HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

30 Mart 2014 Pazar

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit

Dolandırıcıların da avukatı dini önderin de avukatı!

29 Mart 2014
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit




Katrilyonlarca liralık hortum davalarında dolandırıcıların avukatlığını yapan..
Katrilyonların devlet kasasından çıkıp, üç beş hortumcunun cebine girdiği davalarda sanıkları, “Müvekkilim masumdur hakim bey. Beraat etsin” diyerek savunan..
Şimdilerde ise, dini kanaat önderi olarak kendisini tanıtan Fetullah Gülen’in avukatlığını yapan Nurullah Albayrak, dün bir açıklama yapmış..
Açıklama, Fetullah Gülen adına..
Açıklamanın konusu, devletin üst düzey isimlerinin Suriye ile ilgili konuşmalarının yasadışı dinlenip, yayınlanması..
Gülen adına yapılan açıklamada deniliyor ki: “Ülke güvenliğini ilgilendiren konuşma içeriklerini yayınlamak nasıl alçaklıksa, müvekkilimle bu olayı irtibatlandırmak da aynı derecede alçaklıktır.”
İnanalım mı?
Nasıl inanacağız ki?.
Söyleyen kişi, dolandırıcıların avukatı.
Üstelik, dolandırıcıları kurtarmak isterken, vekalet görevini öylesine önemsemiş ki.. Müvekkili ile özdeşleşmeye o kadar önem vermiş ki..
Dolandırıcıyı kurtarmak için, adli emanet memuruna 700 dolar teklif edip, gizlice belgeleri almak istemiş..
Bu sebeple yargılanmış..
Alnının akı ile beraat edememiş de..
Usuli düzenlemelerden yararlanıp, cezayı sabıkaya işletmeden, kurtulmuş.
Şimdi bu avukatın, biz neyine güveneceğiz?

“Olsun, siz yine güvenin” diyen olursa..
Gülen ekibi için durum daha vahim..
 “Sızdıran da, yayınlayan da alçakmış” dediğimiz an..
“Alçak” sıfatı, Samanyolu’na da gider, o grubun gazetecilerine de.. O grubun el üstünde tuttuğu emniyet kökenli ne idüğü belirsiz gazeteciye de..
Neyi kastediyorum?
Üç gün önce, tam da Dışişleri Bakanlığı konutunda yapılan konuşmaları dinlemişcesine, Samanyolu’nda paralel açıklamalar yapan ve “Perşembe veya Cuma günü göreceksiniz” diyen Önder Aytaç’ın kehanetlerini..
Operasyondan bahsediliyor.. Hükümetin hazırlıklarından bahsediliyor. Kahramanlıktan bahsediliyor..  Dinlenen konuşmaların tam paraleli bir açıklama....
O halde..
Gülen’in avukatına inanırsak, kendi televizyonları, destekledikleri gazeteciler, “alçak” olmuyor mu?

Utanmazlık almış başını gidiyor..
Bunların, damat kontenjanından bir ilahiyatçıları var..
Muhabirimiz Mehmet Özmen’in sorduğu, “Gülen’in ‘Cebrail (as) gelse, parti kursa ona da oy vermem’ sözünü açıklar mısınız” sorusuna mantıklı cevap veremeyen, hatta savunan sözde ilahiyatçı..
Dünkü Zaman gazetesinde çıkan yazısında, ilahiyatçılıktan istifa dilekçesi vermiş.
Hayır, o demiyor, “İstifa ettim” diye..
Ama yazdıklarının başka bir anlamı da yok..
Şöyle yazmış, damat kontenjanlı ilahiyatçı: “2014’ten bakınca bugünlerle alâkalı şunu itiraf etmemiz lazım; yeni sivil anayasa yapma yerine Anayasa’da düzeltmelere gitmeniz, söz konusu mücadeleye sizin de inanmadığınızı gösteriyormuş.”
Bu eleştiri, Başbakan’a.
Öylesine gözleri kör olmuş ki..
AK Parti’nin, anayasa değişikliği için yeterli milletvekili olmadığını da bilmiyorlar..
Görmüyorlar..
AK Parti’nin yeterli milletvekili olmamasına rağmen, komisyon kurulduğunu, tüm anayasanın değiştirilmesi için mutabakat sağlanamayınca, “Bari mutabık kaldıklarımızı değiştirelim” denildiğini..
Ama CHP ile MHP’nin, daha önce “mutabıkız” dedikleri maddelerin tek başına değiştirilmesine de karşı çıkıp, kısmi anayasa değişikliğini de engellediklerini görmüyor, ikiyüzlü ilahiyatçı!
Hem “Anayasa niye yeniden yapılmadı” diyor, AK Parti’yi suçluyor.. Sonra da, Anayasa’nın yeniden yazılmasına karşı çıkan CHP ile MHP’ye oy verilmesini istiyorlar!
Ahlak yok. Dürüstlük de yok, bunlarda.
Haydi bunlar, siyasi konular..
Dini konularda da, tam bir istismarcılığa imza atıyorlar..
Şöyle diyor, damat ilahiyatçı: “Bir gece kanunu ile yüzde 58’in iradesinin çöpe atıldığı gün neredeyse iman derecesine çıktı.”
İman nedir, imanın şartları nelerdir bilmeyen bu din bezirganı, yüzde 58’in iradesinin çöpe atıldığını iddia ediyor.
İrade çöpe atıldı ise, Anayasa Mahkemesi orada, gidersin iptal ettirirsin o kanunu..
Ama oturduğun yerden, basit bir kanun maddesini, “Allah’ın vazettiği iman esasları” ile kıyaslamanız, ne kadar din istismarcısı olduğunuzu da ortaya koyuyor.
Bırakın siz Egemen Bağış’ı.. O imam   değil.. O, namaz kılarsa, Tayyip Erdoğan’ın arkasında namaz kılar. Tayyip Erdoğan, onun arkasında namaz kılmaz..
Ama korkarım, senin bu sözünden sonra, kendi cemaatiniz bile, senin arkanda namaz kılmaz, damat ilahiyatçı!
Hatta, siyasi bir eleştiride sarfedilen, şu söz de damat ilahiyatçının: “İmanımız yakine ulaştı.”
Be adam..
Hangi konudaki imanın, yakine ulaştı?
“Allah’ın varlığı”ndan bahsediyormuşsun gibi, günlük siyasi konudaki bir kanaatini, “İmanımız yakine ulaştı” diye nasıl tasvir edersin?
Ve sonunda rezilliğine tüy dikiyor: “Dinde olmadığına göre, belki minde vardır.” diyor..
Ne demek, “din-min”?
Söyle, sahte ilahiyatçı, böyle mi öğrendin sen “Allah’ın vazettiği din”i?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder