HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

30 Ocak 2014 Perşembe

Sıkıysa, hakimin aracını da arasanıza! Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit

 

06 Ocak 2014
“MİT mensuplarının bulunduğu TIR aranamaz” deyince, “hiçbir kuruma, hiçbir insana ayrıcalık tanınmaması” ilkesini benimseyen dindar kardeşlerimiz eleştiriler yönelttiler..
“Ne olurdu yani, aransaydı? Niye karşı çıkıyorsunuz?” dediler..
Hatta iyiniyetli bazı kardeşlerimiz, “TIR aranıp, insani yardım malzemesi olduğu cümle aleme gösterilseydi, ne kaybederdik..” dediler.. 
Kendilerine kısmen hak veriyorum..
Sivil bir insan olarak söyleyeyim.. Fiilen avukatlık yaptığım dönemde..
Birçok avukat arkadaşım, adliye girişindeki polislerin kimlik sormaları, arama yapmaları ile kafayı bozmuşken..
“Arasınlar canım. Ne olacak? Kimliğimizi de sorsunlar.. Ne olur yani?” diyor, muameleyi hiç dert edinmiyordum..
Konuya, “Bizim diğer vatandaşlardan ne farkımız var ki?” diye yaklaşıyor, “avukatların aranamayacağını, gelişigüzel kimlik sormanın bir taciz olduğu”nu söyleyenlere karşı çıkıyordum..
Hâlâ da aynı tezi savunurum..
Ama.. 
Bu ülkede, yaralamalı trafik kazasına karışan bir hakim ile avukat..
“Benim dokunulmazlığım var.. Alkolmetreyi üflemem!” kavgası yapıyorsa..
Nihayetinde avukat üflüyor.. Hakim “Kimse bana üfletemez” deyip, alkolmetreyi üflemeden olay yerinden ayrılıyorsa..
Bunun da 2802 Sayılı Hakimler Kanunu’nda yasal dayanağı varsa..
Kanunun “Yakalama ve sorgu usulü” başlıklı 88. maddesinde, “Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâlleri dışında suç işlediği ileri sürülen hakim ve savcılar yakalanamaz, üzerleri ve konutları aranamaz, sorguya çekilemez. Ancak, durum Adalet Bakanlığı’na derhal bildirilir” deniyorsa..
Bu maddeye dayalı olarak, günlük hayatta yüzlerce olayda, polis-hakim tartışması yaşanıyorsa..
Mesela.. Kayseri Havalimanı’nda bir hakimimiz, uçağa binerken, x-ray cihazı sinyal verdiği için, polis tarafından aranmak istendiğinde..
Polisten şikayetçi olup, sonuçta polis memuruna ceza verdiriyorsa..
Sabiha Gökçen Havaalanı’nda, daha bu yıl.. Bir bayan hakime hanım, yine benzer şekilde.. “Ben hakimim. Benim üzerimi arayamazsınız” diyerek, x-ray cihazı sinyal vermesine rağmen, tantana kopartıyor.. Ve ardından tüm hakimler savcılar, “Hakimlerin üzeri aranamaz. Yargının itibarı zedeleniyor. Polis de kimmiş? Bu keyfiliktir” diye, isyan ediyorlar ise..
Hakimleri bırakın..
Avukatlar bile..
“Ancak hakim kararı ile, savcı ve barodan bir avukatın nezaretinde avukatlık bürosu aranabilir” diyerek, son yıllarda onlarca tartışma konusu çıkartmışlarsa..
Daha bir hafta önce;
Başbakan’ın Akhisar mitinginde, evinin balkonundan, hakaret amaçlı olarak ayakkabı kutusu gösteren bayanın eşi avukat olduğu için..
Eve; ancak savcı nezaretinde, barodan avukat temsilci ile girilmesi gerektiği, buna uyulmadığı için mesken masuniyetinin ihlal edildiği  tartışmaları yapılıyorsa...
Ergenekon davasında avukat sanıkların bürolarında arama yapılırken, savcı ve baro temsilcisi avukat beklenirken.. Polislerin arama yapılacak büronun içinde bekleme yapmalarının, aramayı yasadışı hale getirdiği ileri sürülüyorsa..
MİT mensuplarının bulunduğu TIR’a sıra gelince..
“Ne var canım.. Aransaydı ne olurdu yani..” moduna geçersek..
Yaptığımız saflıktan başka bir şey olamaz..
Bir hatırlatma daha yapayım.. 
Hakimler için, ağır cezalık suçüstü halinde, üstünü arama imkanı var da.. MİT mensupları için, kanunda böyle bir istisna bile yok.. 
Öyle ise, o savcı ne yapmak istiyordu, bir bilen varsa, izah etsin..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder