HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

30 Ocak 2014 Perşembe

Turgay Güler - O mektupta gözden kaçan ayrıntı 

 
Turgay GÜLER turgayguler@aksam.com.tr

“Paralel yapı” denildiğinde kıyameti kopartıyorlar.
“Onu, şunu, bunu fişlemişler” diye bas bas bağırıyorlar.
O savcının, bu polisin, şu bürokratın tüm hukuksuzluklarını delicesine savunuyorlar.
Fitneci kalemleri baş tacı yapıp himaye ediyorlar.
17 Aralık darbe girişimini savunmakla kalmayıp, beddualarla yüceltiyorlar.
Aleyhlerinde iki cümle eleştiri neşretseniz sağdan soldan, aşağıdan yukarıdan üzerinize çullanıyorlar.
Sonra da çıkıp, sulh ve suhuletten söz ediyorlar.
Özetle iki ileri, bir geri yapıyorlar.
Bir başka ifadeyle iki saldırı, bir sulh çağrısı.
Saldırının amacı malum.
Sulh çağrısına gelince; bu çağrı hiç şüphesiz cemaat tabanına yönelik. Zira bu sayede dağılmaları engelleme yahut asgariye indirme çabası var.
Ama tüm bunlara rağmen, gazetelerinin manşetleri son günlerde yumuşamış görünüyor.
Anlaşılıyor ki; Hocefendi talimat göndermiş.
Nereden mi biliyorum?
Zaman Gazetesi, baskıya hazır hale getirildikten sonra Pensilvanya’ya gönderilir.
Hocaefendi bakar inceler.
Gerekli gördüğü müdahaleyi yapar ve “tamam” der.
Atılan manşetlerden de, falanca köşe yazarının Başbakan’a yönelttiği hakaretlerden de önceden haberdardır.
Tamam” dememiş olsa, yayımlanamaz.
Mesela;  Hocaefendi geçenlerde çok tehlikeli, çok agresif, çok vicdansız ve de çok düşmanca bir manşeti engellemiş.
O manşet Başbakan Erdoğan’ı hedef alan bir manşetmiş.
Düşmanlık şehvetinin zirvesinde, itham edici bir manşet.
Sanırım bu manşetin Erdoğan’a değil, cemaate zarar vereceğini görmüş.
Gelelim tartışılan o mektuptaki gözden kaçan ayrıntıya.
Daha önce 17 Aralık operasyonuna “bedduayla” destek veren Hocaefendi, o mektupta da bu desteği sürdürüyor.
Ve özetle şunu diyor:
 “Görevliler yolsuzlukları ortaya çıkarmak için kanunlar çerçevesinde işlerini yapıyorlar” 
Ardından da yine özetle şu ithamda bulunuyor:
“Bu görevliler kanunların belirlediği vazifelerini kanun çerçevesinde uygularlarken sırf cemaatten oldukları için kıyıma tabi tutuluyorlar…” 
Dahası var.
Hocaefendi mealen diyor ki, “Bu görevlileri durdurmak için benim elimden bir şey gelmez. Onların amiri değilim. Lakin sohbetlerde itidal tavsiye edebilirim. Tansiyonun düşürülmesi için elimden gelen gayreti ortaya koyabilirim.” 
Ve sonuç.
Bu mektup diyor ki:
1-17 Aralık operasyonunu yapanlar iyi çocuklardır.
2-Onların tasfiye edilmesi bizi üzmektedir.
3-Çağrımı dinlerler, itidal tavsiye edip tansiyonu düşürebilirim.
Mektubun tamamını bir kez daha okursanız, mektup her ne kadar Cumhurbaşkanına’na yazılmış gibi görünse de asıl adres Başbakan Erdoğan.
Asıl amaç ise pazarlık.

http://smart.aksam.com.tr/Home/newsdetail?44/yazarlar/o-mektupta-gozden-kacan-ayrinti-c2/haber-274443 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder