HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

19 Şubat 2014 Çarşamba

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit

Tayyip ile ipleri kopar ABD ile arayı aman bozma!

19 Şubat 2014
 
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit
 
Sorulsa, “Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘Alo Fatih’ telefonları mı daha fazla seni şaşırttı.. Yoksa Fetullah Gülen’in ‘Alo Şefkattepe’ telefonları mı?”
Çok açık ve samimice cevap vereyim.
“Gülen’in konuşmaları..”
Üstelik, ikisini birbiri ile kıyas bile yapamayacağım derecede..
Niye?
Tayyip Erdoğan, deşifre edilen telefon konuşmalarında söylediklerinin büyük kısmını, zaten açıktan da yapmıyor mu?
Taaa büyükşehir belediye başkan adaylığı dönemine kadar gidin..
Sürekli medya tarafından engelleniyor..
Engellenmeye çalışılıyor..
O da postasını koyuyor..
Medya patronlarına/yöneticilerine, keydanlarda yüksek sesle derslerini veriyor..
Basın toplantılarında hadlerini bildiriyor..
Daha önce, Kanuni Sultan Süleyman dizisindeki tahrifatlarla ilgili olarak, restini çekmemiş miydi?
Bu hafta yine, Kanuni dizisi hakkında, medya patronlarına, o dizinin senaristlerine eleştirilerini yapmadı mı? 
Çok somut bir örnek daha..
Geçtiğimiz hafta Zaman gazetesi muhabirine, Başbakan’ın canlı yayında dediklerini izlemedik mi..
O görüntülerden daha ağırını mı dinledik, “telefon kayıtları”nda? 
Tabii ki hayır..
Başbakan, gizli saklı bir faaliyet içinde değil..
Daha önce de, onlarca haberi açıktan eleştirip, “Hesabını soracağız” demişti!
Hatta meydanlardaki aleni söyleminin, telefon kayıtlarındaki söyleminden çok daha sert olduğunu bile, rahatlıkla ifade edebiliriz. 
Şu hususu da hatırlatayım..
Başbakan bu ülkenin seçimle gelmiş, en yetkili kişisi..
Ülkenin en ücra noktasındaki küçücük bir hatayı bile, onu sorumlu tutarak dillendiriyor, onun üzerinden hesap sormaya kalkışıyoruz..
Ambulansın geç gelmesini..  Elektriğin kesilmesini..  Suyun az akmasını..  Her şeyi, ama her şeyi getirip Başbakan’a bağlıyoruz..
Çok daha önemlisi..
Bu ülkenin çocuklarının kardeş kavgası ile ölümlerinin önüne geçmesi için de, Başbakanı sorguluyor, sorumluluğu onun üzerine yıkıyoruz.. 
Böylesi bir ortamda, “Alo Fatih” denilerek, dalga geçmeye kalkışanlar, ne derece haklılar? 
Çözüm sürecini tersine çevirebilir endişesi ile, “Şu haberi öyle yapmanız, yanlış olur” diye hatırlatma yapması, televizyoncuları ikna etmeye çalışmasında, yanlış olan nedir? 
Şöyle yapsa..
“AK Part’nin anketlerde oyları azaldı.. Bari siz oylarımızı şişirin de, batışımız hepten hızlanmasın” türünden laflar etse..
Kendi partisi lehine bir talepte bulunsa..
“Bu yapılamaz” derim.
Benden böyle bir talepde bulunulsa, “buna hakkınız yok” derim.. Direnirim..
Ama bakın konuşmalara..
Başbakan kendi siyasi partisi için bir şey istemiyor..
Akan kanın durduğu bir ortamda, yeniden kan dökülmesini isteyenlerin ekmeğine yağ sürülmemesi için, ikazda bulunuyor.. 
Bu ikazın tam aksine ifadeleri/kışkırtmaları, şu yazar söyleyecek..
Bu muhabir; tam aksi tehditleri haberine ustaca yerleştirecek..
Başbakan’ın ülke ve millet faydasına olanı söylemesine ise engel olacağız!
Bunu hangi ehli vicdan kabul eder! 
Bu konularda, yazardan, muhabirden çok, Başbakanın konuşmaya hakkı yok mu? 
Sandıkta hesabı, millete kim veriyor? 
Çocukları askerde olan anne-babaların derdini kim dinliyor?.. 
...
Boğaza karşı viski içenlere ne ki!
Yalısına bir geceliğine atacağı karıyı-kızı düşünenlere ne ki!
Parasını yiyeceği patronların kafalamanın hayalini kuran gazeteci kılıklı aşüftelere ne ki..
Onlara ne ki, onlar istediklerini yazacak, Başbakan düşüncesini açıklamayacak!
Başbakan ile ilgili  telefon konuşmalarını böyle yorumladıktan sonra..
Gelelim, Fetullah Gülen’in, eski konuşmalarına göre, beni daha da şaşırtan dün ortaya çıkan konuşmalarına..
Siz, Fetullah Gülen’in, dünkü konuşmalarının, hiçbir vaazında, hiçbir sohbetinde, hiçbir yazısında ima bile edildiğini gördünüz mü?
Hayır..
İşte şaşılacak şey budur..
İşte gizlenen şey budur..
Ne diyor dünkü konuşmalarda Gülen?
“ABD ile arayı bozmamak lazım..”
Nokta..
Bu sözü söyleyen Gülen, artık ne dese boştur..
Gülen bir politikacı değil..
Ona ne, ABD ile arayı bozup bozmamaktan?
Kaldı ki, vaazlarında, hep Müslümanları anlatan.. Samimi olmayı.. İhlaslı olmayı.. Böyle olunursa, her türlü belayı defedebileceğimizi söyleyen Gülen, niye “ABD ile arayı bozmamak lazım” diyor? 
İşte açıklanması gereken “telefon konuşması” budur.. Gülen’in tüm vaazlarındaki samimiyetini sorgulatan, bu “telefon konuşması”dır..  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder