HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

8 Nisan 2014 Salı

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit

Kılıç, kendisini nöbetçi eczane mi sanıyor?..

 
 
 
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit
 
 
 
 
08 Nisan 2014

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, tivitır kararına izahat getirmek isterken, o kadar “vahim hatalar” yaptı ki..
Ben şahsen, “Bu konuşan, Haşim Kılıç olamaz” dedim, kendi kendime..
Ve ısrarla iddia ediyorum; bir tehdit, bir şantaj, bir baskı olmadan, Anayasa Mahkemesi Başkanı koltuğunda oturan hiç kimse, böyle bir açıklama yapamaz..
Vahim hataları, somut olarak sıralayayım.
“Örnek vermek gerekirse, sınır dışı edilmekte olan bir insanın, sınırdayken idare mahkemesine başvurup buradan bir karar istihsal etmesi ve bunun gereğinin yerine getirilmesi takdir edersiniz ki uzun bir süreci gerektirir” diyor, Haşim Bey.
Farazi olarak bir örnek veriliyor ama..
O örneğin zaten somutu var..
Sınırdışı edilmek istenen ve sınırdışı edilmesi halinde gideceği ülkede idam cezasının infazı tehlikesi ile karşı karşıya olan somut bir olay, AİHM önünde yaşanmıştır.
Altını çiziyorum..
Kılıç’ın dediği gibi, tek başına “sınırdışı edilme” değil.. Onunla birlikte, “ölüm cezasının infaz edilme-işkenceye tabi tutulma” tehlikesi birlikte iddia ediliyorsa, acil karar alınması öngörülmüştür.
Bu bir..
İkinci husus, Haşim Bey kendi söylediğiyle, kendisi tuzağa düşüyor.
Diyelim, Cuma günü akşama doğru sınırdışı edilme ihtimali ortaya çıktı..
Dilekçeyi hazırladık, getirdik..
Saat beşten sonra, Anayasa Mahkemesi’nde nöbetçi kimse var mı? Yok.
Cumartesi kimse var mı? Yok.
Pazar günü kimse var mı? Yok..
O zaman, kendini hastanenin acil servisi gibi veya nöbetçi eczane gibi görmenin ne anlamı var?
İlla böyle görüyorsan, o zaman Cumartesi-Pazar da mahkemeyi açık tut, sonra bu açıklamayı yap!..

Bunları geçtik, Haşim Bey’in diğer açıklamaları da, tam bir skandal..
Daha önce yazdık. Bireysel başvurular, iki bölüm halinde çalışarak karar altına alınıyor. Zaten kararın altındaki beş üyenin isminin bulunması da, tivitır kararının 5 üye tarafından verildiğinin delili..
Ama Haşim Bey ne diyor: “Anayasa Mahkemesi’nin, oybirliğiyle verilmiş ve bütün üyelerin katkılarıyla benim başkanlığımda yapılan bir toplantı sonucunda istihsal edilmiş olan bir karardır.”
“Üyeler”den kastının, sadece İkinci bölüm olmadığını teyiden, “benim başkanlığımda bütün kurul toplanmak suretiyle” diyor..
İşte burada iş bitmiştir.
Ya ben kafayı yedim. Ya da Haşim Bey kafayı yedi..
Kimse kusura bakmasın.. 5 kişinin imzası olan bir kararı, Haşim Bey, “Tüm kurul üyeleri katıldı” diyerek, nasıl alındığını ifşa ediyorsa.. . Burada korkunç bir vahamet var demektir..
Açık açık söyleyelim..
Tivitır kararını veren, Anayasa Mahkemesi’nin “İkinci bölüm”ü.. İkinci Bölüm’ün toplantısına, “Selamün Aleyküm” diyerek, ben nasıl katılamazsam..
“Birinci Bölüm üyeleri ile, Başkan da katılamaz..”
Ama Haşim Bey, 17 kişinin tamamının toplantıya katıldıklarını, ama sadece beş üyenin imza attığını söylüyor..
Bu skandalın itirafıdır.
Tüm üyeler istifa etmelidir..
Hatta yargılanmalıdırlar..

Tivitır kararında bir skandal daha var ki, diğerlerini solluyor..
l Tivitır kararının altında, 2 Nisan tarihi bulunuyor iken.. Haşim Bey dedi ki, “Biz bu kararı verdikten sonra, öğleyin ara verip dışarıya çıktığımızda, televizyonlarda ve basın kuruluşlarından 15. İdare Mahkemesi’nin bu konuda yürütmeyi durdurma kararı verdiğini öğrendik.”
Yani İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararının açıklandığı 25 Mart’ta, Anayasa Mahkemesi’nin de kararını vermiş olduğunu ifşa etmiş oldu.
O zaman, “İkinci Bölüm”ün kararının altındaki 2 Nisan 2014 tarihi neyi gösteriyor?
l Kararda, ‘Mahkemenin 2/4/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru dosyası incelenerek gereği düşünüldü.” deniliyor..
Ama başkan, “25.3.2014’de biz kararı verdik” diyor..
l Kararda, “Bölüm Başkanınca 28/3/2014 tarihinde kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve başvurunun bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.” deniliyor..
Haşim Kılıç ise, nihai kararı 25 Mart’ta verdiklerini söylüyor..  Mahkeme, 28 Mart’ta daha öninceleme yaptığını açıkladığı halde..
Tüm bunlar sıradan hatalar silsilesi mi?
Resmi evrakta sahtecilik mi?

Haşim Bey diyor ki: “15. İdare Mahkemesi’nin verdiği kararın uygulanmaması sonucunda, Anayasa Mahkemesi aldığı bu kararı açıklamak durumunda kaldı.”
Yani Anayasa Mahkemesi şöyle mi yapıyor: Karar alıyor. Sonra konjonktüre bakıyor. Uygunsa kararı açıklıyor. Uygun değilse, kararı gizliyor..
Bunun sonrası; kararın değiştirilmesi de dahil, her türlü ucu açık usulsüzlükleri de gündeme getirir.
İstanbul Başsavcısı Turan Çolakkadı, 25 Aralık operasyonu savcısı için demişti ya: “Soruşturmanın kaydı yok, UYAP’a girişi yok. İster dava açar, ister dosyayı yırtar atar”..
Aynı eleştiriyi, Kılıç’ın izahatı üzerine, Anayasa Mahkemesi’ne de yapabiliriz.
Geldiğmiiz tabloda, artık şunu diyebiliriz: Bir tivitıra bütün bunlar değer miydi?
http://www.habervaktim.com/yazar/64500/kilic-kendisini-nobetci-eczane-mi-saniyor.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder