HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

13 Mart 2014 Perşembe

Hüseyin Gülerce'ye


    
13 Mart 2014
“Sayın Başbakan, koskoca bir camiayı seçim meydanlarında hedef tahtası yapıyor. Sanki yargı karar vermiş gibi suçlamalarda bulunuyor. Başbakan Erdoğan “paralel yapı” yaftasıyla, maalesef Hizmet Hareketi’ne ve Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’ye çok ağır laflar ediyor. Hepimizin başbakanı olarak Sayın Erdoğan’dan üslup güzelliği beklemek hakkımızdır.” 
Bir an için Gülerce’nin haklı olduğu varsayarak soralım:
Hüseyin Bey,
Sayın Başbakan, 17 Aralık’a kadar Gülen hareketine herhangi bir saygısız ifade kullandı mı?
Bize bir tane hakaret-âmiz ifadesini gösterebilir misiniz?
Mesela şu 7 Şubat’taki MİT krizini ele alalım.
Olayların kronolojisine baktığımızda 7 Şubat MİT krizine kadar cemaatle hükümet arasında en ufak bir ihtilaf bile yok.
Siz bu olaya dahil olduğunuzu hep inkâr ettiniz.
Başbakan çağırıp sorduğunda da yemin billâh reddettiniz.
Peki, o dönemde gazeteleriniz ve televizyonlarınız aracılığıyla adeta otomatiğe bağlanmış gibi senkronize şekilde hükümete cephe alışınızı nereye koyalım?
O kadar kendinizden geçmiştiniz ki, ‘yahu biz ne yapıyoruz’ diye şöyle bir dönüp kendinize ve düştüğünüz duruma bakmadınız.
Ağzınızla inkâr ettiğinizi, cesametinizle kabul ettiğinizin farkına bile varmadınız.
O dönemde, özellikle topsakallı elemanlarınızın yazılarına ve mesajlarına baksanız, olayların bu raddeye geleceğini kolaylıkla anlayabilirdiniz.
Meğerse topsakal çetesi cemaatin öncü kuvvetiymiş.
Ve her şey F. Gülen'in bilgisi tahtındaymış.
Bir hocaya asla yakışmayacak malum bedduayı bile kelime oyunlarıyla ‘mülaane’ye çevirdiniz.
Hepsinde suçlu karşınızdakilerdi, siz hep masumdunuz.
Bir şeyi samimiyetle merak ediyorum;
Hüseyin Bey siz F.Gülen’in hiç hata yaptığını, yapacağını veya yapma ihtimali bulunduğunu düşünüyor musunuz?
 
Onlar ki laf ile verirler dünyaya nizâmât;
Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde..
 
Dizeleri sizin için bir şey ifade ediyor mu?
Ya da şu dizeler:
 
Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz;
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde..
 
Ağzınızdan çıkanla yaptıklarınız yüz seksen derece zıt..
Üstelik bunun farkında bile değilsiniz.
Siz hiç kendi medyanızda yazılan çizilenlere bakmıyor musunuz?
Başbakan’ı yargı kararı olmadan cemaati suçlamakla itham ederken, kendi gazete ve televizyonlarınızda çarşaf çarşaf yayınladığınız montaj kasetler, tapeler hakkında yargı kararı var mı?
Bu yaptığınız yasal mı, ahlaki mi, insani mi, İslami mi?
Yoksa siz başka galakside mi yaşıyorsunuz Hüseyin Bey?!
Dershane sürecindeki tehdit ve şantajları hadi yine görmezden gelelim.
Peki, bu sürecin devamında 17 Aralık operasyonu cereyan etti.
Tüm benliğinizle bu operasyonun bayraktarlığını yaptınız.
Zannettiniz ki, hükümeti yolsuzluk dosyalarıyla yıkarız.
Sanki Türkiye 90 yıldır ilk defa yolsuzluk olayıyla karşılaşıyormuş gibi bir heyecanla ortaya çıkmanız çok enteresandı.
Kendinizi işte bu noktada ele verdiniz.
Zannettiniz ki, toplum yolsuzluk kavramını duyduğunda operasyonun legal veya illegal yöntemle mi olduğuna bakmadan üstüne atlar ve hükümeti postalar.
Hele bu hengâmede emniyet ve yargıdaki paralel yapılanmamızın deşifre olmasıyla kamuoyu alakadar bile olmaz diye düşündünüz.
Tam olarak; şecaat arz ederken sirkatin söyleyen merd-i kıpti pozisyonuna düştünüz.
Ve tabak gibi deşifre oldunuz.
Halk, ‘yolsuzluk yapan hükümeti sandıkta göndermem mümkün ama devlet otoritesini hiçe sayarak imamların otoritesine bağlı hareket eden paralel yapıyı temizlemek her şeyden daha önde gelir’ diyerek meşru hükümete destek verdi.
Meydanlar bunun işaretini veriyor.
30 Mart’ta çok daha güçlü şekilde inşallah oylarıyla da gösterecek.
İşte o zaman Gülen hareketi için zor günler başlayacak.
Hüseyin Bey, ‘turfa müneccim’ yaftasıyla iki dakkada sizi bile satan kendi gazetenize şöyle bir baksanız, söylediklerinizin ne kadar çocukça şeyler olduğunu hemen anlayacaksınız aslında!
Ve bizi de empati yapmak zorunda bırakmayacaksınız.
Selam ve Dua ile..
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder