HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

30 Ocak 2014 Perşembe

 Şimdi ikinci mektup zamanı... Aracıyla değil, bizzat gelerek!
 

 Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit







 

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit 

07 Ocak 2014

17 Aralık operasyonu ile ilgili, dün başdöndürücü gelişmeler yaşandı..
Hayır, gelişmeler, “gözaltına alınanlar”la ilgili değil.
“Gözaltına aldıranlar”la ilgili..
Fethullah Gülen’in, meşhur bedduasında, “hırsızı yakalayan” olarak nitelenen devlet memurları var ya..
“Onlar vazifelerini yapıyorlar” denilerek savunulanlar var ya..
Son mektupta..
“Kanunların belirlediği vazifeleri yine kanunlar çerçevesinde yerine getiren memurîn” diye tanıtılanlar var ya..
“Devlet memurlarının üzerlerine gidip onları vazifelerini yapmaktan men etme ve masum vatan evladı..” diye başlayan cümlelerde, korunup kollanan memurlar var ya..
İşte onlardan birisi hakkında, dün tatil faturaları ortaya çıktı..
Tam da, ilk günden beri bizim söylediğimiz, “Bu dış mihraklı bir operasyon” eleştirilerimize uygun şekilde..
Bir “dış tatil” faturaları..
Şimdilik, Başsavcıvekili ile ilgili bu belgeler..
Gülen gurubuna nispet edilen diğer memurları da, yakında görürüz..
Dünkü belgelerden anlaşılıyor ki..
Meğerse..
17 Aralık’ta gözaltına alınanlar arasında yer alan ve “Ben onu Başbakanla hallettim” sözü ile meşhur olan Ali Ağaoğlu..
Savcılık ifadesi sonrasında, hakime sevkedilmeden serbest kalırken..
Dosyadaki bilgi ve belgeler ışığında değil..
Ağaoğlu’nun Dubai temsilciliğinin, “Başsavcıvekili’nin  tatil faturasını ödemesi”nin ışığında gerçekleşmiş..
Bizzat Ali Ağaoğlu açıklıyor, tatil ödemelerini Dubai temsilciliğinin yaptığını..
Bir başsavcıvekili..
Üç farklı operasyonu, aynı güne denk getirip, sansasyon oluşturuyor..
16 aylık dinleme ve teknik takibe dayalı delil toplama sonrasında, bir gün aniden karar verip.. Üç bambaşka olayı, tek tencereye koyup, bize “Tesadüfen aynı gün pişen yemek” olarak sunuyor..
Biz de “yiyoruz!”
İşte çıktı, operasyonun dış belgeleri..
Ama biz..
17 Aralık’çıların yaptığını, onlara yapmayalım..
Lüks tatilin..
Ödemelerin bir inşaat şirketinin yapmış olmasının.
Başsavcıvekilliğine yakışmayan diğer şaibeli konuların..
“Belki bir izahı vardır” diye, kimseyi hakim önüne çıkmadan, mahkum etmeyelim..
Olabilir ya..
“Başsavcıvekili, ailecek gittiği Dubai’de, altın kaçakçılığı ile suçladığı Reza’nın, Dubai bağlantılarını araştırıyordur..”
Gülmeyin..
Bu konuda iddialar vardı, 17 Aralık dosyasında..
Belki Başsavcıvekilimiz, Ali Ağaoğlu’nun  usulsüzlüklerini tespit için, bizzat kendisini feda etmiş, onun para ile neler yaptığını göstermek için Dubai temsilciliğinin tatil teklifini kabul etmiştir..
(Gerçi bu ihtimal, Ağaoğlu’nun savcılık sonrasında serbest kalması gerçeği ile pek uyuşmadı ama.. Neyse, savunmasında bu kadarcık açık da olsa, yine makul bir senaryo yazacaktır mutlaka..)
Biz Başsavcıvekili’nin neler yaptığını bir kenara bırakalım..
İşin özünü kaçırmayalım..
Zekeriya Öz önemli değil..
Ona, Fethullah Gülen sahip çıkmasaydı..
Onun yaptıklarını, “hırsızı yakalamak” olarak nitelemeseydi..
Onun uğruna, alnı secdeli bir başbakana, alnı secdeli insanların hürmet ettiği bir hoca, beddualar yağdırmasaydı..
Ne önemi vardı, Zekeriya Öz’ün. Tam da insanları suçladığı bir suçla kendisi meşgul olsa bile..
“Günlük hayatta, nelerle karşılaşıyoruz biz” der geçerdik.
Ama konuya Fethullah Gülen dahil olunca..
Düne kadar, birbirine saygıda kusur etmeyen alnı secdeli insanlar, birbiri ile kanlı bıçaklı olunca..
Hali ile buna sebebiyet verenlerin kim olduğunu merak ediyor insan.
Ve bir tanesi ortaya çıktı..
Sırada diğerleri var..
Tabii ki, bunların şu şu yanlış işleri yapmış olmaları.. “17 Aralık’ta gözaltına alınanların, mutlak masum olmaları” sonucunu doğurmaz.
Onlar da ayrıca kendi hesaplarını verecekler..
Ama..
17 Aralık’ta, gözaltına alınanlardan ziyade.. Hedef Tayyip Erdoğan idiyse..
Ki öyle..
Başsavcıvekili’nin dün ortalığa saçılan suç belgeleri, Fethullah Gülen’in nasıl yanıltıldığını da ispatlamıştır..
Şimdi bir mektup daha bekliyoruz..
Abdullah Gül’e değil..
Tayyip Erdoğan’a..
Aracılar eliyle değil..
Bizzat Gülen’in kendisinin, Türkiye’ye gelerek..
“Özür dileriz.. Kılavuzumuz, bizi yanlış yönlendirmiş” içerikli bir mektupla..

http://www.habervaktim.com/yazar/63087/simdi-ikinci-mektup-zamani-araciyla-degil-bizzat-gelerek.html 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder