajını, zannediyorum ki Sayın Başbakanımız verdiler" değerlendirmesinde bulundu.
Bu büyük kitleyle geçmişten bu yana dostluk içerisinde bulunduklarını dile getiren Arınç, bundan önceki referandum çalışmalarında onların anayasa değişikliğine "Evet" denilmesi için ne çabalar gösterdiğini yakınen bildiklerini vurguladı. Oy noktasında AK Parti'nin desteklendiğini büyük ölçüde bildiklerini ifade eden Arınç, "Başka partilere de verenler olmuştur ama büyük ölçüde biz, o arkadaşlarımızı yanımızda gördük. Biz de onların çalışmalarına destek verdik" dedi.
HOCAEFENDİ'Yİ İKİ KERE ZİYARET ETTİM
"Bugüne kadar Sayın Fetullah Gülen Hocaefendi'yi iki kez ziyaret ettim" diyen Arınç, bu ziyaretler sırasında da hep iyi niyet temennilerinin, iyi niyet taşıyan konuşmaların yapıldığını vurguladı. Arınç, şöyle konuştu:
"Türkiye üzerine, partimiz üzerine, 'hizmet hareketi' üzerine hayır duasından başka bir şey de görmedik. Son yaşadıklarımız yenilir yutulur şeyler değil. Göz kapatılarak geçiştirilecek şeyler de değil. Umarım hocaefendi de hocaefendiye bağlı olan insanlar da bu güzel hükümeti, ülke için gece gündüz çalışan hükümeti yıpratmak isteyen, itibarsızlaştırmak isteyen, bir ay sonra yapılacak seçimler öncesinde oy kaybına uğratmak isteyen, daha sonra da tökezleştirmek isteyenlerle yolunu ayıracaktır, ayırması da gerekir. Tabi bunu yaparlar, yapmazlar, önümüzdeki zaman diliminde göreceğiz. Ama bizim onları kategorik olarak suçlu ilan etmek gibi bir düşüncemiz yok. Hükümetimiz bir hukuk devletinin hükümetidir. Hukuk devletinin içinde elimizdeki argümanları görevini kötüye kullanan ve siyasi amaçlar peşinde koşan insanlara karşı tedbirlerimizi alacağız, yasal ve idari tedbirlerimizi alacağız."
BU BAĞLARI KOPARMAYACAKLARINA İNANIYORUM
Bir soru üzerine, yaklaşan yerel seçimlerde cemaatin tavrının ne olacağı üzerine de değerlendirmede bulunan Arınç, şunları söyledi:
"Bunlarla iyi ilişkileriniz seçimde devam eder mi derseniz, tanıdığım kadarıyla söylüyorum, o çok büyük çoğunluğun, masum olan insanların 11 yılda yapılanlara bakarak, bugüne kadar nasıl dua etmişler ve desteklemişlerse, bundan sonra da bu bağlarını koparmayacaklarına inanıyorum. Seçim sonuçları bunu bize gösterecektir. Çünkü bunun aksi gerçekleşirse, bu artık hizmet hareketinin birileri tarafından siyasi faaliyete dönüştürüldüğünü de gösterir ve hükümete karşı yapılanların bir ölçüde adeta olumlu karşılandığını gösterir. Ben buna kesinlikle ihtimal vermiyorum. İyi niyete ve iyi düşüncelere sahibim. Böyle olmasını da arzu ediyorum."
Ajanslar

Orakoğlu: 78 Vekil İstifaya Zorlanacaktı

Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkan Vekili Bülent Orakoğlu 17 Aralık operasyonuyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Orakoğlu: 78 Vekil İstifaya Zorlanacaktı
22 Şubat 2014
CNN Türk'te yayınlanan Baştan Sona programında hükümeti hedef alan 17 Aralık operasyonu ve paralel yapı tartışıldı. Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkan Vekili Bülent Orakoğlu 17 Aralık operasyonu ve paralel yapı konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Emniyetin içinde paralel yapının olduğunu söyleyen Orakoğlu paralel yapının sadece emniyet ve MİT içinde olmadığını devletin bir çok kurumuna sızdığını söyledi.
78 VEKİL İSTİFAYA ZORLANACAKTI
Vekili Bülent Orakoğlu 17 Aralık operasyonuyla ilgili çok çarpıcı açıklamalarda bulunarak şunları söyledi: Yolsuzluk operasyonu kılıfı içinde yapılan operasyonlar Türkiye'de hukuk normları içinde yapıldı. Bir çok ilde operasyon yapıldı. 10 ilden fazla belki de 22 ilde operasyon yapılması planlanıyordu. Bu operasyonlarla birlikte çeşitli kasetler ortaya sürülecek 78 tane milletvekili istifa ettirilecekti. 25 Aralık'ta yapılan ikinci operasyon İstanbul Başsavcısı, İstanbul Emniyet Müdürü'nden gizleniyor. Devletten gizlenerek operasyon yapılıyor. Bu hukuk dışı yapılan bir operasyondur. Olayda dört tane bakan soruşturuluyor, bakanlarla ilgili soruşturma başladığı andan itibaren Meclis'e bilgi verilmesi gerekiyor ama bilgi verilmiyor. 25 Aralık'ta yapılan ikinci operasyonda İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, İstanbul Emniyet Müdürü'ne gizli emir vermiştir. 'Kesinlikle benim haberim olmayan operasyonları yapmayacaksınız' demiştir.

Paralel yapı dediğimiz şey somut bir kavram değil. Paralel yapının ete kemiğe bürünme süreci yakındır. Hatay'da durdurulan TIR'lar meselesi var. Hatay'da durdurulan TIR'lar konusunda MGK içinde alınmış kararlar var. 7 Şubat Oslo görüşmeleri süreci aynı zamanda ilk darbe girişimidir. Oslo görüşmeleri sürecinden sonra MİT Müsteşarı ve yakındaki 5 kişi ifadeye çağrıldı. Bu aşamadan sonra Başbakan bu konuda kendisinden izin alınması şartını getirmişti. 7 Şubat krizinde bu yapı MİT'i tamamen ele geçirmeye çalışmıştır. Bu yapı sadece polisin, MİT'in, Silahlı Kuvvetler'in içinde bir sızma değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm kurumlarını ahtapot gibi saran bir yapı var. MİT'i itibarsızlaştırmaya dönük operasyonlar var. Başbakan'ın ofisinde bulunan böceklerin nasıl Almanya'daki bir takım yetkililere ulaştığı konusunda bazı donelere ulaşıldı. Suriye'ye insanı yardım götüren TIR'lar birden bire durduruluyor. Bu TIR'ların durdurulmasının ne gibi amacı var? Savaş başladıktan sonra yardım amaçlı Suriye'ye binlerce TIR gönderildi. Nasıl oluyor da birden bire bu TIR'lardan emniyet güçlerinin haberi oluyor? Ben insanı yardım diyorum Cumhuriyet Halk Partisi silah diye iddia ediyor. Bunu Esad söylüyor. CHP bu konuda çok enteresan bir şekilde hareket ediyor. CHP bu psikolojik harekete göre hareket ediyor.
SANDIKTA DEVİREMEDİLER YASADIŞI YOLLARA BAŞVURDULAR
AK Parti Tokat Milletvekili Zeyid Aslan ise 17 Aralık operasyonuna yönelik olarak şu değerlendirmeyi yaptı: Üç dönem üst üste tek başına iktidara gelmiş bir iktidarı sandıkta yenmeyi başaramayınca yasadışı yollara başvurdular. Millet üzerinde bir algı oluşturarak hükümeti yıkmayı amaçladılar. Dışarıdan Türkiye'nin bir güç olmasını engellemeye çalışan güçler içeriden bir takım kişilerle hareket edip bir operasyon girişiminde bulunmuşlardır.
Star

Böcekçi Polis ABD'de Doktora Yapmış!

Başbakan Erdoğan'ın basına kapalı toplantıda isimleriyle açıkladığı ve resmi konutundaki gizli dinleme eyleminden sorumlu tuttuğu polislerle ilgili perde arkası bilgiler gün ışığına çıkıyor.
Böcekçi Polis ABD'de Doktora Yapmış!
22 Şubat 2014
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Keçiören'deki çalışma ofisi ile Başbakanlık Resmi Konutu'na yasadışı dinleme yapılması amacıyla "böcek" adı verilen özel cihazların yerleştirilmesine ilişkin soruşturmalar sürerken, böceği yerleştiren iki ismin yurtdışına kaçtığı bilgisi gündeme bomba gibi düştü. Erdoğan'ın, Ak Partili milletvekillerine basına kapalı toplantıda verdiği bu bilgiye paralel olarak önemli bazı perde arkası gelişmeler de günışığına çıktı.

Siyasi kulislerde konuşulan bilgilere göre, Başbakan, Ak Partili vekillere, basına kapalı toplantıda, ofisine dinleme cihazı koyan isimlerin çoktan yurtdışına çıktığını anlattı. Vekillere iki isim veren Erdoğan, bu isimlerle ilgili soruşturmaların devam ettiğini kaydetti. Erdoğan'ın anlatımları ile birlikte bu isimlerin kim olduğuna yönelik ipuçları da dünkü gazetelerde yer aldı. Yansıyan bilgilere göre, bu isimler, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nca başlatılan soruşturma çerçevesinde tespit edildi. Başbakanlık Koruma Dairesi'nde görevli olan polis müdürleri A.T. ve S.D. isimleri toplantıda da dillendirildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da gizlilik kararı verdiği adli soruşturmayı bu isimler üzerinden yürütüyor.

İstifa etti, şirket kurdu
Şüpheli sıfatıyla dosyada adı geçen polis müdürlerinden A.T.'nin uzun yıllar ABD'de doktora eğitimi aldıktan sonra Türkiye'ye döndüğü ve Başbakanlık Koruma Dairesi'nde göreve getirildiği belirlendi. Kamera izleme ve dijital teknoloji konusunda uzman olduğu belirtilen 4. sınıf emniyet müdürü A.T.'nin, yaşanan gelişmeler sonrasında, bir süre önce emniyet teşkilatından istifa ederek iş hayatına geçtiği anlaşıldı.

Başka isimle şirket
Yapılan incelemede, dosyada adı geçen emniyet müdürü A.T.'nin, Kızılay'da kamera sistemleri ve dijital donanımlar üzerine kurulan ve bazı ihalelere giren firmanın "gizli" sahibi olduğu iddiası gündeme geldi. Adı gizli tutulan firma üzerinde yapılan araştırmada, A.T.'nin firmanın faaliyetleri üzerinde söz sahibi olduğu anlaşıldı. Söz konusu firmanın bir süre önce Başbakanlık tarafından gerçekleştirilen dijital kameralı izleme sistemi satın alınması ihalesine girdiği ancak kazanamadağı öne sürüldü.

Polis müdürü A.T.'nin Başbakanlık Koruma Müdürlüğü kadrosundayken Emniyet Genel Müdürlüğü'nce Diyarbakır'a tayininin çıkarıldığı, A.T.'nin Ankara'dan ayrılıp Diyarbakır'da göreve başladığı ancak çok kısa süre sonra "geçici görev onayı" ile yeniden Ankara'ya tayin edilip Başbakanlık Koruma Dairesi'ndeki görevine devam ettiği ortaya çıktı. Geçici görevle Ankara'ya getirtilen A.T.'nin bir süre sonra da emniyetten ayrılıp dijital sistemler sektöründe iş hayatına atıldığı anlaşıldı. Başbakan'ın yurtdışına çıktığı bilgisini verdiği A.T.'nin son dönemde bu firmaya yoğunlaştığı bildirildi.

Görevli polis şirkete çalıştı
Yapılan araştırmalarda, polis müdürü A.T.'nin kendisine yakın olan ve aynı zamanda Başbakanlık Koruma Dairesi kadrosunda görevli bir polis memurunu "sürekli" biçimde söz konusu firmada görevlendirdiği tespit edildi. Bu kapsamda, A.T.'ye bağlı çalışan polis memurunun Başbakanlık Koruma Müdürlüğü'nün nöbet listesinde "görevli" olarak gözükmesine karşın görev yerinde bulunmadığı, firmada görev aldığı saptandı.

Resmi yurtdışı görev
Polis müdürü A.T.'nin yakını olan ve Başbakanlık Koruma Dairesi'nde görev yapan polis müdürü S.D.'nin de resmi yurtdışı görevde olduğu ortaya çıktı. 4. sınıf emniyet müdürü olan ve dosyada adı geçtiği iddia edilen S.D.'nin, A.T. gibi dijital sistemler üzerinde uzman olduğu ve Başbakanlık Koruma Dairesi bünyesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın korunması amacıyla oluşturulan özel bir birimi kurup faaliyete geçirdiği belirtildi.

Görüntü kaydı alıyordu
S.D.'nin, İçişleri Bakanlığı'nın resmi onayı ile yurtdışına göreve gönderildiği kaydedildi. S.D.'nin, Başbakan'ın Başbakanlık binasındaki makam odasında yapılan incelemede bir prizin içine yerleştirilmiş halde bulunan gizli dinleme cihazının tespiti sırasında uzmanların yanında yer aldığı ve görüntü kaydı aldığı öne sürüldü.

Milliyet