HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

14 Şubat 2014 Cuma

Gülen hareketinin dönüşümü
BÜLENT ERANDAÇ
BÜLENT ERANDAÇ

7 Şubat 'MİT'i ele geçirme' ve 17-25 Aralık
'iktidarı ele geçirme' operasyonlarından Gülen Hareketi, ne kazandı, ne kaybetti?
Ortaya çıkan gerçek şudur:
Bu iki derin operasyonun merkezinde yer alan Gülen Hareketi, ne kendinin planladığı ne de destek aldığı küresel odakların arzularını yerine getirecek hedefe ulaşamamıştır. "Kazan kazan'' diye yola çıkarlarken "kaybet kaybet'' sarmalına girmişlerdir.
Gülen Hareketinin beyin takımı nerede hata yaptı?
Cemaat'in kodlarına bakarak yola çıkalım:
12 Eylül 1980 darbesinden sonra izlediği taktikler STRATEJİK BİR AKLIN eseridir.
BİR) Cemaat, devletin dinamik mevzilerine yöneldi. Bunun için yarının beyinlerini küçük yaşlardan başlayarak MÜLKİYE, ASKERİYYE, HUKUK VE EMNİYET'e adam yetiştiren kurumlara nüfuz edebilecek şekilde yönlendirdi.İKİ) Geleceğin yönetici sınıfları olarak yükselen isimler aracılığıyla siyasi partileri ve iktidarı etkileme sürecine hız kazandırdı.
Bunların arasındaki valiler, hâkimler, subaylar, emniyet amir müdürleri ve hükümetlerin parçası Bakanlar hassas noktalara geliyorlardı.
ÜÇ) 2007'deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Başbakan Erdoğan'ın ikinci kez seçimi kazanması sonrasındaki süreçte Gülen Hareketi yeni bir aşamaya geçti. Ak Parti'yi kapatma davası, Gülen hareketinin beyin takımınca iktidarın tepe noktalarını ele geçirme heyecanıyla karşılanmıştı.Ak Parti içine yöneldiler.
DÖRT) Gülen Hareketinin vesayetçiliğe dönüşüm kararını verdiği yıl, 2008 olarak işaret edilmelidir. Ergenekon ve Balyoz davalarının açılmasıyla askeri vesayete indirilen darbeler, Gülen hareketinin gizli ajandasında bir boşluğa yönelme olarak değerlendirildi.
Artık devlet içinde var olan ama şeffaf olmayan bir örgütlenmesinin, sorumluluğu olmayan, seçilerek gelinmeyen bir yerden çok derin bir şekilde siyaseti etkileme aşamasına geçtiler.
Bir taraftan geriletilen Ordu'nun yerini almaya aday olmuşlar, diğer taraftan kendisini ülkesinin milli çıkarlarına rağmen iç ve dış politika yapabilecek bir uluslararası aktör konumunda görmeye başlamışlardı.Bu süreçte, Gülen hareketinin göze batan hamleleri:
Mavi Marmara: 31 Mayıs 2010 tarihinde Gazze'ye giden Türk gemisine İsrail askerleri saldırdı. Fethullah Gülen, Başbakan Erdoğan'a tavır koydu.
12 Eylül 2010 referandumunu "Cemaat'' gizli ajandalarına göre kullanmanın taktikleri içine girdi. İktidardan daha çok pay istemeye başladılar.
Kürt çözümü: 13 Eylül 2011'de Oslo'da MİT ile PKK beyin takımının yaptığı gizli görüşme sızdırıldı. Gülen hareketi, PKK ile masaya oturulmasına karşı çıkarken, Hakan Fidan'ı hedefe koydu.
MİT operasyonu: 7 Şubat 2012 tarihinde MİT müsteşarı Hakan Fidan ve üzerinden Başbakan Erdoğan'ı kuşatmaya yönelik operasyonu gerçekleştirdiler. Çankaya hedeflendi: 17-25 Aralık 2013'te, küresel koalisyonun taşeron örgütü olarak çok hedefli bir operasyonu başlattılar. Başbakan Erdoğan'ı devirmek, Çankaya adayı olmasını engellemek, Türkiye'nin yönetim dümenine oturmak üzere yola çıktılar.
SONUÇ: Halkımız dün Ordu'nun vesayetçiliğini sona erdirdi, bugün de geriletilen askeri vesayetin yerine yeni bir vesayetçi güç olarak Cemaatin çıkmasına asla müsaade etmeyecektir.
ZAFER, HALKIMIZA VE DEMOKRASİYE İNANANLARIN OLACAKTIR.

http://www.takvim.com.tr/Yazarlar/erandac/2014/02/09/gulen-hareketinin-donusumu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder