HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

8 Mart 2014 Cumartesi

Küstah Papazlara Sert Cevap

Haddini aşıp üstelik de İstanbulda Ayasofyayı kilise ilan eden; Ayasofya camiye çevrilirse yekvücut oluruz tehdidini savuran küstah papazlara haykırıyoruz
Küstah Papazlara Sert Cevap
08 Mart 2014

Bu papazların küstahlığına cesaret olan Ankara’nın basiretsizliğine, umursamazlığına ve sessizliğine de sesleniyoruz. Kim ne derse desin Ayasofya camidir, bizimdir, İslâm’ındır! Fethin ve yürekli Müslümanların sembolü Ayasofya’yı camiye çevirmek çok basit; ama samimiyet ister, irade ister, yürek ister!

“Konstantinapolis” hayali küstahlaştırdı...
Ayasofya, batılın, Haçlı zihniyetinin İslâm’a karşı yüzyıllardır sürdürdüğü kinin mücessem bir sembolü niteliğinde. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra herkesçe kabul edilerek padişahın malı olan ve camiye çevrilerek vakfedilen Ayasofya Camii fethin ve dolayısıyla İslâm’ın ve Müslümanların gücünün sembolü. Fethi içine sindiremeyen ve yüzyıllardır gözlerini İstanbul’dan bir an olsun çevirmeyen, ‘Konstantinapolis’ rüyasını hâlâ yaşayan ve yaşatmaya çalışanlar, bugün konjonktürün verdiği cesaretle küstahlaşıp ekümeniklik iddiasını hortlatarak İslâm başkenti İstanbul’da Ayasofya tehdidi savuruyor. Sahte imzayla, sinsi oyunlarla müze yapılmasından beri mahzun duran Ayasofya’nın bir türlü tekrar camiye çevrilememesi, Fatih’in torunlarının boynunu büküyor.

Camiye Çevrilmesi Çok Basit
Basit bir kararla Ayasofya’nın müze yapılması nasıl kolay olduysa, yine basit bir Bakanlar Kurulu kararıyla tekrar asıl haline, yani camiye çevrilmesi de aslında o kadar kolay. Önemli olan bunu gerçekten yapmak istemek. Ankara’nın bu konuda kaçak oynaması Patrikhanenin ekümeniklik kurma emellerine de cesaret veriyor. Basiretsiz politikanın sonucu, dünyanın dört bir yanından İstanbul’u işgal eder gibi gelen papazlar Ortodoks birliği oluşturarak, “Ayasofya camiye çevrilirse yekvücut oluruz” tehdidini savurmaya cesaret edebiliyor. Sırf Batı’yı karşısına almaktan korktukları için Ayasofya meselesinden kaçan hükümetin samimiyetsiz ve basiretsiz politikası Haçlı zihniyetine küstahça bir cesaret kazandırıyor.

Kim izin verdi?
Ekümeniklik iddiasındaki Fener Rum Patriği Bartholomeos’un daveti üzerine, 14 Ortodoks Kilisesi’nin Patrik ve Başpiskoposlarının İstanbul’da bir araya gelerek yaptıkları gövde gösterisi, üzerinde mutlaka düşünülmesi gereken tehlikeli bir süreci somut bir şekilde gözler önüne serdi.
Ortodoks Patriği Bartholo-meos’un daveti üzerine, 14 Ortodoks Kilisesi’nin Patrik ve Başpiskoposları İstanbul’da bir araya geldi. Organizasyon ne zaman yapıldı? Böyle bir toplantının yapılacağı hangi tarihte, nerede kararlaştırıldı?
“Ekümenik Zirve” olarak da nitelendirilen ve daha önce İstanbul’da bu çapta yapılmayan toplantı için hangi makamlardan izin alındı?
14 Ortodoks Kilisesi’nin Patrik ve Başpiskoposlarının bu son derece karakteristik toplantısı sonunda bir “ortak bildiri” yayınlanacak mı, yayınlanmayacak mı?
Rusya Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill’in, Ortodoks Patriği Bartholomeos’la yıldızı birden bire barışıverdi. Kirill’in de bu toplantıya katılması için hangi güçler devreye girdi? Kırım’daki gelişmeler etkili oldu mu?
Rusya, İstanbul merkezli Slav ve Ortadoks Birliği ile yeni bir siyasi hamle mi yapmak istiyor?
Bu Haçlı ittifakının asıl gayesi ne? Ayasofya’yı kilise ilan eden ve cami olarak açılmasını isteyen bu milletin şuurlu evlatlarına da tehditler savuran Bartholomeos’a kim cevap verecek?
Ayasofya’nın açılması haykırışları karşısında Sultanahmet’i işaret eden iktidar daha ne kadar sessizliğini koruyacak? Ankara neden sessiz?
“Ayasofya camiye çevrilirse yekvücut oluruz” tehdidini savuran küstah papazlara bu cesareti veren Ankara’nın korkak, gayrisamimi ve basiretsiz politikasının sonucu olarak değerlendiriliyor. Ayasofya, Batılın, Haçlı zihniyetinin İslâm’a karşı yüzyıllardır sürdürdüğü kinin mücessem bir sembolü niteliğinde. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra herkesçe kabul edilerek Padişahın malı olan ve camiye çevrilerek vakfedilen Ayasofya Camii, fethin ve dolayısıyla İslâm’ın ve Müslümanların gücünün sembolü.  Milli Gazete’nin dün manşetinden isyan ettiği sinsi girişime çığ gibi tepki yağıyor. Sivil Toplum Kuruluşları, tarihçiler ve binlerce okurumuz haberimiz üzerine olaya tepki gösterdi.

Prof. Dr. Akgündüz: Başbakan, ayasofya’yı camiye çevirmeli (Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü)
İstanbul’u 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in fethetmesi ile İslam Hukuku’na göre camiye çevrilen adı da Fethiye Camisi olan Ayasofya, Bartholomeos ne konuşursa konuşsun, kıyamete kadar aynı halde duracağından hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ayasofya üzerinde belli çevrelerin emelleri var. 1934’te müze haline getirmekle biz buna boyun eğmişiz. Ancak Bartholomeos uluslararası anlaşmalara ve Lozan’a aykırı olarak Ekümeniklik terimini kullanıyor. Bu tabiri desteklemek istiyor. Değişik devletlerin öncülerini toplamasının ana gayesi bu. Bu dönemde burada yapılacak olan en güzel şey basit bir Bakanlar Kurulu kararnamesi ile 500 yılık Ayasofya’nın eski haline yani cami haline çevrilmesidir. İster ABD ister Rusya bu ülkede tek bir Müslüman kalıncaya kadar Ayasofya’nın kiliseye çevrilmesini hayal etmesin. Eğer Başbakan İslam âlemini yanına almak istiyorsa Ayasofya’yı açmalı. Tehditlerin hiçbir manası yoktur, o zaman ülkemizin hâkimiyetini de tehdit ediyor demektir.  Fatih Sultan Mehmet, 66 buçuk metre Ayasofya Vakfiyesi’nde, Ayasofya’yı cami olmaktan çıkaranlara lanet etmiştir.

AGD Genel Başkanı Salih Turhan: “Konjonktürün verdiği cesaretle küstahlaşmasınlar”
İslam her insanın her inanç ve düşünce hakkını koruma altına almıştır. Bu bağlamda Hıristiyanların Ortodoks ya da bir başka mezhebinin temsilcilerinin kendi inançlarını yaşayabilmek için bir araya gelerek toplantılar yapmasına söyleyecek bir sözümüz de yoktur. Ancak fetihle bir İslam şehri olan İstanbul’un ve fethin sembolü bir cami haline getirilen Ayasofya’nın tüm İslam dünyasında temsil ettiği değerlere yönelik tahrifata göz yumamayız. Konjonktürün verdiği cesaretle küstahça söylemlerde bulunulması kabul edilemez. Beş yüz elli yılı aşkın bir süredir Müslümanlara ait olan bir mabet ve bir şehir üzerinde yozlaşmış yönetimlerin oluşturduğu boşluğu fırsat bilerek hak iddia etmek inanç ve düşünce hürriyeti kapsamında değerlendirilemez. “Ayasofya camiye çevrilirse yekvücut” oluruz çıkışı tarihi dayanaktan yoksun olduğu gibi bu ülkedeki huzur ve barışı sıkıntıya sokacaktır. Küresel güçlerin ve dış mihrakların milletin egemenliğine yönelik tuzaklarından dem vuran iktidar bu söylemlerinde samimi ise yapılan bu açıklamaya cevap olarak derhal Ayasofya’yı camiye çevirmelidir. Kaldı ki milletimizin bu konudaki talebini de topladığımız on milyonu aşkın imza ile gündeme taşımıştık.

Tarihçi Ahmet Anapalı: İktidar kaçak oynamasın, ayasofya’yı camii olarak açsın
Patrikhane Osmanlı İmparatorluğu kuvvetli iken, mazlum bir kedi gibi sessiz sakin duruyor. Ne zaman Osmanlı güçten düşmeye başlıyor. O zaman patrikhane içten içe sinsi faaliyetlerini yürütmeye başlıyor. Bunu II. Mahmut fark ettiğinde Patrikhane’ye gidiyor ve tam kapısında patriği asıyor. O kapı halen kapalıdır ve adı Kin Kapısıdır. Deniyor ki, “Burada bir Şeyhülislam öldürülmedikçe bu kapı açılmayacaktır.” Yani içlerinde hala bir kin var. Ve bu kin onları her daim Türkiye’nin aleyhinde faaliyetler yapmaya teşvik ediyor.    Lozan Antlaşmasında biz çok kararlıydık. Patrikhaneyi atmak için. Fakat bütün dünya Hıristiyan ülkeleri bir araya geldiler ve Patrikhaneyi atamadık. Başaramadık.  Patrikhane de hiçbir zaman ekümenik iddiasından vazgeçmedi. Zaten iç yazışmalarında ekümenik patriklik ibaresi geçiyor. Ekümenizm ne demek? Ekümeniklik, Vatikan gibi bir idare edebilme, siyaset yapabilme hakkına sahip olmak demek. Vatikan’daki Papa şu an bir devlet başkanıdır. Bir devleti vardır, onu idare eder. İşte budur Ekümeniklik. İstanbul’daki Patrik Bartholomeos da şu an ekümeniklik iddiasında bulunuyor. Ve sanki partrikliğin özgür bir ülkesi varmış gibi davranıyor. Ve bu durum Avrupa Birliği ile Türkiye’nin yakınlaşmasından sonra daha da hızlandı. Ve ekümenik iddialarını daha sesli ifade etmeye başladılar. Bir süre daha devam edecek.  İktidar ise bu konuda kaçak oynuyor, Ayasofya ihtiyaç mıdır diyor, Sultanahmet Camii size yetmiyor mu diyor. Yani her yeri açtı, Sümela Manastırını açtı, Aya İrini’yi açtı, Van Akdamar Adasındaki yeri açtı. Ama Ayasofya’yı açmamakta ısrar ediyor. Avrupa Birliği’ni karşısına almak istemiyor. Çok samimi bulmuyorum Hükümetin bu konudaki tavrını. Kaçak oynuyor. Oysa Putin orduya in dedi, indi. Bu kadar basit. Devlet olmak demek, bu demek. Yapacaksın bitti. Bu kadar basit. Tek sıkıntımız samimiyet. Samimi olduktan sonra Allah önünü açar zaten.

İslam Alemi Ayasofya Konusunda Daha Duyarlı Olmalıdır
Fener Rum Patriği Bartholomeos’nun Ayasofya ile ilgili açıklamalarına tepkiler çığ gibi büyürken bir açıklama da Ayasofya Gönüllüleri Eğitim Kültür Derneği’nden (AYADER) geldi. Yapılan yazılı açıklamada, Ayasofya’nın Kilise olarak açılmış olmasına karşın Fatih Sultan Mehmed Han’ın kendi cebinden harcadığı bedel ile İslam ümmetine vakfedildiği, yapının Müslümanlara ait olduğu vurgulanarak, Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmadığı her gün Sultan Fatih Han’ın bedduasının Ayasofya’yı Müslümanların ibadetine kapatanların, açmayanların ve engel olanların üzerinde olduğu belirtildi.  Ayrıca açıklamada, Bartholomeos’un ‘’Ayasofya Cami olarak açılırsa tüm Hristiyan dünyası yekvücut olup tepkisini koyacaktır” sözlerine dikkat çekilerek, ‘’Başta Türkiye Müslümanları olmak üzere tüm İslam Alemi Ayasofya konusunda daha duyarlı olmalıdır, olmak zorundadır.’’ denildi.

Ayasofya Hiçbir Zaman İşgal Edilemedi
Ayasofya konusundaki hassasiyeti ve derin araştırmalarıyla tanınan ünlü yazar merhum Aytunç Altındal, Hıristiyanların Ayasofya Camii üzerinde her zaman emelleri olacağını; fakat İstanbul’un işgal yıllarında bile ecdadımızın buna izin vermediğini hatırlatmıştı. Altındal, “Üstelik 15 bin işgalci askerin karşısına dikilen Yüzbaşı Çerkez Şükrü Bey, Ayasofya müdafaasında, ‘Bir adım daha atarsanız Ayasofya’nın etrafına sardırdığım tüm dinamitleri patlatırım, burayı da havaya uçururum’ demiş ve işgali engellemişti.” hatırlatmasında bulunmuştu. Araştırmacı-yazar Aytunç Altındal, Ayasofya Camisinin Fatih Sultan Mehmet’in malı olduğunu ve bunu papa dâhil herkesin Fatih’e belirttiğini söylemişti. Aytunç Altındal: “Bir imparator bir imparatoru yendi mi, onun ne kadar malı Zvarsa hepsi kazanan imparatorun üzerine geçiyor. Çünkü imparatora ait olanlar imparatora, kiliseye ait olanlar kiliseye. Dolayısıyla burası direkt Fatih’in olmuştur. Bunu Papa dâhil herkes Fatih’e söylemiştir; Ayasofya artık senin, demişlerdir. Bir şartla. İslam’da bir gelenek var. Eğer kutsal bir mekânı üzerine geçirtiyorsan, alın terine mahsuben ona sembolik bir para ödemen lazım. Fatih de bu bedeli ödüyor ve burayı vakfiye haline getiriyor. Ayasofya’nın kime ait olduğunun hikâyesi de budur” gerçeğine işaret etmişti.

Bu Patriğe Cevap Ayasofya İle Olur
Gazetemizin dün “Papazlar Zirvede’ manşetiyle duyurduğu “PanOrtodoks Konsili” toplantısı gündeme bomba gibi düştü. Ekümeniklik iddiasındaki Fener Rum Patriği Bartholomeos’un daveti üzerine, 14 Ortodoks Kilisesi’nin Patrik ve Başpiskoposları İstanbul’da bir araya gelerek yaptıkları gövde gösterisi, üzerinde mutlaka düşünülmesi gereken tehlikeli bir süreci somut bir şekilde gözler önüne serdi.

Cevap Bekleyen Sorular
Ortodoks Patriği Bartholomeos’un daveti üzerine, 14 Ortodoks Kilisesi’nin Patrik ve Başpiskoposları İstanbul’da bir araya geldi. Organizasyon ne zaman yapıldı? Böyle bir toplantının yapılacağı hangi tarihte, nerede kararlaştırıldı?
“Ekümenik Zirve” olarak da nitelendirilen ve daha önce İstanbul’da bu çapta yapılmayan toplantı için hangi makamlardan izin alındı?
14 Ortodoks Kilisesi’nin Patrik ve Başpiskoposlarının bu son derece karakteristik toplantısı sonunda bir “ortak bildiri” yayınlanacak mı, yayınlanmayacak mı?
Rusya Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill’in, Ortodoks Patriği Bartholomeos’la yıldızı birden bire barışıverdi. Kirill’in de bu toplantıya katılması için hangi güçler devreye girdi? Kırım’daki gelişmeler etkili oldu mu?
Rusya, İstanbul merkezli Slav ve Ortadoks Birliği ile yeni bir siyasi hamle mi yapmak istiyor?
Bu Haçlı İttifakı’nın asıl gayesi ne? Ayasofya’yı kilise ilan eden ve Camii olarak açılmak isteyen bu milletin şuurlu evlatlarına da tehditler savuran Barthalemeos’a kim cevap verecek?
Ayasofya’nın açılması haykırışları karşısında Sultanahmet’i işaret eden iktidar daha ne kadar sessizliğini koruyacak?  Ankara neden sessiz?
 Haddini bilmeyen, tehditler savuran ve kendisini Bizans’ın yerine koyan patriğe verilecek tek cevap
Ayasofya’nın cami olarak açılmasıdır? Ankara bu cevabı verecek mi?
YENİ AKİT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder