HERŞEYİN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. Sizin bir planınız, bir hesabınız varsa, Allah’ında bir planı bir hesabı var.

4 Şubat 2014 Salı

Devretmeye hazırsanız niye tartışıyoruz?
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit 
 23 Kasım 2013 

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit



Deniliyor ki, “Hocaefendi, bu dönemde de, okulları devretmeye hazır olduğunu Cumhurbaşkanı’na ve diğer yetkililere aktardı..”
O zaman şimdi çıkarılan bu büyük tartışmanın sebebi ne?
Bu kavganın gerekçesi ne?
Okulları bile devretmeye hazırsınız da..
Dersaneleri mi devretmeye hazır değilsiniz?
Yoksa..
Bu teklifinizde mi samimi değilsiniz?
Nedir bu sorun?
Koca koca adamların çözemeyecekleri kadar, girift bir sorun mu bu?
Bu konuda kalem oynatan; Hocaefendi’yi savunan Hüseyin Gülerce’den Bülent Korucu’ya.. Mehmet Kamış’a.. Mustafa Yeşil’den Osman Şimşek’e kadar hepsine soruyorum.
İdris Bal’ından, diğerlerine kadar..
Ya “Hocaefendi, okulları devretmeyi teklif etti” sözünüz doğru değil..
Ya da, şimdi yaptığınız savunmanın bir anlamı yok..

Okulları devretme teklifini gündeme getiren Hocaefendi’nin çevresindekiler, şunu ekleyebilirler:
“Ama bir şartımız var.. Dersaneleri amaçlarına uygun işletilmek kaydı ile devrederiz!”
Bu ne demek?
Dersaneler, “ilahi bir gaye” mi gözetiyor?
Dersaneler hakkında bir “ayet” mi var?
Nedir, dersaneleri hükümete devrederken, gözetilmesini şart koştuğunuz, “dersanelerin amacı?”
Açık açık söyleyin..
Ki anlayalım..
Devretmenin şartı olarak koştuğunuza göre, kafanızda bir “varlık sebebi” olmalı..
Dersanelerin “varlık sebebi” nedir?
Söyleyin bunu..
Sonra tartışalım..

Oysa kendileri söylüyorlar, “Dersaneler sorunun kendisi değil. Dersaneler, eğitimdeki problemlerin sonucu..”
Bu durumda, kendileri de kabul ediyorlar: “Dersanelerin varlığı zorunlu değil. Sebep ortadan kalkınca, sonuç da ortadan kalkacaktır.”
O zaman buyrun, hep birlikte, “eğitimdeki sorunları” ortadan kaldıralım..
“Sonuç” da ortadan kalksın..
“Sonuç”a sıkı sıkıya yapışıp, “sorun” için “Bizi ilgilendirmez” demek, ne kadar doğru bir davranış?

Kendilerince, şöyle somut bir örnek veriyorlar..
“1990’da Batman’da dersane yoktu, şu kadar öğrenci ancak üniversiteye giriyordu.. Dersane açıldıktan sonra, üniversiteye giren öğrenci sayısı şu kadar arttı..”
Bayıldım doğrusu..
Aslında şöyle de verebilirlerdi örneği.
Biraz daha geriye giderek..
“1900 ile 1910 arasında, Batman’da üniversiteye gidebilen hiç öğrenci yoktu.. 2013’de ise, üniversiteye giden şu kadar öğrenci oldu..”
Örnek mi şimdi bu?
1900’de bugünkü anlamda üniversite mi vardı ki.. Batman’dan giden öğrenci olsun..
Örnek olarak sundukları, 1990’lı yıllarda, tüm Türkiye’deki üniversitelere kaç öğrenci giriyordu.. Bugün kaç öğrenci giriyor..
Bunun rakamlarını vermeden..
Batman’daki çocuklarımızın üniversiteye girmesindeki artışı, “dersanenin varlığı”na bağlamak..
Tarafgirliğin gözleri ne kadar kararttığının çok açık bir delili..

Başbakan, Rusya’ya giderken açıkladı..
Dersanelerin okula dönüşmesi sırasında..
Devlet desteklerinin neler olabileceğini başlıklar altında sıraladı.
Kredi..
Arsa..
Enerji bedelini karşılama..
Öğrenim bedelinin bir kısmını karşılama..
Öğretmenlerin Milli Eğitim’e geçirilmesi..
vs..
Bunların hiçbirisini dinlemeden reddedenler..
Hatta “Teşvikleriniz nedir, bir bakalım” diye sormayı bile gereksiz görenler..
“Şu teşvik de olabilir mi?” diye alternatif bir öneri bile getirmeyi gereksiz görenler..
“Dersaneyi okula dönüştürmeyiz” dayatmasının arkasında, bence çok açık bir “ard niyet” olduğunu gösterir..

Açık söylemek gerekirse..
“Dersanelerin okula dönüştürülmesi teklifi”ne direnmenin arkasında, bazı mahfillerin iddia ettiği “maddi gerekçeler” olduğu iddiasının bence hiç önemi yok..
Yakışıksız olacağını düşündüğüm o maddi gerekçelerin varlığı beni hiç endişe ettirmiyor..
Benim esas endişem..
Mevcut hükümete karşı çıkışta, “dersanelerin bir bahane olduğu” ihtimali..
Nasıl ki Gezi Parkı isyanında, üç tane ağacın sökülmesi, bir bahane idi..
“Tamam parkı olduğu gibi bırakıyoruz” dedikten sonra bile, gösterilerinden nasıl vazgeçmedilerse.
Yine yakıp yıkmaya nasıl devam ettilerse..
Aynı “karşı çıkışı”ın “dersane”de de geçerli olduğu ihtimali bence daha önemli..
Gezi Parkı’nda “üç tane ağaç” sökülmeseydi, bence yine aynı isyan olacaktı.
Bahanesi farklı olacaktı.
Çünkü buna yönelik hazırlıklar vardı..
Şimdi cemaatin üst yönetimindeki hazırlık da..
“Karşı çıkış”a eksenli ise..
“Dersane” bir bahane ise..
Esas yıkım işte bu ihtimaldedir..
 http://www.habervaktim.com/yazar/62365/devretmeye-hazirsaniz-niye-tartisiyoruz.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder