En vahşi katliamın mimarı Şaron'u böyle tanıyın
Sabra ve Şatilla katliamı nasıl gerçekleşti? Bugün hayatını kaybeden, yüzbinlerce masum masum müslümanın katili Ariel Şaron'un iğrenç yüzü, bu iki katliamla daha net görülüyor.
Sabra ve Şatilla insanlık tarihinin şahit olduğu katliamların
en vahşilerinden sadece biridir. Katliamlarda hayatını kaybedenlerin
sayısı 3500 olarak ifade edilse de cesetlerin çoğunun toplu mezarlara
gömülmüş olmasından ve parçalanmış cesetlerin yıkıntılar arasında
kaybolmasından dolayı hiçbir zaman net bir sayıya ulaşılamadı.
16 Eylül tarihi Sabra ve Şatilla katliamının yıldönümüdür. Bu katliam, 16 Eylül 1982 tarihinde Beyrut'ta Sabra ve Şatilla adındaki Filistin mülteci kamplarının basılarak çoluk, çocuk, kadın, yaşlı binlerce kişinin katledilmesi olayıdır.
Bu katliamın birinci sorumlusu 2006'dan beri komada olan İsrail'in
eski Başbakanlarından Ariel Şaron'dur. Ariel Şaron'un bir insan kasabı
olduğunu bütün dünya biliyordu. Şaron, iş başına gelmesinin hemen
ardından Filistin halkına karşı uygulanan şiddet vahşeti artırmaya
çalıştı.
Aynen Sabra ve Şatilla
katliamında yaptığı gibi kundaktaki bebeklerden ayakta zor yürüyen
seksenlik ihtiyarlara kadar bütün herkesi katletme konusunda sınır
tanımaz bir saldırgan tavır içine girdi. Bu amaçla "nokta vuruşu
operasyonları" adı verilen açıktan devlet suikastları silsilesi
başlattı.
KATLİAM FALANJİSTLERE İHALE EDİLDİ
Şaron, Sabra ve Şatilla katliamında Lübnan'daki
İsrail işgal kuvvetlerinin başkomutanıydı. Katliamı planlaması için IDF
adlı siyonist terör mekanizmasının şefi olan General Rafael Eitan'ı
görevlendirmişti. Bu General Şaron'un emrinde ve güdümündeydi. Ama
Şaron'la direkt irtibatını gizlemeye çalışıyordu.
General
Eitan katliamın yürütülmesi ve organize edilmesi işini Lübnan'daki
Hıristiyan Falanjistler adlı terör örgütüne ihale etti. O zaman bu terör
örgütünün liderliğini Semir Ca'ca yapıyordu ve bu kişi İsrail işgal
kuvvetlerinden alacağı siyasi ve maddi desteğin hatırına katliamı
organize etme ve fiilen gerçekleştirme işini kabul etti.
O
da katliamda görevlendirilecek Hristiyan falanjist militanları organize
etme ve başlarında durarak katliam işini bizzat komuta etme görevini
falanjist gaddar Eli Hubeyka'ya verdi. Eli Hubeyka adlı gaddar da
etrafına topladığı Falanjist militanlarla katliam işini gerçekleştirdi.
Sabra
ve Şatilla katliamı her ne kadar Lübnanlı Falanjist militanlar
tarafından gerçekleştirilmiş olsa da o dönemde Lübnan'ı işgal altında
tutan Siyonist işgal güçlerinin gözetiminde ve istekleri doğrultusunda
gerçekleştirilmiştir.
ORDUDAKİ GÖREVİNDEN AZLEDİLDİ
Bu
husus Lübnan yönetiminin olayla ilgili tüm araştırmalarında
belgelendiği gibi İsrail işgal devleti tarafından da itiraf edilmiş ve
bu yüzden Ariel Şaron, İsrail işgal devleti ordusundaki görevinden
azledilmiştir.
Ne var ki işgal devleti
Şaron'un katliamdaki sorumluluğunu doğrudan bir sorumluluk olarak değil
de "ihmal" olarak nitelemiştir. Oysa Şaron'un sorumluluğu sadece bir
ihmal değil doğrudan katliamı planlama ve Falanjist militanlara ihale
ederek gerçekleştirilmesini sağlama sorumluluğuydu.
Eğer
öyle olmasaydı o zaman katliamın gerçekleştirildiği mülteci kamplarını
sıkı bir gözetim ve denetim altında tutan İsrail işgal kuvvetlerinin haberi
ve bilgisi olmadan böyle bir şeyin gerçekleştirilmesi mümkün olamazdı.
Ama ne yazık ki o zaman iş olsun diye ordudaki görevinden azledilen
Şaron daha sonra siyasi yollardan İsrail işgal devletinde çok daha
etkili makamlara, başbakanlık koltuğuna oturmayı başarmıştır.
KATLİAM NASIL GERÇEKLEŞTİ?
Sabra
ve Şatilla katliamı, insanlık tarihinin şahit olduğu katliamların en
vahşilerinden biridir. İşgalci Siyonist askerler 16 Eylül 1982 tarihinde
Filistinli Mültecilerin kaldığı ve Lübnan'ın başkenti Beyrut'un
güneyinde bulunan Sabra, Şatilla ve Burc el-Beracine kamplarını
buralarda ikamet edenlerin herhangi bir yere kaçmalarını önleyecek
şekilde kuşatmaya aldılar.
Arkasından
Lübnanlı Hristiyan Falanjist milisler Siyonist askerlerin gözetimi
altında kamplara girerek büyük bir katliam gerçekleştirdiler.
Lübnan
hükümetinin açıklamasına göre bu katliamda toplam 991 kişi öldürüldü.
Bunlardan sadece 328 kişinin kimliği tespit edilebildi. Saldırganlar
öldürdükleri kişilerin cesetlerini tanınmaz hale getirdiklerinden dolayı
çoğunun kimliği tespit edilemedi.
ÖNCEDEN ANLAŞMIŞLAR
Katliam
sonrasında hazırlanan raporlarda ifade edildiğine göre 16 Eylül 1982
akşamı katliamı gerçekleştiren falanjist milislerden biri söz konusu
kampları kuşatma altında tutan Siyonist güçlerin subaylarından biriyle
irtibat kurarak, yanında 45 kişinin olduğunu bunlar hakkında ne
yapacağını sordu.
Siyonist subay:
"Tanrının istediğini yap" cevabını verdi. Raporda bildirildiğine göre
falanjist milis aynı soruyu ikinci kez sorduğunda Siyonist subay: "Onlar
hakkında ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyorsun. Bir daha bu
hususu bana sorma" cevabını verdi.
Bu
cevap Siyonist askerlerin falanjist milislerle önceden anlaştıklarını,
onlara gerekli talimatı verdiklerini ve sadece dünya kamuoyu önünde
kendilerini temize çıkarmak için bir gerekçelerinin olması amacıyla bu
katliamı kendi elleriyle gerçekleştirmekten kaçındıklarını bütün
açıklığıyla göstermektedir.
Sabra ve
Şatilla katliamlarının birinci sorumlusu olan Şaron aynı zamanda 12 Ekim
1958 tarihinde gerçekleştirilen ve Siyonist vahşetin önemli cürümleri
arasında yer alan Kibya katliamının da sorumlusuydu. Ariel Şaron
bilindiği üzere, Sabra ve Şatilla katliamındaki rolü dolayısıyla "Beyrut
Kasabı" diye anılır.
SABRA VE ŞATİLLA TEK KATLİAMLARI DEĞİL
Siyonist
güçlerin 1982 Lübnan işgali esnasında gerçekleştirdiği tek katliam
Sabra ve Şatilla katliamı değildir. Başkent Beyrut'a havadan
yağdırdıkları bombalarla bu şehirdeki yüksek binaları içinde kalanların
üzerlerine yıktılar.
Bu işgalin ve
saldırının gayesi sözde, o zaman Lübnan'a üs kurmuş olan FKÖ
militanlarını oradan çıkarmaktı. Ama Siyonist vahşet Lübnanlı,
Filistinli, gerilla, sivil, kadın, erkek, çocuk, yaşlı, genç ayrımı
yapmadan herkesi kuşattı.
Ne var ki
İsrail'in arkasında duran en önemli güç durumundaki ABD'nin yön verdiği
dünyanın gözünde İsrail haklıydı! Çünkü kendisini rahatsız eden
gerillaları oradan çıkarması gerekiyordu!
1982'de
Sabra ve Şatilla katliamını gerçekleştiren işgalci Siyonistler Lübnan'ı
hiçbir zaman rahat bırakmadılar. Başta çoğu kadın ve çocuk 108 kişinin
öldürüldüğü Kana katliamı olmak üzere daha birçok katliam da
Siyonistlerin Lübnan topraklarında gerçekleştirdikleri katliamlardandır.
İZLE, SİPER AL VE ÖLDÜR
Öte
yandan Güney Lübnan topraklarında haksız bir şekilde tampon bölge
oluşturarak buraya askeri yığınak yaptılar. Buradaki askeri üslerinden
sürekli şekilde Güney Lübnan'ın sivil halkının üzerine bomba
yağdırdılar.
Bu saldırılarda çoğu kadın
ve çocuklardan oluşan yüzlerce savunmasız sivil insan hayatını
kaybetti. Örneğin 9 kişinin öldürüldüğü Sayda katliamında öldürülenlerin
bazıları daha analarının kucaklarındaydılar. Bu küçük bebeklerin
bazılarının kafaları atılan top mermileriyle kopmuştu.
Kana
katliamını Şimon Peres, Sayda katliamını ise Netanyahu gerçekleştirdi.
Bunların biri uzlaşmacı diğeri ise uzlaşmaz olarak gösterilenlerdi. Ama
ikisinin de sicili saldırı, vahşet ve katliamlarla dolu. Filistin'de
babasının arkasına sığınan Muhammed Cemal ed-Durre, Ehud Barak'ın
döneminde ve yine onun emriyle: "İzle, siper al ve öldür!" ifadesiyle
sloganlaştırılan çocuk izleme ve öldürme operasyonlarından birinde
öldürüldü.
Üç aylık Ziyauddin
et-Tumeyzi de "nokta vuruşu operasyonları"ndan birinde alnından
vurularak öldürüldü. Barak uzlaşmacı, Şaron ise uzlaşmaz, katı tavırlı
olarak tanıtılmaktaydı. Ama yaptıklarına, işledikleri cinayetlere
baktığımızda bir fark göremiyoruz. Demek ki yok aslında birbirlerinden
farkları! Ama biri uzlaşmacı görünerek diğeri de uzlaşmaz görünerek prim
yapmaya, siyasi destek kazanmaya çalışıyor.
Kaynak: Timeturk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder