HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

9 Mart 2014 Pazar

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit

Bizi böylesine düşman göreni, görmedim!

09 Mart 2014
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit

1993’den bu yana, basın hayatındayız.
DYP-SHP iktidarını gördük.
DYP-ANAP iktidarını..
28 Şubat’ları gördük..
MHP’li koalisyon hükümetini gördük.

“Başörtülülere burs vermiyoruz” diyen Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin şikayetlerini gördük..

Kurban derisi gaspçısı Türk Hava Kurumu’nun yüz binlerce liralık tazminat davalarını yaşadık.

“10 Kasım’da niye sayfanızı siyah zemine basmadınız” diyen Atatürkçü Düşünce Derneği’ni gördük, Gezi Parkı’ndaki üç ağaca sahip çıkarken, Koç’un on binlerce metrekarelik ormanı talan etmesine seyirci kalan TMMOB’un şikayetlerini gördük.
CHP yöneticilerini gördük, MHP yöneticilerini gördük..
Ve hepsinin zirvesinde, 312 generalin bir araya gelip, açtıkları trilyonluk manevi tazminat davasını gördük.
Akit’i karşıt olarak gördüler. Düşman olarak gördüler. Dava açtılar, suç duyurusunda bulundular..
Susturmaya çalıştılar..
Ama Fetullah Gülen kadar şedidini görmedim.. Bir basın organına, bu kadar amansız düşmanlık edeni görmedim..
Darbecilere, laikçilere, Hıristiyanlara karşı hoşgörünün zirvesindeydiler..
Şimdi, Akit’i susturmada hoşgörüsüzlüğün zirvesine çıktılar.
Somut örnek isteyeceksiniz..
Vereyim.
İstanbul’daki avukatları ayrı, Ankara’daki avukatları ayrı, müracaatta bulunuyor..
Aynı olay için, aynı taleple, iki ayrı avukatın yaptığı müracaatlar.
Amaç ne? Korkutmak.. Yıldırmak... Sindirmek.
Davalarla uğraşırken, gazetecilik yaptırmamak..
Sadece, tek haberi iki ayrı ilden şikayet etmek, bir habere iki dosya açtırmak da değil, yapılan..
21 yıllık basın tecrübeme dayalı söylüyorum... Ayağına bastıklarımızdan kimisi ceza davası açardı. Kimisi tazminat.. Kimisi açıklama ile yetinirdi...
En kabadayısı, ceza ve tazminat davasını birlikte açanları gördüm.
Ama Gülen, 7-8 koldan hareket ediyor..
Tekzip müracaatı var..
Ceza soruşturması için suç duyurusu var.
“Kişilik haklarıma saldırıldı, 40 bin TL, 50 bin TL ödesinler” isteği var..
Basın İlan Kurumu’na müracaat edip, “İlanlarını kesin” talebi var..
İllegal Basın Konseyi’ne müracaat var..
Ve 21 yıllık basın hayatımda ilk defa gördüm, Gazeteciler Cemiyeti’ne şikayet var..
Ve sorsanız, bunlar bir de bize “Basın özgürlüğü” dersi verirler..
Televizyonlarında sabahtan akşama kadar, “İnternet yasaklanıyor, Facebook yasaklanmak isteniyor” diye yayın yapıyorlar..
Kendileri yasaklamanın kralını yapmak için bir saniye boş durmuyorlar..
Basın hürriyetini kısıtlamak, engellemek isteyen biri var ise..
O da Fetullah Gülen’dir, arkadaşlar.
Bunu söylememek isterdim.
Söylememek için de, çok direndim.
Ama geldiğiniz nokta, maalesef burasıdır.
Gerçek ortada..
İllegal konseye, Gazeteciler Cemiyeti’ne müracaat etmeye kadar düştünüz..
Oysa ben beklerdim ki, bizim 20 katı tirajınız olduğunu iddia ediyorsunuz. Fazladan, başka gazeteleriniz de var.
Üstelik televizyonlarınız da var.
Sabahtan akşama kadar istediğiniz yayını yapıyorsunuz.
İstediğiniz hakareti yapıyorsunuz.
Tek bir tane dava açtık mı size?
Bir tane suç duyurusunda bulunduk mu?
Varsa bir itirazımız, elimizde gazete var.
Cevabını veririz, okuyucu takdir eder.
Sizin de varsa bir itirazınız, gazetenizde verin cevabını.
Televizyonda verin cevabını.
Ceza şikayeti. Tazminat talebi.. İllegal basın konseyine müracaat!
Nedir bunlar, söyler misiniz?
Nerde sizin basın özgürlüğüne saygı ilkeniz?
Böyle mi saygı gösteriyorsunuz, düşünce hürriyetine..

Ama bu günler de geçecek, Allah’ın izni ile..
28 Şubat’ın geçtiği gibi..
2003’deki darbeler silsilesinin geçtiği gibi...
Bakalım, 17 Aralık operasyonu yargılanmaya başladığında, bu arkadaşlar ne savunma yapacaklar?
Hayır, mahkemeyi kastetmiyorum.
Siz bize yüzlerce dava açın.
Ben size, yine de sanık sandalyesinde oturmayı konduramam..
Benim kastım, gazetenizde ne yazacaksınız?
Bugünlerde sık sık söylüyorsunuz ya: “28 Şubat’a direnmiştik. İHL’lerin kapatılmasına karşı çıkmıştık. Biz darbecilere destek vermemiştik” diye..
Eminim, 17 Aralık’çılar yargılanırken de benzerini yapacaksınız..
“Biz 17 Aralık’a aslında karşı çıkmıştık. Bizim meşru hükümetin başbakanının telefonunu dinleyenlerle ne işimiz olabilir? Biz, sadece dersaneler kapanmasın diye talepte bulunmuştuk. Diğerleri ile bizim ilgimiz yok” diyeceksiniz..
Tabii yedirebilirseniz..
Nasıl ki bugün, “28 Şubat’a biz de karşı çıkmıştık” dediğinizde, kahkahalarla gülüyoruz..
Yarın “17 Aralık’a, 25 Aralık’a biz de karşı çıktık” dediğinizde de, yine kahkahalarla güleceğiz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder