HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

13 Mart 2014 Perşembe

Gülen grubunun iki farklı yüzü!

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit


13 Mart 2014

Mehtap TV’de Fetullah Gülen’in, “Kaldığım apartman dairesindeki komşular, ayak sesimden rahatsız olmasın diye, lastik ayakkabı giyiyordum” vaazındaki inceliği dinlerken, eriyor, bitiyorum.
Vaaz bitiyor, Samanyolu’nu açıyorum..

Söze “Akit gazetesinden bir yalan haber daha” diye başlar başlamaz, bir dakika önceki eriyip bitişime şaşıp kalıyorum..
Yüzde yüz doğru haberleri, bize de hiç sormadan, direkt yalan ilan ediyorlar..

Lastik ayakkabı giyerek insanları rahatsız etmekten kaçınan bir insanın talebeleri, böylesini iftiracı, böylesine tezgahçı nasıl olabilir diye..

Şaşıp kalıyorum..

İnternet sitelerini açıyorum.
“Ankara’daki gösterilerde TOMA aracının çarptığı iki kadından birisinin durumu ağır” haberini okuyorum...
“Yazık” diyorum..

Bir başka siteyi açıyorum..
Yaralandığı ileri sürülen  kadınların ikisinin de taburcu olduklarını okuyorum!
“Yazık” sözümün muhatabı değişiyor..

Gülen adına darbe girişimine soyunanlara diyorum, “Yazık. Binlerce defa yazık. Yalan ile iman bir arada durmaz, hiç mi düşünmezsiniz, siz? Üç kuruş için, niye yalan yazarsınız?”

Herkul.org’a giriyorum..
“Belki suizan etmişimdir” diye..
Gülen’in bir başka vaazını dinliyorum..
“Namazı kıldıktan sonra, gelen misafirler, ‘Geç kaldık’ deyince, ‘Hayır biz acele etmişiz’ dedim. Böyle yapmalı. Kusuru hep kendinde görmeli. Böyle yapmalıyız” anlatımı ile, yine eriyor, bitiyorum..

“Bu ne derinlik, bu ne hasis davranış” diyorum..

Samanyoluhaber’e geçiyorum.
Televizyon grubunun başkanı imiş, Hidayet Karaca konuşuyor: “Ben diyorum ki, 2004 MGK kararları ne ise 2014 MGK kararları da aynıdır.”
2004 ile 2014 arasında Gülen grubunun açtığı üniversiteleri, açtığı yurtları, gazetelere gazeteler eklenmesini, televizyonlara televizyonlar eklenmesini, dersanelerin ikiye katlanmasını, okulların üçe katlanmasını gözümün önünde canlandırıyorum..
Karaca’nın sözlerinden, midem bulanıyor..

“Başbakanı kim tehdit edebilir? 80 yaşındaki medya patronunu bile azarlıyor, medyayı dizayn ediyor” diyor..

Sabah 7’den, geceyarısına kadar yaptıkları hakaretlerle dolu yayınları hatırlıyorum, “Bu nasıl medyayı dizayn etmek” diyorum.. “Bu nasıl 80 yaşındaki medya patronunu ağlatmak” diyorum.. Karaca’nın sözlerinden, mantıklı bir çıkarımda bulunmak istiyorum!
Yapamıyorum..

Bu gelgitler sonunda..
Kendi kendime soruyorum, “Sahi, nedir bu Gülen grubu?”
Nasıl bir yapı?
Dinin en ince nasihatlerini hayata geçiren, gıpta ile bakacağımız güzeller güzeli insanlar topluluğu mu?
İnsanların akılları ile/birebir yaşadıkları ile dalga geçercesine, “Bizi bitirmek istiyorlar. Taa 10 yıl önce başlamışlar” diyebilecek kadar müfteri kişiliklerin at oynattığı, yanından bile geçilmesi sakıncalı insanlar grubu mu?

Düşünüyorum; “Kaldığı vakıf binasındaki odanın kirasını verecek kadar ahireti düşünen zirve kişilikler”in cemaati mi?

Menfaatlerine dokunduğu için, karşılarındaki insanlara en pis iftiraları atabilecek kadar pespayeleşen insanları içinde barındıran bir canavar topluluk mu?

Başlarındaki insan, inzivaya çekilen bir kanaat önderi mi?
Ananasına kadar, para babası işadamlarının Maliye teftişine kadar; dünyevileşmenin doruğundaki bir grup lideri mi?

Bocalayıp dururken. Devam ediyorum Hidayet Karaca’yı dinlemeye..
“Biz Samanyolu grubu olarak diyoruz ki, inşaallah o konuşmalar gerçek değildir. İçimiz yaralanıyor babası, oğlu, kızı, eşi hepsi işin içine girmiş. inşaallah doğru değildir” dediği yerde, bende film kopuyor..

Bu seste, bu yüzde, bu konuşmada samimiyet olamaz.. Bu alaycı, Müslümanla dalga geçen dilde, samimiyet olamaz diyorum..

Onun bir bakana atıfla söylediği gibi, “hissediyor”um.. Evet aynen öyle.. “hissediyor”um..
“Elhamdülillah.. Rüyamda gördüğümle konuşmuyorum.. Gözümle gördüğümün, kulağımla işittiğimin, saatlerce izlediklerimin sonunda karar veriyorum!” diyorum..
Tam o sırada, reklama gidiyorlar..

O da ne?
Naynanana da.. Naynanana.. Naynana da naynanana..
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıkıyor ekrana..
“Başörtü üniversitelerde yasak olmalı” diyerek Anayasa Mahkemesi’ne dava açan CHP’nin reklamı..
Naynana da naynana.. Naynana da naynana..
“30 Mart’ta bir şans daha var. Haydi şimdi CHP ile..” diyor..

Üniversitelerde başörtü yasağını, 30 Mart sonuçları ile belki geri getirmezler ama..

Belediyelerde bu yasağı geri getirebilirler..
Naynana da naynana.. Naynana da naynana..

Hemen ardından, bir reklam daha: “Odeo bank ile kredinizi alın. Kimlik nonuzu yazın ihtiyaçlarınızı anında karşılayın.. Odeo bank!”

Naynana da naynana.. Naynana da naynana..

Şu karara varıyorum..

Bunların iki yüzü var.

Biri; hocalık yaptığı yurttaki suyun bedelini verdiğini ileri süren bir kanaat önderi..

Biri de; faizi bile önemsemeyen, başörtü yasakçılığını bu ülkeye bela etmeyi dert edinmeyen, canavar yüz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder