HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

5 Nisan 2014 Cumartesi

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit

Efsunlanmanın somut bir delili daha!

 
 
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit
 
 
 
 
05 Nisan 2014

Camiadaki kardeşlerimiz, hâlâ kış uykusundalar..
Veya her şeyin farkındalar da..
Kendilerinden başka herkesi, aptal sanıyorlar..
Alın size..
Paralel yapının, insanları nasıl efsunladığını..
Bilinçlerini nasıl yok ettiğini.
Akıllarını alıp; hipnotize ile dayatmalarını nasıl uygulattırdıklarını gösteren bir delil daha..
Başbakan Tayyip Erdoğan, dün Azerbaycan’a giderken, gazetecilerin sorularını cevaplıyor..
Türkçe’yi dünya dili yapma iddiasındaki Gülen grubunun.. Türkiye’de.. Çoğu Türk olan gazetecilerle.. Türklere yönelik çıkarttığı İngilizce gazete olan Today’s Zaman’ın tesettürlü muhabiri Tuğba Mezararkalı, Başbakan’a bir soru yöneltiyor..
Soru, illegal dinleme ile ilgili bir kasete dayanıyor..
Hem illegal dinleme ürünü bir kaset.
Hem de içeriği kabul edilmeyen, montaj olduğu açıklanan bir kaset..
Tabii ki “Kasetin montaj olduğunu kabul etmeyen herkes, efsunlanmıştır” demiyoruz..
Ama Tuğba hanımın son 5 aylık sürecine bakın..
Tuğba hanımın şahsında, binlerce insanın benzer değişimine bakın..
Sonrasında siz karar verin: “Paralel yapı, insanları efsunluyor mu, efsunlamıyor mu?”
Efsunlanma ispatını yapmadan önce, Tuğba hanıma bir nasihat da yapalım..
Eski bir bakanın, kabul edilmeyen “din ile alay etme” cümlesini Başbakan’a sormadan önce..
Kendi tivit hesabındaki cümlelere bir bakmalı..
Oradaki dini kavramları hafife alan ifadeleri, Fetullah Gülen hocasına bir sorsa..
Ona ulaşamıyorsa, buradaki damat kontenjanından başımıza hoca kesilen Ahmet Kurucan’a sorsa..
(Haşa) “Cebrail (as)’ın partisine de oy vermem” ve “din-min” şeklindeki saygısız tutumlarından ders aldıklarını tahmin ettiğimiz bu ikili, Tuğba hanıma da, nasihatte bulunabilirlerdi..
Böylece Tuğba kızımız da, kendisine çekidüzen verirdi,  “Önce ben kendim dinle alay etmeyeyim de.. Sonra karşımdakilerin dini inancını istismar eden böyle sorular sorayım” derdi.
Hangi ifadeler onlar?
İki tanesini örnek babından vereyim:
“Bira içerek STV izledik, tekbir getirerek Mansur’un kazanmasını heyecanla izleyen solcuları gördük.. Daha napsın ALLAH?”
Kendi ifadesi değil.
Ancak bir başkasından alıp, takipçilerine göndermiş olsa da..
Babasının oğlu ile konuşuyormuş gibi, haşa “daha napsın” ifadesinin kullanılması, öncesinde de Allah’ın haram kıldığı eylemlerin sıralanması, “saygısızlık” tanımlaması için yeterlidir sanırım..
Egemen inkar ediyor..
Siz ise, övünerek, o saygısızlığı hesabınızda tutmaya devam ediyorsunuz.
Bir örnek daha vereyim, dini kavramlara saygısızlıkla ilgili: “O değil de Azrail benlen kafa buluyor?! ;)) @Azrailogy”
Azrail (As) için, “Benlen kafa buluyor” ne demek?
Uzatmayalım, geçelim..

Gelelim efsunlanmanın somut ispatına..
Aynı tesettürlü muhabir, 7 Ağustos 2013’te CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’e şunu diyor: “Böylesi nefret körükleyen bi insan kimi temsil edebilir ki?”
Not edip geçelim..
20 Eylül’de bir arkadaşının tivit’ini beğenip, aktarıyor: “Kılıçdaroğlu Rabia’yı Sisi’nin öldürttüğü bir kızın ismi sanıyormuş. CHP’nin derinlikli dış politika anlayışına Adana’da tekrar şahit oldum.”
Ve CHP’ye bakış açısını doruk noktada haykıran bir ifade daha..
31 Ekim 2013’te, yani 5 ay önce..
“Yaa çıldırtır bunlar adamı. Yuh! 100 tane oyum olsa birini bile vermem.”
Bunu, ne için söylüyor?
Şafak Pavey’in, başörtülü kızlar için sarfettiği edepsizce sözler için..
“Ya o değil de, hatun Çamlıca Parkı üzerinden nefret söyleminde bulundu. Şaka gibi valla. Bi de hedef gösterdi. Çiçekli başörtülü kızlar.” diyor..
Ve ardından da, “100 tane oyum olsa, birisini bile bunlara vermem” diyor, Tuğba hanım..
Var mı itirazı olan?
Yok..
3 yıl-beş yıl sonrası değil.. Geldik beş ay sonrasına.. 30 Mart seçiminden hemen öncesine: “Çare Sarıgül :)) Yayalım bence.”
Seçim akşamı: “Ben biliyordum Mansur Başqan alacak işte. ^^  Gözümden uyku dökülüyor. Al şu kenti de...”
Şaşırdınız mı?
Şaşırmayın..
Geliyorum 1 Nisan’a..
Aynı bayan devam ediyor: “Mansur Yavaş’ı desteklemenin, ya da ona oy vermenin neresi tuhaf.”
Yine aynı bayan: “Bunlar ayık kafa ile mi geziyor arkadaş, MHP ile CHP’ye oy vermek ne zamandan beri vatan hainliği, imansızlık göstergesi oldu..”
İşte böyle..
İnsanların 5 ay içinde, bu kadar farklı noktalara savrulmasının, efsunlanma dışında bir izahı olabilir mi?
“100 oydan birisini bile vermem” denilen partiye, Şafak Pavey o partide iken, “ikna odaları”nın faili Nur Serter o partide iken.. Oy verip.. Sonra da, “CHP’ye oy vermek ne zamandan beri vatan hainliği, imansızlık göstergesi oldu..” deniliyorsa..
Tuğba hanıma ve benzerlerine bu ikilemleri yaşatanlar, bu dayatmaları yapanlar, savcı önüne çıktıklarında, “Biz ne yaptık ki?” nasıl diyebilirler?
Yaptığınız ortada..
İnsanların aklına girdiniz..
Efsunladınız.. Bilinçlerini yok ettiniz..
Hesabını da vermelisiniz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder